Ziya Gökalp’in dediği gibi “Türk’ü Türk yönetmelidir” diyor T.C’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Geçmişte olduğu gibi bu günde çok sayıda Türk düşmanı ülke var. Türkiye’yi Türklere bırakmayacak kadar şeytanlar. Daha fazla toprak ve hâkimiyet kurma düşüncesiyle insanları, toplumları, kültürleri yok etmekteler.
Dünya sanki katiller diyarı. Bu hiç bir insanın içine sinmez. Bunun adı cinayettir. Cinayeti işleyene cani denir, katil denir. Ayrıca; töre cinayeti, aşiret cinayeti, kadına şiddet cinayeti, miras kavgası cinayeti, arazi anlaşmazlığı cinayeti, imar cinayeti gibi cinayetler de var: Bunları uygulayanlar her dinden inançlı; muhafazakâr, dindar, mütedeyyin, hacı-hoca oğlu-torunu; milliyetçi, dürüst insanlar.
Bir yanda siyaset adına ‘Türk kanı içmek isteyen’lerle birlik olan, ülke, ülkü, bağımsızlık ve cumhuriyeti umursamayan, kendi egolarını cilalayan bir yapı var. Diğer yanda Türk düşmanı, İslam düşmanı batı var. Bu devletlerin, yapıların niyeti açık, siyasetçilerin de bazıları nedense Türk değiller, liyakatsiz, ehliyetsiz kişiler; pazarcı ve esnaftan oluşan belediye encümenleri gibi ülkeyi yönetmeye talipler.
Türk milleti ömrümün ahirinde hem içerideki hem dışarıdaki düşmanla savaşmaya, yaşamaya mahkûm edilmiş. Zaman her şeyden şüphe etmemizi öğütlemektedir. Çünkü şeytanın kendine yer edinebilmesi için önce yıkması gerekiyor. Savaşın bile belli kuralları vardır. Bunlar kural, insanlık, vicdan, merhamet bilmeyen vahşiler.
Zamanın başbakanının anlattığı kripto, bize şeytanın planını bir kez daha hatırlatır; “Ben 28 Haziran 1996′da Meclisten güvenoyu aldım ve başbakan koltuğuna oturdum. İlk ziyaretime gelen ABD elçisi oldu. Bana şunu söyledi; “Biz biliyoruz ki sizin davanız İslam’dır. Başbakan oldunuz. Bu bizim hoşumuza gitmedi ama beraber çalışmaya mecburuz. Ben size geldim ve diyorum ki sizinle beraber çalışabiliriz. 6 tane şartımız var:
Birincisi; “İran ile ticari münasebetinizi 50 milyon doların üzerine çıkartmayacaksınız.” İkincisi; “İrana gitmeyeceksiniz.” Üçüncüsü; ABD üslerine dokunmayacaksınız.” Dördüncüsü; ” Diğer Müslüman ülkelerle de ticaretinizi arttırmayacaksınız.” Beşincisi; ” Çekiç güç askeri işgal kuvvetlerimizi dışarı çıkartmayacaksınız.” Altıncısı; “Irak boru hattını açmayacaksınız.
Ben de ABD elçisinin söylediklerinin hepsinin tersini yaptım. İlk ziyaretimi İran’a yaptım. “İran ile ticari münasebetinizi 50 milyon doların üzerine çıkartmayacaksınız.” demişlerdi, sadece doğalgaz antlaşması 2,5 Milyar Dolar oldu. Ve ilan ettim ki; Türkiye ile İran arasındaki Ticari Münasebet Hacmi 10 Milyar, 20 Milyar değil, Almanya ile Fransa arasındaki ticaret ne kadar ise o kadar olur dedim.
15 gün sonra iki yahudi olan ABD Dış İşleri Bakanı Warren Christopher Ankara Elçisi Grossman’a “Ne yapın, edin askeri ihtilal yapıp R. Partisini iktidardan uzaklaştırın.” diye kripto gönderdi. Bu kripto bizim elimizdedir.”