Yalnız demokratik ülkelerde değil, Dünya`da bile gerçekleri bu denli çarpıtan, kendi politik anlayışlarını muhalefete yüklemek isteyen AKP gibi bir siyasi iktidar olduğunu sanmıyorum.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerini ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirdi. Binali Yildirim da “Bu seçim işgalcilere karşı istiklal mücadelesi seçimidir.” diyor.
Her türlü mantık ve dayanak dişi olan bu açıklamaların yaptığı çağrışım nedir dersiniz? Kanımca 14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilleri seçimini kaybetme endişesine kapılan AKP, şimdiden muhalefetin demokratik olarak değil, “darbe ile” seçimleri kazandığını açıklamayı planlıyor. Ya da kendileri bu seçim sonrasında bir darbe yapabilmeyi planlıyor da olabilirler.
Önce yasalara göre, İçişleri, Ulaştırma ve Adalet Bakanlarının istifa ederek, seçimlerin tarafsız yapılmasının sağlanması için, yerlerine hükümet partilisinden olmayan baklanların atanması gerekirdi. Yasaların öngördüğü, AKP öncesi uygulamalar böleydi. Bu da yetmez görülerek, görevdeki tüm bakanlar, bakanlıktan istifa etmeleri gerektiği halde, yasalara aykırı olarak, seçim çalışmalarını bakan olarak yürütmektedirler. Öte yandan AKP Genel Baskani Erdoğan`da, seçim propagandalarını Cumhurbaşkanı olarak ve tüm devlet araç ve kaynaklarını kullanarak yapmaktadır.
Hiç kimse kuşku duymasın, bu seçim yarışında, muhalefete yapılan büyük haksızlıklara karşın, Türkiye için son derece tarihi önemde olan bu seçimi, otoriter ve tek kişi yönetimine karşı olan, demokrasiden, hukuk devletinden, adaletten, bağımsız yargıdan ve özgürlüklerden yana olanlar kazanacaktır.
Bu nedenle bu seçim, demokratik ülke yönetiminde farklı düşünen partiler arasındaki bir yarışma değildir, Türkiye`nin 100 yıllık siyasi sistemi konusunda karar verilecek bir seçimdir. Bu tarihi seçim; Çağdaş, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devletinden yana olanlarla, Türkiye`yi bir şeriat devletine ve giderek dikta yönetimine dönüştürmeyi isteyenler arasındaki bir seçimdir.
Bu gerçeği bilerek, bu tarihi sorumluluğumuzu her birimizin gereğince yerine getirmemiz gerekmektedir. Bu nedenle Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Büyük Millet Meclisinde muhalefetin Anayasa değişikliğini yapacak çoğunluğu sağlaması, önümüzdeki en ivedi görevimiz olmalıdır.
Ek bilgi: Hollanda basınında yer alan haberlere göre, Binali Yildirim ve oğlununum servetinin 26 milyar avro olduğu belirtiliyor. Anlaşılan, seçim sonrası bu denli büyük servetin nasıl kazanıldığının incelenebileceği endişesi, Binali Yıldırım’ı telaşa sokmakta ve yukardaki açıklamayı yapma gereğine neden olmaktadır.