STRATEJİ SEFALETİ

            Televizyonlara bakıldığıda stratejistten geçilmiyor.

            Neredeyse, o halk deyimiyle, elinizi sallasanız değiyor.

            Öyle sıradan değil ama bu işin akademik terbiyesini almış Sinan Oğan’ın son açıklamasını dinledikten sonra, Tanrı, Sinan Oğan gibi stratejistlere fırsat vermesin diye düşünmeden edemedim.

            Açıklamayı yaparken, arka planda Ümit Özdağ’ın oturduğu da görülüyor.

            Bu her iki ünlü stratejistin benim gözümdeki değerleri, bu açıklamalarıyla sıfıra indi diyebilirim.

            Kendilerince ‘siyaset’leri vardır, umut ve beklentileri vardır, katılmasam da saygı duyarım.

            Ancak ve ne var ki; Türkiye’nin şu ‘yaşamsal seçim’ini ikinci tura bıraktırmayı stratejilerinin ana hedefi olarak koymalarının, akıl, mantık, izan ve vicdanla ilişkisinin olmadığının altını çizmek isterim.

            Kaldı ki, bu açıklamadan önce, Muharrem İnce değil ama Sinan Oğan’ın, akıl ve mantık gereği olarak ‘çekilebileceğini’ düşünmedim desem doğru olmaz.

            Muharrem İnce’nin çekilmeyeceğini ise öngörüyordum.

            Çünkü onun ‘tüccar ahlâkı’ gereği çekilmeyeceğini, aksi halde vaadilen paralardan olacağını benim kadar kendisinin de bildiğini kestirmek çok zor değildi.

            Şimdi, ‘seçim’ dönerek, bu seçim sitemine göre kazanmanın temel koşulu nedir diye soralım.

            Seçilmek için, geçerli oyların %50+1 olduğu anayasal, yasal ve ahlâken belli değil midir?

            Yani biri diğerinden sadece bir tek oy, biricik fazla oy alması yeterli sayılmayacak mıdır?

            Anayasal, yasal ve demokratik ahlâka göre yeterlidir.

            Peki büyük stratejist Sinan Oğan ve destekçileri ne diyor?

            Böyle bir durumda ‘kaos’ çıkar.

            Öyleyse seçim ikinci tura bırakılmalı ve Sinan Oğan ve destekçileri o zaman kim önde ise onu destekleyerek ‘büyük fark’ yaratmalıymış.

            Ki, kaos çıkmasın.

            Şimdi bu strateji sefillerinin bilerek ya da istemeyerek ‘kaos propagandası’ yaptıkları apaçık ortaya çıkmıyor mu?

            Ve bunların asıl ‘strateji’lerinin kaostan nemalanmak, deyim yerinde ise selden kütük kapmak niyet ve amacında oldukları ileri sürülemez mi?

            Efendim biz ikinci turda zaten Kılıçdaroğlu’nu destekleyecektik demelerinin de zerre önemi yoktur.

            Erkan Baş’ın dediği gibi, ikinci turda destekleyecek iseniz, neden birinci turda destekleyerek,  ülkeyi onbeş gün daha sürüncemede bırakmaktan kurtarmıyorsunuz?

            Demek ki uyguladıkları strateji ‘sefil’ bir stratejidir.

            Yok ikinci turda diktatörü destekleyecek iseniz, o zaman söyleyelim; Halk İttifakı size rağmen kazanacaktır.

            O zaman bugünden tezi yok ‘diktatör lehine çekiliniz’.

            Ve artık çekilseniz de çekilmeseniz de, sizin bilgi, görgü, niyet ve amaçlarınıza bir şey söylemek istemem, ama ‘strateji’nizin sefil bir strateji olduğunun altını bir kez daha çizmek isterim.

            Ülkenin siyasî geleceğinde belki bir yerlere gelebileceksiniz ama ‘bu kafa’ ile asla ‘statejist’ nitelemesini hakketmeyeceksiniz.

            Bitirirken, Muharrem İnce’nin zaten böyle bir kaygısının olmadığını söyleyebilirim.

            O, öncelikle o vaadedilen miktarları alıp alamayacağının mücadelesini vermek ve eğer alabilirse nasıl harcayacağının hesabını yapmakla meşgul.

            Ne Sinan Oğan ve ne de Muharrem İnce benzerlerinin bu ülkenin yararına bir iş yapmak niyetinde olmadıkları bugün apaçık ortaya çıkmış bulunuyor, vesselam.

Sinan Ogan

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir