Dünyanın hiçbir ülkesinde Türkiye’nin şanlı tarihinin yazıldığını göremezsiniz. Yaşananlara bakınca bu tarihin yerine başka bir tarihin adını yazmak kolay olmasa gerek. Sen yanmazsan ben yanmazsam kim çıkar karanlıklardan aydınlıklara. Bunu başarabilmek önemli, umudun yaşaması önemli. Muhalefetin beceriksizliği, Özellikle de her zaman hak hukuk adaleti savunan, çağdaşlık laiklik aydınlık insan hak ve özgürlüklerinden söz eden bir partinin. Kendisine umut bağlayan toplumun geleceğini yok sayıp, kişisel çıkarlar adına felakete dönüştürmesi kabul edilir gibi değil. Cumhuriyet ve demokrasinin özgür olması adına belki de son bir şansı iyi kullanamadı. Tarihi bir seçim sürecini doğru okuyamadı bununda tek sorumlusu CHP. Kendi içinde aykırı sesleri hainleri nasıl göremez anlaşılır gibi değil. Demokrasi cumhuriyet adına bu seçimlerin ne kadar önemli olduğu gerçeğini nasıl felakete dönüştürülebilir? İnanamıyorum. Daha da kötüsü bir toplum nasıl olur da aydınlıklara değil de karanlıklara inanır. Bunun adına, kör, sağır bir toplum desek daha doğru olacak sanırım. Atatürk akıl ve bilim değerlerini miras olarak bırakmış, cumhuriyet demokrasi çağdaş değişim sonrasında korkulardan arınmış mutlu bir toplum olmak. Bu defa umutluydum inanıyordum biliyordum bu sefer akıl galip gelecek diyordum. Ama nereden bilebilirdim cehaletin karanlıkları istediğini, belki bu defa aydınlık diyecek diye bekledim. Varoluşçuluğun insan karakterinin resmini çizen Friedrich Nietzsche’nin unutulmaz sözleri geldi aklıma. Celladına sevdalı olmuşsa bir millet ister ezan ister çan sesi dinlet, itiraz etmiyorsa sürü gibi illet, müstahaktır ona her türlü zillet. Tarihi seçimden sonra ortaya çıkan sonuç bu değil mi? Türk halkı bana göre son seçimi yaşadı, belki de bir daha seçimleri göremeyecek kim bilir. Demokrasinin vazgeçilmezi insanların özgürlüğü yaşam biçimi hatta inanç özgürlüğünün bile sığınabileceği seçimlerdir. Bugün yarı başkanlık ve otoriter sistemle yönetilen ülkeler de bile. Demokrasi cumhuriyet var olan haliyle bile özgürce yapılmaktadır. Peki neden hala benim ülkemde her seçim sonrasında meşruluğu tartışma haline geliyor? Dilerim bundan sonrasında cumhuriyetin yüzüncü yılında aydınlık bir Türkiye görmek. Umuda yolculuğun adı bu olmalı bana göre . Sen yanmazsan, ben yanmazsam, kim çıkar karanlıklardan aydınlıklara. Fakat cehalete sürüklenmiş halkın aydınlıklara ihtiyacının olduğunu , kurtuluşun bununla gerçekleşceği inancını verecek sorumluluk içinde olanların gerçeği görmeleri önemli. İnancını düşüncesini davasını çıkar uğruna satan hainlerin dalkavukların bir defa olsun gerçeğe yönelmiş olsunlar. Özellikle CHP bunu iyi takip etmeli sorgulamalı.
ŞİMDİ NE OLACAK
Mayıs 28 pazar günü seçimin ikinci turu var demokrasi adına bu çok önemli. Önüne tarih adına inanılmaz bir fırsat çıkan özellikle CHP bu fırsatı iyi okuyamadı. Halka inandırıcı olamadı. Daha önceki yazılarımda da özellikle CHP yanlış politikalarını kendi içindeki hainleri eleştirmiştim. Kılıçdaroğlu doğru bir seçim değildi, kırsal kültür sendromunu hala içinden atamayan cahil toplum yapısı bunu kabul etmedi. Kılıçdaroğlu belki de işe yaramaz birçok siyaset adamından daha dürüst bir kişiliği taşıyor olabilir. Ancak CHP tüm kadrolarıyla beceriksizliklerinden sınıfta kaldı. Bana göre hala önlerinde bir fırsat var ve bunu doğru okumalılar diye düşünüyorum. Değişim şart başlarını iki ellerinin arasına alıp saatlerce düşünmeliler. Atatürk ün mirasına ihanet etmemeliler ülkeyi karanlıklara teslim etmemeliler. Daha her şey kaybedilmiş değil zamanı iyi okumak ve halka inandırıcı olmak gerek. Mutsuzluk ve korku sendromuna teslim olmuş halk bu korkulardan kurtulmak istiyor. Şimdi kavganın sırası değil, asıl önemlisi aradaki aykırı sesleri hainleri iyi görmeliyiz zaman sevmeye yetmeyebilir. İnsan hak ve özgürlüklerinin yaşanır hale geldiği bir ülke olmak asıl önemlisi bu. 28 Mayıs sabahına aydınlık bir Türkiye sevinciyle uyanmak bunu başarabilir bu halk. Aksi yaşanırsa da umuda olan yolculuk devam edecek.
Cumhuriyetin yüzüncü yılında aydınlık bir Türkiye. Ama yarın karanlıklara dönüşen bir yaşam biçimine geldiğimizde bunun sorumluluğunu kim alacak bunu da merak ediyorum. Muhalefetin burada bir defa daha halka inerek inandırıcı kalıcı bir güven anlayışını sunması gerekiyor. Otoriter bir siyaset anlayışın sonrasında yaşanacak olan siyasal tıkanmanın adını anlatması gerekiyor. Cumhuriyetin yüzüncü yılında Türkiye demokrasi ve aydınlığın içinde karanlıklara hayır diyerek aydınlığı ve huzuru bulmalı. Türkiye bunu hak ediyor, yapılması gereken hiç kimseyi dil, din, ırk diyerek ayrıştırmadan bütünleştirmek birlikte yaşamak bunu paylaşabilmek amaç bu olmalı. Bu vesileyle 28 Mayıs seçimleri demokrasinin aydınlığın kazanımları olacaktır.
Bir yanıt yazın