Tamam ilk tur seçimlerde hayal ettiğimiz gibi olmadı.
Hayal kırıklığı, hüsran, isyan karışık depresyona girdik.
İlk ve en önemlisi ilk turda alınan sonuçlar kesinlikle yenilgi değildir.
CHP ve ittifakının oyları artmış, Cumhurun oyları azalmıştır.
Önümüzdeki dönemle öyle meclisi kilitleme, anayasa değişiklikleri yapma yolları kalmamıştır.
Kaldı ki, kendi kazdıkları kuyuya düştüler, RTE düşünülerek biçilen elbiseyi bu sefer KK giyecek.
Meclis KK çalıştırmazsa, meclis fesh edilir, yeniden seçim yapılır.
Devletin ve milletin, zamanı kaynakları ziyan olur, ancak geçen sürede olabilecek önemli gelişmeler şansımızı artırabilir.
İkinci olarak yaşadığımız hayal kırıklığı ile depremzedelere, AKP’nin çok oy aldığı yerlere, hatta halkın ezilenlerine yönelik gönül bağlarında ciddi bir kırılma oldu.
Eğer böyle devam ederse sahada çalışmak, sandıkları denetlemek imkansız olur.
Tepkiler nedeniyle AKP’den ve ittifakından oy koparmak gerek, bunun içinde artık düşmanlık dilini bırakmamız lazım.
KK ve CHP’nin birleştirici, barışçıl dili doğrudur.
Kaldı ki, sol her zaman altta kalanın, ezilenin, mağdur ve mazlumun tek sığınağıdır.
İktidar olmak her zaman hedeftir, ama solun mecliste dahi olması, muhalefet olarak dahi var olması çok önemlidir.
Üçüncü olarak halkın teveccühünü kazınmak adına tıpkı AKP ve benzerleri gibi CHP’nin de halk dalkavukluğuna soyunması, yalan, iftira, hile, desise gibi yöntemlere yönelmesini talep edenler var.
CHP AKP’nin kopyası olamaz, olmamalı.
AKP’de görülen temel kusurları CHP’nin temel stratejisi haline sokmak büyük hata olur.
Solun kendi misyonunu ne olursa olsun koruması şarttır.
Peki bu ülkede solun durumu nolacak?
Sol evlerde olmazsa olmaz en temel ihtiyaçlar gibidir.
Misal taş devrinde de, şimdi de evlerde her zaman bir ocak olmuştur.
Sol böyledir, temel bir ihtiyaçtır, olmasa olmaz.
İdeal olan benim açımdan elbette solun iktidar olmasıdır.
Nitekim, İskandinav demokrasilerinde sol uzun dönemlerle iktidar olabiliyor.
Herşeye karşın sol muhalefette kalsa bile çok elzem, çok yararlıdır.
Solun tamamıyla çöktüğü ülkelerde sağın halka yaşatabileceklerinin haddi hududu yoktur.
Tabanda halkın lümpenleştiği ve sol ile bağını kestiği ülkelerde ekonomik, siyasi huzur olma ihtimali yoktur.
Sol örgüt demektir, sol halkın bireyler halinde yalnız ve güçsüz kalmasının önündeki engeldir.
Bu nedenle her seçim yenilgisinde halka küsmeyi, ümitsizlik ve depresyonun içine düşmeyi de bırakmamız lazım.
Muhalefette dahi olsa solun gölgesi bile insanlara fayda sağlar.
Sol özellikle de halkın büyük sıkıntılara girdiği savaşlar, açlıklar, işsizlik ve ekonomik buhran dönemlerinde lazımdır.
Nitekim, önümüzdeki dönemde İNSANLIK TARİİHİNİN EN AĞIR EKONOMİK BUHRANI ile CUMHURİYET TARİHİNİN EN AĞIR EKOONOMİK BUHRANIN kesişim noktasında olacağız.
Bu hengamede Almanın, İngilizin, Fransızın canı bir acırsa, bizim on hatta yüz kez daha fazla canımız acıyacak.
İlk turda elde edilen sonuçları sizler kişisel olarak başarısızlık, yenilgi olarak görebilirsiniz.
Ancak, zaman durmadı, yaşam devam ediyor, sol kendi kişiliği ile Türk siyasetinde ve meclisinde yer almak zorundadır.
Burada solun kendi kimliğini koruması ve bu haliyle mecliste yerini alması çok önemlidir.
Başarısız kadroların yenilenmesi elbette demokratik bir seçenektir.
Ancak, önümüzdeki 15 günlük sürede adeta dere geçerken at değiştirmeye benzer.
