TANRI-ALLAH’a yakıştırılan olumsuz tanımlamalarla başlayan yazı……?!
Allah utandırmasın,
Allah bozmasın,
Allah şaşırtmasın,
Allah ayırmasın,
Allah dert vermesin,
Allah belânı versin,
Allah kahretsin,
Allah’ın belâsı,………,
kötüyü çağrıştıran tüm olumsuzlukları,
ALLAH-TANRI’ya izafe etmek?
Çok emek vererek, güzelliklerle donatarak, sevgi ile yarattığı kulunu; TANRI neden utandırsın,
neden şaşırtsın,
neden mutluluk ve huzurları bozsun,
neden birleşenleri ayırsın,…..?!
Toplumda ‘din'(?!) diye yaşananları,
olumsuz duaları farkedip KUR’AN bilgisi ile karşılaştırınca;
Kur’an’a ve KUR’AN’da yer alan Tanrı’nın Tanrı’lık özelliklerine,
aykırı söylem ve eylemleri ‘nasıl anlatabilirim’? diye düşünürken
bu yazıya başladım.
Yazarken de konuyla alakası olmayan birçok ayet aklıma geldi.
KUR’AN ile ilgili o kadar çok şey yazmak, anlatmak, söylemek istiyordum ki!
Aklıma gelen ayetleri de yazınca;
birbiriyle alakasız konular ve ayetler ortaya çıktı!
Ama esas amacım sadece; KUR’AN’da yer alan
TANRI’nın uyarı, öğüt ayetleri ‘oku’nsun, açıkça bilinsin, anlaşılsın olunca,
devam ettim!
Bu yüzden bu yazı, genelde birbiri ile ilişkisi bulunmayan konuları ve ayetleri içermekte!
Düşüncelerim sadece bir kapı açmak amaçlı;
hep ama hep ayetler neler söylüyor, esas odaklanma noktası burası olmalı!
TANRI’nın desteği, yardımı ve izniyle;
‘OKU’yan herkesin kendi anlama özgürlüğünü oluşturabilmesi dileğiyle!
(En’am,12)”O Allah ki, Kendisine sevgiyi-merhametli davranmayı-rahmeti ve şefkati görev yazdı-zorunlu kıldı-ilke edindi.”
(En’am,54)”Selam olsun size! Rabbiniz, sevgiyi-merhametli davranmayı ilke edinmiş-rahmeti Kendi üzerine yazmıştır-prensip edinmiştir.”
(Haşr,22-23-24)”Allah esirgeyen, bağışlayandır-çok seven, çok müşfik olandır-sevgi ve merhameti sonsuzdur. Yegâne egemendir, her türlü kirlilikten uzak tertemiz-kutsaldır, barış ve esenlik kaynağı-iyiyi ve kötüyü belirlemedeki tek otoritedir, güven veren-güvenilendir, görüp gözeten-koruyandır, üstündür, karşı konulmaz güce sahip, görkemine ulaşılmaz olan Allah, yüceliğin ve bilgeliğin sonsuz kaynağıdır.”
(Nisa,32)”Allah’tan size hep güzellikler vermesini isteyin.”
(Bakara,201)”Rabbimiz bize dünyada da iyilik-güzellik ver, ahirette de iyilik-güzellik ver.”
(Kasas,68)”Ve Rabbin, dilediği şeyi yaratır ve onlar için en hayırlı-en iyi olanı seçer.”
(Ankebut,23)”Allah’ın ayetlerine inanmak istemeyen, dolayısıyla Allah’ın huzuruna çıkıp hesap verme gerçeğini hesaba katmayanlar var ya;
işte onlar artık Benim rahmetimden-sevgimden ümitlerini kesmişlerdir.”
Çevremde çok duyuyorum.
Bu kadar kötülük yayılırken, TANRI neden müdahale etmiyor; tecavüzcüleri niye engellemiyor, kötülerin cezasını neden vermiyor?
TANRI’dan destek, yardım dileyerek, KUR’AN’ın ilkelerini, yasalarını uygulayarak;
biz gücümüz ölçüsünde zalimleri durdurmaya çalışacağız, biz!
(Muhammed,7)”Ey inananlar-güvenenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz-Allah’ın öğütlerini tutarsanız-buyruklarını uygularsanız Allah da size yardım eder ve sizi zor durumda bırakmaz-direnme, dayanma, mücadele etme gücü verir.”
