Bu güne kadar yerli ve millî silah endüstrisinde olumlu bahsedilen, hükumet lehine övülen bütün projeler yandaş müteahhitlere aktarılmak için zorlanınca gecikmeler, maliyet artışları, kamu zararları oluşmuştur.
Altay tankı da, Amfibi Hücum Gemisi de, İ sınıfı firkateynler de, çeşitli uçak, İHA ve SİHA projelerinin hepsinde de böyledir.
Hükumet akrabası olan yandaş müteahhitlerin şirketlerine ihaleler vermek suretiyle Savunma Sanayii Müsteşarlığı çatısı altındaki şirketlerin büyüme ve gelişmelerin ket vurmuştur.
Yapılanlar başarı değil, tam tersi büyük kamu zararları, gecikmeler, maliyet artışlarına sebep olmuştur.
Kamuyu zarara uğratmak, zimmet, irtikap, rüşvet ve görevi kötüye kullanma suçları yoğun şekilde işlenmiştir.
Bu suçlardan mahkum olanların elde ettikleri haksız kazançlar iade ve tazmin fiilinde bulunmayan failden müsadere edilir.…
Oraj POYRAZ
İçindekiler
OSMAN AYDOĞAN: ALTAY TANKI
12 Aralık 2020
Türkiye’de günlerdir Katar ortaklı BMC’nin “Altay Tankı”nı neden yapamadığı konusu konuşuluyor. Bu konuda gazetelerde haber ve yorumlar yazıldı, TV’lerde açık oturumlar düzenlendi. Gelin “Altay Tankı”nın hikâyesini bir de benden dinleyin…
PROJELENDİRİLMESİ
Yerli tank yapma projesi çoook eskilere dayansa da ilk ciddi projelendirme işi 1992 yılında “Modern Tank” ismiyle başlar… Yerli tank ihalesi ilk olarak 1994 yılında gündeme gelir. Ancak o günkü koşullar ve TSK’nın acil modern tank ihtiyacı, TSK’ni, elindeki ABD malı M-60 tanklarının modernizasyonuna yönlendirir. Bu modernizasyon olmasaydı muhtemelen “modern tank” ihalesi 1994 yılında yapılacaktı.
M-60 tanklarının bu modernizasyonu yerli tank yapma fikrini sadece biraz öteler. Yerli “modern tank” için çalışmalar 1998 yılına kadar devam eder… Bu tarihte projenin amacı Türkiye’de “yerli tank üretim altyapısını oluşturmak” olarak belirlenir…
Bu esnada, 1998 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel imzasıyla Bakanlar Kurulu’nun 25 Mayıs 1998 tarihli bir kararı yayınlanır. Resmî Gazete’nin, 20 Haziran 1998 tarih, 23378 sayı, 14. sayfa ve 98/11173 Karar Sayısı ile Bakanlar Kurulu’nun “Türk Savunma Sanayii Politikası ve Stratejisi Esasları” başlıklı kararı yayınlanır.
Bakanlar Kurulu’nun bahsi geçen Resmî Gazete’de yayınlanan bu kararında savunma sanayii politikası ve stratejisi esaslarının amacı olarak özetle; Silahlı kuvvetlerin ihtiyaç duyduğu harp silah, araç, gereç ve mühimmatının mümkün olan azami ölçüde yerli olarak üretilmesi, bu hedeflere ulaşabilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli planlamaların yapılması, dış pazarlara açılmasının prensipleri belirlenir.
Ayrıca Bakanlar Kurulu’nun bu kararı Madde 6’da (Savunma sanayi stratejisi ile ilgili hususlar) E fıkrası, “rekabet” ile ilgili hususlarda “savunma sanayiinin yurtiçi ve yurtdışı rekabete açık olarak geliştirilmesinin esas alınması” istenir. (İlgili Resmi Gazete’nin bağlantısını yazımın sonunda veriyorum. Bu bağlantıdan Bakanlar Kurulunun kararının tam metni okunabilir.)