Son günlerde CHP onun yapısı, kişiliği, dokusuna yönelik ağır eleştiriler vardır.
CHP halka çözüm sunmamışmış.
CHP kandini anlatamışmış.
CHP lideri RTE gibi, onun tarzında liderlik yapamamış.
CHP liderliği güçlü değilmiş.
CHP kurultay partisiymiş.
CHP yalnızca laf üretir, proje ve iş üretemezmiş.
CHP slogan partisiymiş.
CHP parti yönetimi başarısızmış.
CHP sahada iyi çalışmamış.
CHP sandıkları iyi denetleyememiş.
CHP bürokratik, memur zihniyetindeymiş.
CHP’nin LGBTTIQ (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti, Transseksüel, Intersex, Queer) konuşmaları ona oy kaybetirmişmiş.
CHP’nin kadın hakları ve İstanbul sözleşmesine ilişkin söylemleri oy kaybettirmişmiş.
Bla, bla, bla.
Önerdikleri ise CHP’nin, yönetim kadrosunun, liderinin temel yönetişim, liderlik ilkelerine uygun şekilde kötü bir AKP kopyası olmasıdır.
Bu ülkede sol KENDİ ÖZÜYLE, KİŞİLİĞİYLE kendini halka sunmalıdır.
Halk şimdi tercih etmeyebilir, ancak yarın tercih edebilir.
Sol her zaman tezgahta kendi dokusuyla, kokusuyla, tadıyla yerini korumalıdır.
Gündelik siyasi anlayışa göre solun sağlaşmasını talep etmek halkı çözümsüz bırakmaktır.
Ve CHP’ye yönelik eleştirilerin hepsinin de arkası boştur.
CHP sol bir partidir, onun sağdaki rakiplerine benzer yöntemler, yönetim, liderlik ilkelerine uygun şekilde olması eşyanın tabiatına aykırıdır.
CHP’nin programı vardır.
CHP’nin ilkeleri, projeleri vardır.
Merak edenler için bu ilkeler, ülküler, projeler partinin duyurularında sürekli yer tutmaktadır.
Her seçimde CHP’nin sahada ve sandıklarda etkisi artmaktadır.
CHP elbette bir meclis partisidir, ve öyle de olmalıdır.
CHP kesinlikle lider partisi olmamalıdır.
CHP kesinlikle kurultayların, meclislerin partisi olmalıdır.
CHP kesinlikle üretici ve tüketici kooperatiflerininin partisi olmalıdır.
CHP kesinlikle Maslov’un ihtiyaçlar piramidinde en altta yer alan güvenlik ve sıcak bir çatı altında içinde yaşama, beslenme hakları gibi en temel ihtiyaçları düşünen, öngören, önlem alan bir parti olmalıdır.
CHP kesinlikle temel insan haklarına, kişi haklarına, azınlık haklarına, demokrasiye, özgürlüğe öncelik veren bir parti olmalıdır.
Şimdi beynimizi kemiren o depresif, hüsran ve isyan dolu kişilik yapısından çıkmamız ve halka gerçek bir çözüm sunduğumuzu sahada anlatmaya başlamamız lazım.
Enerjisi çok olanların sahada ev ev, mahalle mahalle, köy köy gezmeye talip olması lazım.
Eli kalem tutanların sosyal medyada anlatması lazım.
Seçim günü sandıklara sahip olma adına sandviç, kola beklemeden, kendi kendine yetebilecek şekilde partinin sandık görevlilerine, müşahitliklerine, bina sorumluluklarına, bilişim sorumluluklarına, bölge, ilçe ve il sorumluluklarına talip olmak lazım.
Evde cep telefonundan bozgunculuk yapma zamanı değildir.
İdealimiz solun iktidar olması, olmadıysa en büyük muhalefet olması, olmadı en azından meclise girebilmesi, o da olmadı, sokaklarda, basında yer tutabilmesidir.
Ne alırsak o bizim için değil, siyasi rakiplerimiz, bütün bir Türk halkı için dahi büyük kazanımdır.
Son günlerde en beğendiğim cevap Besim Timbuk’un cevabıdır.
Cüneyt Özdemir: Son seçimlerde aldığınız oylardan sonra moraliniz bozulmadı mı?
Besim Tibuk: Benim ne moralim bozulacak, halkımızın morali bozulsun.
Ben de aynı şeyi söylüyorum.
Moralinizi bozmayın.
Halkın tercihi yanlış olursa, halka acı bedel ödetecektir.
Bir yanıt yazın