(Kehf,23-24)”Hiçbir şey için, ‘Ben bunu yarın kesinlikle yapacağım’ deme-Allah’ı hesaba katmaksızın-Rabbini anmadan konuşma-ancak Allah isterse [inşallah] de ve unuttuğun zaman da Rabbini an ve ‘Umarım Rabbim beni bundan daha yakın bir zamanda iyiye-aydınlığa-doğruya ulaştırır’ de.”
(Kehf,39)” ‘Maşaallah Allah ne güzel dileyip yaratmış-ne dilerse o olur. O’nun gücü ve kuvveti olmadan hiçbir şey olmaz-bütün güç-kuvvet sadece Allah’ındır’ demen gerekmez miydi?”
(Bakara,286)”Rabbimiz! Unutarak ya da yanılarak hata edersek bizi hesaba-sorguya çekme. Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük-sorumluluk yükleme. Rabbimiz! Bize, üstesinden gelemeyeceğimiz sorumlulukları yükleme!”
(Bakara,286)”Allah hiçbir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez-teklifte bulunmaz. Her kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir-kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir.”
Sabır?Yanlış bilinen bir kavram daha!
Hakkı Yılmaz’dan alıntı;
Kur’an ‘sabr’ sözcüğü ile katlanmayı değil, göğüs germeyi kastetmektedir.
Göğüs germek ise, içinde bulunulan zorlukların verdiği acılara katlanmak ama aynı zamanda o zorluğu yenmek için onunla mücadele etmek demektir, tam bir aktivite, tam bir canlılık ihtiva etmektedir. İnsanın hayata bağlılığını kaybetmesini önleyen, Allah’a isyan etmeden mücadelesine devam edebilmesini ve ayakta kalabilmesini sağlayan güç, sabırdır.
Erhan Aktaş alıntı;
Sabır; yılgınlık ve usanç göstermeme,
dayanma, direnme, kararlı ve azimli olma anlamındadır.
(Bakara,153)”Ey inananlar! Sabır ve salâtla-azimle ve çalışarak-(dua ile) Allah’tan yardım dileyin-güçlükleri aşın! Unutmayın ki-şüphesiz Allah, zorluklara karşı direnenlerle-azimle güçlüklere göğüs gerenlerle-sabredenlerle birliktedir-beraberdir.”
(Taha,42)”Beni anmakta sakın gevşeklik göstermeyin-Beni anma konusunda asla ihmalkâr davranmayın!”
(Bakara,45)”Hem sabır (ve sebat)la-güçlüklere karşı direnerek-göğüs gererek-mücadeleye devam ederek hem de salâtla-okuduğunuz Kitaba içtenlikle bağlı kalarak-destekleşip-dayanışarak-duayla (Allah’tan) yardım isteyin. Hiç kuşkusuz bu, Allah’a içtenlikle bağlı olanlar-yürekten Allah’a yönelenler dışında insanlara zor gelir.”
(Zümer,10)”Ey inanan kullar! Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Elbette ki güzellikler uğrunda çaba sarfedenlerin ödülü hesapsız olarak verilecektir-sıkıntılara göğüs gerenler-sabredenler-dayanıp, direnenler karşılıklarını umulmadık bir şekilde alacaklardır.”
(Bakara,155)”Sizi korkuyla, açlıkla, mal, can ve ürün-kazancınızı kaybetme ile sınayacağız. İşte bütün bunların üstesinden gelebilmek için, içtenlikle göğüs gerenlere, çaba harcayanlara-zorluklara karşı sabredenlere iyi haberler müjdele.”
(Enbiya,37)”İnsan aceleci-tez canlı olarak yaratılmıştır. Benden acele etmemi istemeyin.”
(İsra,18-19)”Kim aceleciyi-geçici dünyanın mutluluğunu isterse dilediğimiz kimselere orada dilediğimiz kadar nimet veririz. Fakat (dünyalık nimetlerle şımararak yaptığı kötülüklere karşılık) sonra onu cehenneme yollarız.
Kim de öte dünyayı seçer ve inanmış olarak, dünyada gereken çabayı gösterirse, işte onların çabası dünyada da, ahirette de teşekkürle karşılanır.”
(Şûra,20)”Kim yasalarımıza uyarak ahiret yurdunun nimetlerine yatırım yapmak isterse onun bu yatırımına katkıda bulunuruz. Kim de yasalarımıza aykırı davranarak sırf dünya nimetlerine yatırım yapmak isterse ona da yatırımından bir pay veririz. Fakat onun ahiret nimetlerinden hiç bir nasibi olmaz.”