Bakanlar Kurulu’nu bu kararından ve tank üretimindeki projenin amacının “yerli tank üretim altyapısını oluşturmak” olarak belirlenmesinden sonra bazı olaylar gelişir. Şöyle ki:
2001 yılında ABD tarafından TSK makamlarına bir teklif yapılır. ABD’nin AKKA anlaşmaları çerçevesinde Avrupa kıtasından çekeceği M1 Abrams tankları vardır… Bu teklifte ABD, bu tanklardan 200 adedini Türkiye’ye vermek istemektedir…
Şimdi burada M1 Abrams tanklarının özelliklerini saysam konu sapar ancak M1 Abrams tankları hakkında en kısa olarak şunu söylemeliyim: M1 Abrams tanklarının; 1500 hp gücündeki gaz türbin motoru vardır. 61.7 tonluk ağırlığı ile en ağır muharebe tanklarından birisidir. 120 mm’lik L44’ten geliştirilen L55 modeli tank topu vardır Bu topun dizaynı Alman Rheinmetall AG firmasına ait olup, ABD General Dynamics Kara Sistemleri Bölümünde üretilmiştir. Aynı top Alman Leopard 2A5 ve Leopard 2A6 tanklarında da kullanılmaktadır.
M1 Abrams tanklarının motor, namlu ve mühimmatların farklılığı nedenleriyle bu tankların Türkiye’de kullanılması beraberinden bir yığın lojistik problemleri de getirecek ve aynı zamanda da bu tankların kabulü Türkiye’de üretimi düşünülen yerli tank üretimine de sekte vuracaktır. Bu kaygılarla ABD çok istemesine rağmen yurtsever subaylarca ABD’nin bu teklifi reddedilir.
Ancak ABD konunun peşini bırakmaz. ABD, daha sonra aynı teklifini 400 adet M1 Abrams tankı olarak yeniler. Ancak bu teklif aynı nedenlerle yine reddedilir. Eğer ABD’nin bu teklifleri kabul edilseydi şu an Altay Tankı konuşulmuyor olacaktı…
Bu teklifi burada bırakıp gelelim konumuzun başına…
YERLİ TANK ÜRETİM ALTYAPISINI OLUŞTURMASI
Proje konusu Türkiye’de “yerli tank üretim altyapısını oluşturmak”tır. Bu maksatla SSM tarafından ihale açılır. Bu ihaleye Türkiye’de teklif verebilecek üç firma vardır: OTOKAR, FNSS ve BMC. Başlangıçta bu üç firmanın bir konsorsiyum olarak teklif vermesi düşünülürse de sonuçta her firma ayrı ayrı teklif verir. Sonuçta 2007 yılında ihaleyi 495 milyon Dolar teklifi ile OTOKAR alır. Bu rakam (495 milyon Dolar) birkaç açıdan önemli bir rakamdır: Birincisi yazımın girişinde bahsettiğim gibi gerek gazete haber ve yorumlarında gerekse de TV yorumcularda çok farklı rakamlar telaffuz edilmektedir. Doğru rakam 495 milyon Dolardır. İkincisi ise OTOKAR bu 495 milyon Doların büyük bir çoğunluğunu proje için işbirliği yaptığı firmalara aktarmıştır…
OTOKAR’IN İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI KURUM VE FİRMALAR
İhale konusu “yerli tank üretim altyapısını oluşturmak” için OTOKAR:
Tank topunun yapımı için Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK veya kısaca MKE) ile görüşerek bu görevi MKE’ne aktarır. MKE, bu tank için 120 mm (L55 modeli) tank topu geliştirecektir.
Tankın zırhının üretilmesi için ROKETSAN ile görüşür. Zırh üretimini ROKETSAN’a aktarır. ROKETSAN, bu tankta tanksavar silahlarının etki edemeyeceği zırh paketini üretecektir.
Tankın atış kontrol sistemlerinin üretimi için ASELSAN ile görüşerek tankın atış kontrol sistemlerinin üretimini ASELSAN’a aktarır. ASELSAN, tankın atış kontrol sistemlerinin üretecektir.
Tankın palet ve askı donanımları üretimi için Arifiye Tank Palet Fabrikası ile görüşür. Tankların palet ve askı donanımlarının üretimini Arifiye Tank Palet Fabrikası yapacaktır…
Teknoloji transferi için Kore’li Hyundai Rotem (Railroading Technology System) firması ile görüşür. Hyundai Rotem, K1A1Ana Muharebe tankını üretmektedir. Hyundai Rotem’dan teknoloji transferi yapılacaktır. Hyundai Rotem; Hyundai Motor’a bağlı bir Hyundai Rotem demiryolu ve savunma sanayi araç ve gereçleri üreten bir sanayi şirketidir… 2006 yılında Türkiye’de ortak Eurotem A.Ş. şirketini kurmuştur.
Tank motoru ve transmisyonun tedariki için MTU firması ile görüşür.
Bu noktada MTU hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum.
