Konca Kuriş; İslamiyet ile 1987 yılında Nakşibendi Tarikatı ile tanışmıştı. Bir çok tarikata girdi ve İslam dinini tanımaya çalıştı. Daha sonra Allah’a ulaşmanın yolunun tarikat ile olmayacağını savunarak “Sadece Kuran” diyerek yoluna devam etti.
1980’lerde Türkiye’de alevlenen feminizm tartışmalarıyla hiç bakılmayan bir pencere açtı ve İslami feminizmi yüksek sesle dile getirdi. Erkek egemenliğine karşı mücadele ederken, aynı zamanda içinde bulunduğu İslami çevreyi de eleştirdi. İnandığı ve savunduğu gerçekleri türlü toplumsal baskılara rağmen ifade etmekten geri durmadı.
“Kadın erkek yan yana ibadet edebilir, kadınlar cuma, bayram ve cenaze namazlarını kılabilirler.” fikirlerini dile getirdi. Tabii ki bu bazı kesimleri rahatsız etmişti.
Konca Kuriş evliydi ve beş çocuğu vardı. 1998 yılında evinin önünden kaçırıldı; 555 gün boyunca kendisinden haber alınamadı. Tarihler 20 Haziran 1999’u gösterdiğinde naaşı Konya’da bir villanın bodrumunda bulundu. Üzerine beton dökülmüştü. Domuz bağıyla işkence edilerek katledildiği anlaşıldı ve sonradan çıkan kasetlerle anlaşıldı ki Konca Kuriş’e 38 gün boyunca işkence edilmişti.
Hizbullah Konca Kuriş‘in ölümünü şu cümlelerle üstlendi: ’İslam düşmanı ve laik-feminist Konca Kuriş, Allah ve Kuran-ı Kerim karşıtı fiilleri ve söylemleri nedeniyle Hizbullah savaşçıları tarafından kaçırılarak üslerimizde sorgulanmıştır. Dinsiz laik TC’nin resmi din söylemleri ile talimatları paralelinde hareket eden ve siyonistlerce de kullanılan Konca Kuriş, Müslümanları şüpheye sevk edecek fiiliyatlara giriştiği için şeri hükümler gereği cezalandırılmıştır.’
Sözün bittiği yerdi, yine birileri Allah adına ceza kesmeyi kendine hak görmüştü. Araştırmacı yazar, kendi tabiriyle ‘imanlı feminist” Konca Kuriş’i saygı ve rahmetle anıyorum.