Nuh peygamber, oğlunun selde boğulması üzerine;
(Hud,45)”Nuh Rabbine yakarıp ‘Rabbim! O benim kendi oğlumdu, ailemden biriydi.”
TANRI cevabı:
(Hud,46)”Hakkında bilgin olmayan-içyüzünü bilmediğin bir şeyi Ben’den isteme-aslını bilmediğin bir konuda Benden istekte bulunma! Cahillerden olmaman hususunda seni uyarıyorum.”
Nuh peygamberin duası!
(artık benim de)
(Hud,47)”Rabbim, hakkında bilgi sahibi olmadığım-aslını esasını-içyüzünü bilmediğim bir şeyi Senden istemekten Sana sığınırım.”
‘hayırlısıyla’ mı,
‘hayırlısıysa’ mı; ikilemi?
İsteğim illâki olsun diretmesinde; ‘hayırlısıyla’ yani ‘isteğim olsun ve Sen bunu hayırlı kıl’ kullanılıyor!
Eğer gerçekten amaç son kararı TANRI’ya bırakmaksa da
‘hayırlısıysa’; yani ‘Sen bilirsin, uygun görüyorsan dileğim olsun’ durumu oluşuyor.
‘Allah’ın ‘cezası’ mı?
‘cezalandırması’;
işlenen suçun karşılığını vermesi yani adaleti gerçekleştirmesi mi?
TANRI’nın azabı? gazabı?
KUR’AN’da kök araştırmasıyla ne anlama geliyor?
‘Zinaya yaklaşmayın!'(İsra,32) Tanrı’nın beyanı açık ve net!
Pekiii;
KUR’AN’da yeri olmayan,
‘imam nikâhı'(!?) adı altında;
gizli saklı, her birini ayrı ayrı aldatarak sayısız ihanetlerle, sınırsız birliktelikler yaşamak,
zinanın katmerlisi olmuyor mu? Birlikteliğe dini(?!) kılıf uydurunca zina olmaktan çıkıyor mu?
Bu dinî kılıf ‘imam nikâhlı’;
gizli, saklı zinalar sonucu maalesef ki,
soy bağı bozulan nesiller, buna bağlı genetik bozukluklar ve çok büyük insanî acılar yaşanıyor.
Gizli saklı olmadığından ihanet durumu oluşmayan, aleni, açık, toplumun gözü önünde yaşanan bir birliktelik;
aslında bir yasal güvence olan imza atmadan yaşanıyorsa (nikâh,kişilerin tercihi),
zina olarak değerlendirilebilir mi?
Herkes seçimlerinde özgürdür. İnanan, inanmayan fark etmez, isteyen istediği gibi yaşar;
hesabı da sadece Sahip Yaradan’a verir, ayetle sabit, işte ayeti!
(Ra’d,40)”Hesap görme işi yalnızca Allah’a aittir-hesap Bize düşer.”
‘Evlilik’ bu durumlarda nerede? Şimdilerde suyunu çıkardıkları, ölçüyü kaçırdıkları gibi sadece eğlence amaçlı bir tören mi?
Her genci durumu, şartları, küçücük de olsa yaşı uygun olsun, olmasın; yine dinî kılıf, ‘sevap(?)’ diye, çok ağır bir sorumluluk olan evliliğe ya imrendiriyor ya da zorluyorlar.
Sonra da boşanmalar ve
ne acı ki, bırakın ‘ikinci sınıf’ olmayı insan olarak bile görülmeyen, ‘kadına şiddet’ neden arttı? diyorlar!
Gelelim son açıklama ve ayetlere!
İsmail Yakıt:”Ayetlerin iniş sebepleri tarihsel sebeplere bağlıdır ama mesajı evrenseldir.”
İhsan Eliaçık:”KUR’AN; ‘tarihsel’ kişi ve olaylar üzerinden ‘evrensel’ mesajlar veriyor.”
KUR’AN;
kıyamete kadar tüm insanlığa söyleyecek sözü olan evrensel bir Kitap olduğu düşünülmeden,
tarihe, tarihte geçen olaylara, kişilere, tarihsel anlamlara hapsedilmiş kavramlarla dolu!
Evrensel mesajlar, ahlâkî ilkeler, uyaran, öğüt veren ayetler;
KUR’AN’da tarihsel olayların içinde yer alıyor.