MTU
MTU, Alman Daimler – Chrysler otomotiv grubunun ağır motor birimi olan bir firmadır. Firma uçaklar için jet motoru, hafif, orta ve ağır zırhlı araçlar, askeri gemiler, sivil deniz taşıtları, endüstriyel uygulamalar, demiryolu ve elektrojen grupları için çok geniş ürün ve güç yelpazesinde entegre tahrik sistemleri (transmisyon), dizel motorlar ve bu motorların kontrol / izleme ünitelerini üretip geliştirmektedir.
MTU, Çerkezköy’deki serbest bölgede “MTU Motor Türbin Sanayi ve Ticaret A.S.” şirketi tarafından MTU motorları üretmektedir. Burada üretilen MTU motorları, 90 ile 2015 kW arasındaki güç spektrumu, beş motor serisine (106, 199, 870, 880, 890) dayanan özelleştirilmiş ve yüksek entegreli sistem çözümleri ile tüm performans aralığını ve tüm gereksinimleri en son teknolojiyle karşılayabilmektedir. Türkiye’de üretilen T-155 Fırtına obüslerini de motor ve transmisyonları burada üretilmiştir. MİLGEM gemilerinde de MTU motorları kullanılmaktadır…
OTOKAR’ın geçmişte bu firma ile işbirliği yapmışlığı vardır. Hatta geçmişte OTOKAR, MTU ile görüşmüş, bu görüşmelerinde MTU motorlarının Türkiye’de ortak üretimi gündeme gelmişse de bir sonuca varılamamıştır… Ancak OTOKAR’ın Almanlarla edindiği bir işbirliği ve ortaklık kültürü bulunmaktadır.
Burada teknik bir bilgi vermek istiyorum…
TANK MOTORU VE TRANSMİSYON
Tank motoru otomobil motoru değildir. Tankın hareket edebilmesi için motor tarafından üretilen gücün “transmisyon” denilen bir aktarma organına aktarılması ve buradan da “cer dişlisi” denilen dişlilerle palete yönlendirilmesi gerekiyor. Motordaki gücü transmisyona aktarırken “ara mili” denen bir aktarma mili kullanılır.
Dünyadaki bütün tank ve paletli araç üreticileri motor ve transmisyonu aynı firmadan tedarik ederler. Çünkü her iki güç organının da çok iyi bir uyum içerisinde olması gerekir. Eğer bu uyum çok iyi olmaz ise bu farklılık aradaki “ara mili”ni kırar ve tank arazide hareketsiz bir külçe olarak kalır.
İşte bu nedenle de tankın motorunu bir ülkeden transmisyonunu bir ülkeden veya farklı farklı firmalardan almak pek uygun bir çözüm değildir…
Hali hazırda MTU firması hem tank motorunu hem de MTU Renk transmisyonunu bir güç paketi halinde üretmektedir.
PROTOTİP ALTAY TANKLARI
OTOKAR, “yerli tank üretim altyapısını oluşturmak” projesi çerçevesinde sözleşmesi gereği; hem yerli tank üretim altyapısını oluşturacak hem de dört adet prototip Altay Tankı üretecektir. OTOKAR 6.5 yıl süren bir çalışma sonunda 2014 yılında sözleşme gereği bu şekilde yerli tank üretim altyapısını oluşturur… Ancak farklı tipte dört adet Altay Tankı yerine beş adet Altay Tankı üretir. Üretilen bu beş adet Altay Tankının hareket ve atış testleri Şereflikoçhisar Atış Bölgesinde yapılır. Prototip Altay Tankları testlerin tamamını başarı ile tamamlarlar…
Altay Tankı‘nın üretim sürecini burada bırakıp BMC’yi kısaca anlatmam gerekiyor.
BMC
BMC, 1964 yılında British Motor Corporation (Britanya Motor Kuruluşu) adı altında %74 yerli sermaye ve yerli bir ortakla İzmir’de kurulur. BMC, 1966 yılından itibaren kamyon, kamyonet, traktör ve motor üretmeye başlar…
1989 yılında şirketin bütün hisseleri Çukurova Holding tarafından satın alınır. Böylece BMC’nin başlangıçta %74 olan yerli sermaye oranı 1989 yılında %100 yerli sermayeye ulaşmış olur. Bu şu anlama gelr: Artık Türkiye’nin motorlu araç üreten ve geliştiren %100 yerli bir şirketi vardır.
