Seçime üç gün kala bir ‘elli artı bir’ tartışması yapılıyor ki evlere şenlik.
Nagehan Alçı muhalefetin %50,2 oy alması durumunda kimsenin buna saygı duymayacağını söylemiş.
Binde ikinin 64 milyonda kaç oya karşılık geleceğine baktım; 12 800 oy ediyor.
Yasal olarak %50’yi bir tek oy geçse, kazanılmış sayılabilecek ve 85 milyon kişinin buna saygı duyması gerekecekken, 12 800 oya Nagehan Hanım saygı duymayacakmış.
Bu saygın hanım hanımcığa oyların yarıyı geçmesi yetmiyor illa daha fazlası geçsin istiyormuş.
Kuşkusuz sadece Nagehan Alçı değil ama iktidardan nemalanan Hande Fırat’lar, Hakan Bayrakçı’lar, Mete Yarar’lar, Melik Yiğitel’ler, Zafer Şahin’ler, İsmet Özçelik’ler, Nedim Şener’ler, Hulki Çevizoğlu’lar, İhsan Aktaş’lar, Mustafa Kartoğlu’lar, Tacettin Kutay’lar, Turgay Güler’ler için de onbinlerce oy farkı yeterli görülmeyecektir.
O arada, burada sayılan kişileri yakından tanımadığımı söylemeliyim.
Adını saymadığım daha onlarca ve hatta yüzlercesi vardır.
Burada sayılan isimleri, kısa bir tarama sonucu birkaç televizyon kanalından çıkardım.
Ve söyledikleri bir kaç tümceden sonra bunların adlarını, ibret olsun diye, burada sıraladım.
Çünkü öyle uzun uzun konuşmalarını dinlememe gerek yok, bu ‘tip’lerin leb demeleri benim için leblebi diyeceklerinin garantisidir.
Laf aramızda, bunların 15 Mayıs’tan sonra ne söyleyeceklerini merak etmiyor değilim.
Eğer söyleyecek kanal bulurlarsa nasıl kıvırtacaklarını da görmek isterim.
Gelelim şu yandaş kanallarda canhıraş bir biçimde seçimlerin ikinci tura kalması için yapılan çırpınmaya…
Bunlar muhalefetin %50’ye çok yakın olduğunu ve az bir farkla da olsa geçebileceğini kabul ediyorlar.
Ve amansız bir biçimde bunun kabul edilemeyeceğini savunuyorlar.
Peki ama iktidar blokunun yüzde kırklarda kalmış olmasını neden söyleyemiyorlar?
Muhalefetin %50yi geçtiği, Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın da neredeyse %5 alacağı varsayılırsa, kendilerine kalacak olan taş çatlasa %45 olmayacak mıdır?
Ki, bence iki cihan bir araya gelse Dr Recep ve Bahçeli’nin oyları %45’i bulamayacaktır.
%40’ları bulsalar öpüp başlarına koysunlar diyeceğim.
Kaldı ki, bu %40’lar bile önümüzdeki birkaç ay içinde hızla eriyecektir.
İşte o zaman, yukarıda sayılan isimler çok daha terbiyeli ve olabildiğince akılcı yorumlar yapmayı öğreneceklerdir.
Öyle sırıtarak, o kuş beyinleri ile insanları ti’ye almaya yeltenmeyeceklerdir.
Yani, muhalefetin kazanması onların adam veya kadın olmalarına çok katkı yapacaktır.
Kuşkusuz zerre kadar cevherleri varsa.
Yok yine benzer şarlatanlıklarına devam etmeyi yeğleyecekler olurlarsa, inanın hiçbir yayın organında yer bulamayacaklardır.
Bitirirken, bu kanallara çıkan sözde akademik titri olanların da, öyle her gece televizyonlarda kırıtmak yerine kendilerini geliştirmeye gayret edeceklerini bekleyebiliriz.
Artık halkın çoğunluğunun bu soytarılıkları izlemeye tahammülü kalmayacaktır.
Çünkü herkes artık işinin başına dönecektir.
Göreceksiniz 14 Mayıs Türkiye’de büyük bir dönüşümün başlangıcı olacaktır.
Ve ben de bunları it azarlar gibi azarlamak durumunda kalmayacağım.
Tüm okurlarıma buradan söz veriyorum, 15 Mayıs’tan itibaren, çok gerekli olmadıkça bu fetbaz ve bezerlerinin adını bir daha anmayacağım.
Çünkü zaten benim de yapacak bir yığın işim var ve bu seçim süreci beni de gereğinden fazla meşgul etti diyebilirim.
Bir yanıt yazın