Yaşadığımız çağlarda, dönemlerde de biz insanlara;
tarihin örnekliği, ibreti içinden bu ilkeleri bulup çıkarıp, uygulamaya çalışmak, çaba göstermek düşüyor.
(Zümer,8-9)”İnsana bir zarar-zorluk-sıkıntı dokununca, Rabbine yönelerek bütün benliğiyle O’na yalvarır-dua eder-O’ndan yardım ister-O’nu çağırır. Sonra da Rabbi Kendi lütfundan onun başındaki sıkıntıyı giderince Allah’a yalvarıp yakardığını unutur-kendisini nimete boğdu mu, eski yakarışları aklına bile gelmez-daha önce kime yalvarmış olduğunu unutur, Allah’ın yolundan saparak kendisine başka tanrılar-Allah’a denk ortaklar edinir-hemen Allah’ın yanına, birilerini oturtuverir-Allah’a eşler-ortaklar koşar. Hiç gerçekleri bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu sadece derin düşünebilen akıl sahipleri bunu anlayabilir.”
(Yunus,100)”Akıllarını iyi kullanmayanları Allah rezillik içinde-rics-ahlâkî kirlilik ile karşı karşıya bırakır-sürekli sıkıntı ve felâketlerden kurtulamazlar.”
(İnsan,3)”Biz ona doğru yolu-yöntemi gösterdik: şükredici, ya da nankör [olması artık kendisine kalmıştır].”
(Tegabün,2)”Sizi yaratan O’dur. İçinizden kimi hakikati-gerçeği inkar eder kimi de [ona] inanır.”
(Kehf,29)”Dileyen-isteyen inansın, dileyen-isteyen inkâr etsin-reddetsin.”
(Beled,10-11)”Biz ona (hak ve batıl, eğri ve doğru) iki yol göstermedik mi? Fakat insan, zoru göze alamadı.”
İnsanın kendi özgür iradesi ile seçimlerini özgürce yapması ayetlerle sabitken!
Artık,
tüm din sömürüsü-ticareti yapanlar, özgürlüklere pranga vuranlar;
*** ‘Benim inancıma göre, benim istediğim gibi inanacak ve benim istediğim gibi yaşayacaksın’ diyorlar; savundukları mezhepsel görüşlerine göre inanma, yaşama dayatması, zorlaması yapıyorlar!
Bütün bunlar KUR’AN bilin(e)mediğinden, anlaşıl(a)madığından,
‘aracısız’ olması gerektiği anlatıl(a)madığından!!!!?
KUR’AN bilinseydi;
bu kadar kolay ‘din’ satıp saltanat kuramazlardı.
İnanç ve yaşam özgürlüğünün teminatı KUR’AN!
(Fussilet,40)”Ayetlerimizi tahrife kalkışanlar-öğretilerimizde yanlış yorumlarda bulunanlar-çarpıtmalar-saptırma yapanlar-bütün bu delillerimizin gösterdiği gerçeklerden yüz çevirenler-ayetlerimizi yok sayanlar asla Bizden gizlenip kaçamazlar.”
Geldiğimiz yer!!!
Başın ‘örtüsüne’ özgürlük(?!) diyerek başladıkları yolda;
atalar kanı bedeli kurulmuş Cumhuriyet sayesinde kazanılmış tüm özgürlük haklarının üstünü;
‘örtüleri’ ile örterek,
ve yok ederek
‘amaçladıkları yere’,
çalışarak(!) geldiler.
İnanmayanın, inanmama hakkını koruduğu gibi, inananın da istediği gibi inanma hakkını koruyan bir sistem olan, en temel ilke LAİKLİK, cansiperane savunulmalı idi;
yapılmadı, çaba gösterilmedi, emek harcanmadı, çalışılmadı(!),
sadece söz üretildi!
Sonuçta çalışan(!) kazandı.
Artık sadece dileyebiliyorum!
Dilerim; ayette söylendiği gibi,
kötü son onları bekliyordur.
(Fâtır,43)”Yeryüzünde büyüklendiler, kötülük planladılar-çıkarlarını korumak için planlar kurdular-kinleri onlara kibir ve küstahlık yaptırmaya başladı. Böylece hâince planlar kurup kuyu kazdılar. Oysa kuyu kazan, sonunda kazdığı kuyuya kendisi düşer-kötülük planları, ancak onu kuranların ayağına dolanır-kötü plan sahibine geri döner-ancak kendi düzenbazını çepeçevre kuşatır-sinsi tuzaklara ancak o tuzağı planlayanlar düşer.”