18 Mayıs 2013 tarihinde Çukurova Holdinginin en büyük hissedarı olan Mehmet Emin Karamehmet’in, Cavit Çağlar ile İnterbank ile ilgili kredi ilişkilerinden kaynaklanan 440 milyon dolar borçtan kalan 75 milyon doların ödenmemesi nedeniyle TMSF tarafından holdingin Skyturk 360, Show TV, Akşam Gazetesi ve BMC şirketlerine el konulur. Hâlbuki Türkiye’nin ilk yerli ve milli motorunu da üretebilen ticari araç şirketi olan, TSK’ne Kirpi gibi zırhlı taktik tekerlekli ve diğer askerî araçları ve kamu birimlerine ve belediyelere ihtiyacı olan araçları üretip satan, yani pazarı hazır olan BMC’nin 75 milyon doları bulan borcu ödeme gücü vardır. Ancak buna fırsat tanınmaz…
BMC, 30 Nisan 2014 tarihinde TMSF tarafından yapılan ihalede tek katılımcı olarak teklif veren iş adamı Ethem Sancak’a ait olan “Es Mali Yatırım ve Danışmanlık AŞ”ne 200 milyon Dolar’a (o zamanki TL karşılığı 751 milyon TL’ye) satılır. Etik olan, ihalede tek katılımcı olması nedeniyle satılan şirketin değerini bulması için ihalenin tekrarlanmasıdır. Ancak zaten maksat da şirketin değerini bulması değildir. BMC, 751 milyon TL’ye satıldığında şirketin sadece arsa değeri 1.5 milyar TL’dir…
Ethem Sancak, BMC‘yi aldıktan hemen üç ay sonra BMC’nin % 25 hissesini 100 milyon Dolara Öztreyler Şirketine, % 49.9 hissesini de 300 milyon Dolara, vazgeçtim paletli araç tekonolojisine, hiçbir motor üretim tekonolojisine bile sahip olmayan, olması da mümkün olmayan ve BMC’nin gelişimine hiçbir katkısı olmayacak olan Katar Ordusuna satılır.
Yani Ethem Sancak 2014 yılı Nisan ayında %100’nü 200 milyon dolara satın aldığı BMC’nin %75’ini, BMC’yi satın aldıktan sadece üç ay sonra, 2014 yılı Haziran ayında 400 milyon dolara satar..
Ayrıca BMC’nin %49,9 hissesi Katar’a verildikten hemen sonra 2015 yılında Sakarya Karasu’da 2.2 milyon metrekarelik arazi, bu arazi üzerinde savunma sanayi ürünleri, tren ekipmanı üretimi yapması için BMC’ye tahsis edilir…
Şimdi Altay Tankı’na kaldığım yerden devam edebiliriz…
ALTAY TANKININ SERİ ÜRETİMİ VE İKİNCİ İHALE
OTOKAR oluşturduğu bu yerli tank üretim altyapısının dosyasını “Teknik Bilgi Paketi” olarak SSM’ye teslim eder. SSM, ilk etap 250 adet Altay Tankının seri üretimi için 2015 yılında ihaleye çıkar. Yine ihaleye aynı firmalar teklif verir: OTOKAR, FNSS ve BMC. Bu firmalardan OTOKAR ve FNSS’nin paletli araç üretme yeteneği olmasına rağmen BMC’nin paletli araç üretme konusunda yetenek, bilgi, birikim, deneyim ve tecrübesi yoktur.
SSM’nin yaptığı ihale sonucunda en uygun teklifi OTOKAR verir… İhale süreci içerisinde SSM tarafından firmalardan BAFO (Best and final offer) denilen en iyi ve en son teklifleri istenir… Ancak bu safhada BMC bu sefer OTOKAR’dan daha uygun teklif verir… Sonunda SSM, Altay tankının seri üretimi için BMC ile sözleşmeyi imzalar… Tarihler Nisan 2018’i göstermektedir.
İşin doğası; yerli tank üretim altyapısını hangi firma oluşturmuşsa, yerli tank üretimi için “Teknik Bilgi Paketi”ni hangi firma hazırlamış ise seri üretimin de aynı firma tarafından yapılmasıdır… Bir başka deyişle SSM, gereksiz, riskli ve pek de uygun olmayan bir yöntemle ikinci bir ihale açarak 2015 yılından 2018 yılına üç yılı boşu boşuna harcar…
İHALEDEN SONRA BMC’YE VERİLENLER
BMC‘ye SSM ile Altay Tankının seri üretimi sözleşmesini imzaladıktan sonra karşılığı 1,4 milyar TL’yi bulan süper teşvikler ve Arifiye Tank Palet Fabrikası –adını artık ne koyarsanız- bir şekilde verilir.
