Yüzyıllardır açlık, sefalet, cehalet, işgal, içsavaş yaşamış halkların derin estetik anlayışa, sağlam bir ahlaka sahip olmasını beklemek hatadır.
Maslov’un ihtiyaçlar piramidinin en temelinde yer alan güvenlik, barınma, beslenme, sağlıklı yaşama gibi en temel insan haklarından yüzyıllardır yoksundur bu halklar.
Bu insanların sanat, bilim, ve insana değer veren kişiler haline dönüşmesi için barış, refah içinde bir kuşağının yaşaması ve rehabilite olması gerekir.
Oysa bunları rehabilite edene kadar biz tükeneceğiz.
Her tür kendi ekosistemii içinde kaldığı sürece sıkıntı olmaz.
Ancak, türler başka ekosistemlere girdiğinde eğer düşmanı yoksa istilacı ve baskın tür olur.
Kızıldenizden Süveyş Kanalı yoluyla Akdenize giren Aslan ve Balon balıkları böyledir.
Yiyeni yoktur, o ise ürer ve tüketir.
Eskiden Orta Afrika devletlerini açlık, sefalet ve savaşlar nedeniyle az nüfuslu ülkeler zannederdim.
Denilene göre 2100’de 10 kişiden 4’ü Afrikalı olacakmış.
Nüfus artış hızları yüksek, ekolojik, siyasi, askeri pek çok felaket yaşamalarına rağmen.
Bu nedenle yoğun göç veriyorlar ve bu durmayacak daha da artacak.
Eğer bu etnik sel bir şekilde durdurulmazsa, bütün Avrupa, hatta dünya on yıllar içinde Somali, Sudan, Gana, Nijerya olacak.
Aynı durum Afganistan, Pakistan, Bangladeş, İran, Irak, Suriye hattında da geçerli.
Son yıllarda Türkler de mülteci olmaya başladı.
Bu sene Meksika sınırından ABD’ye 32 bin kişi geçmiş dile kolay.
Önümüzdeki yıllarda bu nedenle siyaset sahnesinde ırkçılık yükselirse sakın şaşırmayın.
Bir yanıt yazın