Bu konuda bilgi ve yorum yapanlar bir konuyu gözden kaçırmaktadırlar: İhale kanunu ve ihale şartnamesi. Eğer diğer firmalar da bilselerdi kendilerine süper teşvikler verileceğini ve Tank Palet Fabrikasının tahsis edileceğini belki de fiyat tekliflerini ona göre verirlerdi. Dolaysıyla BMC – Katar ortak firmaya Arifiye Tank Palet Fabrikasının ve süper teşviklerin verilmesi hem İhale Kanununa hem de ihaledeki şartnamelere aykırı ve İhale Kanunu açısından etik olmayan uygulamalar olarak değerlendiriliyor. Ancak bu husus nedense yargıya taşınmıyor?
BMC, TANK YAPAMIYOR
OTOKAR, Altay Tankının seri üretimini de yapacağı düşüncesi ile MTU firması ile opsiyonlu olarak Altay Tankının prototipinde kullandığı MTU tank motoru ve MTU Renk transmisyonu için 250 adet motor ve transmisyon alımı konusunda bir ön görüşme yapmıştı. Ancak MTU, BMC ile anlaşma yapmak istemez. Hatta MTU, BMC’nin görüşme talebine cevap bile vermez. Bu sefer BMC tank motoru için Kore ile görüşür. Ancak başarı sağlayamazlar. Kore de tank motorunu vermez. Zaten Kore de tank motorunun önemli bir parçası olan şanzımanını Almanlardan almaktadır. Sonra BMC, Güney Afrika ile görüşür. Ancak buradan da bir sonuç alamazlar…
BMC NEDEN BAŞARISIZ OLDU?
Altay Tankı seri üretim ihalesine girerken söylediğim gibi BMC’nin hiçbir paletli araç üretim altyapısı, bilgi, birikim, yetenek, deneyim ve tecrübesi yoktur. Bu nedenle BMC, Altay tankı prototipinde görev alan bir kısım teknik personeli de şirketine transfer eder… Bu bir tarafa…
Modern tank gibi ileri teknoloji savunma sanayi üretimi dünyada belli başlı ülkelerin tekelindedir. Eğer Batı ülkeleri savunma sanayi konusunda Türkiye’ye teknoloji transferi yapıyorlarsa bu Türkiye’nin NATO üyesi olmasından dolayıdır. Kaldı ki bu konuda bile Batı ülkeleri Türkiye’ye teknoloji transferi konusunda isteksiz davranmaktadırlar. Son zamanlarda gündemde olan Patriot Füze sistemlerinin Türkiye’de ortak üretimi için ABD’nin Türkiye’ye teknoloji transferine izin vermediği kamuoyunun malumudur… Hiç bir Batı ülkesi savunma sanayi üretimi için Arap ülkelerine teknoloji transferi ve işbirliği yapmak istememektedir…
Dolayısıyla hiçbir Batı ve Batı yanlısı ülke Katar ortaklığı olan bir firmayla işbirliği ve teknoloji transferi yapmak istememektedir. BMC‘nin başarısızlığının altında yatan asıl sebebin bu konu olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca BMC’nin yaşadığı bu başarısızlıkta Türkiye’nin son yıllarda dış ilişkilerinde yaşadığı “değerli yalnızlık” faktörünün de etki etmiş olabileceği de düşünülebilir…
SONUÇ
2018 yılının ocak ayında o zamanki MSB Bakanı Nurettin Canikli, Altay Tankının üretimi ile ilgili olarak “Tank seri üretimine 2019 sonu veya 2020 başında başlayacağız” diye açıklamada bulunmuştu…
Şu ana kadar ortada Arifiye‘deki fabrikada tank yapılacak bir üretim hattı yoktur. Anlattığım gibi yan firmalarla (motor, transmisyon vb.) işbirliği protokolleri de yoktur… Hal böyle olunca da ortada sözleşme gereği TSK’ya 2019 sonu veya 2020 başında teslim edilmesi gereken tanklar da yoktur. Yine sözleşme gereği, ihaleyi alan firma başarısız olunca ihalenin ikinci sıradakine verilmesi gerekirken ortada böyle bir hazırlık da yoktur.
Aslında buraya sonuç maddesine herhangi bir şey yazmaya gerek de yoktur… Sadece birisinin ortaya çıkıp da “kral çıplak” demesi gerekmektedir…
Arz ederim…
Osman AYDOĞAN
Resmî Gazete’nin, 20 Haziran 1998 tarih, 23378 sayı, 14. sayfa ve 98/11173 Karar Sayısı ile Bakanlar Kurulu’nun “Türk Savunma Sanayii Politikası ve Stratejisi Esasları” başlıklı kararı:
https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/23378.pdf