Mezarda Ya Da Evde;
Ölülere, Başörtülü Okunan KUR’AN?!
Bir tarafta muhafazakâr olduğunu söyleyen kesim; 5 vakit(?) ne dediğini bilmeden yatıp kalkmak-namaz kılmak ve örtüye bürünmekle cenneti garantilediğini, diğer tarafta elit-laik ama inançlı olduğunu söyleyen kesim; yine ne dediğini bilmeden ölülerine 3 kulhü-1elham okuyup, hatim(?) indirmekle, yâsin-mevlüt okutmakla din hayatını kotardığını, ALLAH’a-TANRI’ya görevlerini yerine getirdiğini zannediyor!
Farkındaysanız iki tarafta da dinî algı ölüm sonrası-ölümle ilgili! Cennet-cehennem, melek-şeytan gibi soyut kavramların peşinde kulaktan dolma, yalan-yanlış din bilgisi ile oyalanmayı seçiyorlar nedense!
Din konusunda TEK kaynak KUR’AN’ın içeriği, söyledikleri, anlattıkları hakkında bilgi sahibi olmak gibi bir dertleri yok. Üstelik varsa yoksa öbür dünya garantisi, ama kolay yoldan!
Önce bu dünyayı bir halledelim. Zorluklarla mücadelede hak-hukuk bilen bir yaşam çabası içinde üretmek, sadece Yaratıcı Güc’e teslim-bağlı, ahlâklı, dürüst, iyi insan olup, sahip olduklarını ihtiyaç sahipleri ile paylaşmak gibi dünya yaşamı ile ilgili durumlar neden DİN algısı içinde yer almıyor?
KUR’AN’da TANRI nelerden bahsediyor? bilmeden, Yaradan’ın Kitabında söylediklerine gereken önemi vermek için KUR’AN’ın anlamı üzerinde düşünmeden, sorgulamadan, araştırmadan, kafa yormadan; sürekli robot gibi yatıp kalkmaların ve dışsal örtülere sarınmanın, câmide, cenazede, mezarlıkta ve KUR’AN okumada hep, her yerde başörtüsü kullanmanın, daha iyi İNSAN olabilme noktasında bizlere, insanlığa faydası ne? Bir düşünün!
KUR’AN’ın aklı çalıştıran; acılara, sıkıntılara, zorluklara nasıl dayanılacağını öğreten, nasıl ahlâklı, güçlü, iyi İNSAN olunacağının ilkelerini veren ya da içimizde kayıtlı olanları-vicdanı hatırlatan, uyanışları sağlayan o muhteşem öğütlerini, önerilerini, uyarılarını nereden, ne zaman öğreneceğiz? Çoğunun okur yazarlığı şüpheli, bazıları da Prof. ünvanlı ama KUR’AN’a ortak peygamber sünneti-hadisi anlatan hocalardan mı?
(Rum,58)”Yemin olsun! Biz bu Kur’an’da, insanlara her türlü örneği vererek gerçekleri anlattık-insanların önüne her türlü örnek olayı koyduk-velhâsıl bu Kur’an’da vermediğimiz örnek kalmadı.”
Hayatın günlük akışı içinde oyalanıyor, zorluklarla mücadele şevkimiz çabuk kırılıyor, tembel, uyuşuk, sorgulamayan, aklını kullanmayan insanlar haline gelip, başkalarının uydusu oluyor, özgürlüğümüzü kaybediyoruz.
(İsra,82)”Biz Kur’an’ı, inananların-güvenenlerin ortak koşma hastalığına düşmemeleri için, bir ilaç-şifa, rahmet-sevgi ve merhamet kaynağı olarak indirdik.”
Şu hayatın zorluklarına bir bakın. Zalimlerin zulmü altında insanlar yaşam-geçim-özgürlük mücadelesi veriyorlar. Başörtüsü+(namaz?) tapıcıları, zalimlere karşı özgürlük mücadelesi verenlerin yanında yer alacaklarına(istisnalar olsa da), zalimi alkışlıyor, gittikçe tiranlaşmasına yardım ediyorlar! ‘Özgürlük’ten anladıklarının da sadece ‘başörtüsüne özgürlük’ olduğunu yaptıkları eylemlerden görüyoruz. KUR’AN’dan anladıkları, öncelikleri sadece başörtüsü!!
Altı bin küsur ayetten oluşan KUR’AN, sadece başörtüsü mü, sadece namaz mı? Bu kadar basit mi?
KUR’AN’ı başörtüsü-namazdan ibaret zannedenlerin sorumlulukları çok ağır.
Çünkü muhteşem bir insanlık medeniyeti inşâ edecek ahlâkî erdemlerle dolu ‘Din-İslam’ı ve Kitabını; sadece görüntüye indirgemiş oluyorlar ve tüm dünyada da KUR’AN’ın, namaz+başörtüsünden ibaretmiş algısıyla tanınmasına sebep oluyorlar.
Üstelik bazı dinci fanatiklere göre; başın açıksa-başında örtü yoksa ALLAH-KUR’AN demen de yasak!
Bakın ben bunları yaşıyorum.
‘KUR’AN-ALLAH’ diyorum, ‘KUR’AN’da ALLAH var, O’nun Sözleridir KUR’AN, anlayarak okuyun, Yaratıcınız sizlere neler söylüyor anlamaya çalışın, sizleri ALLAH’ın yolundan uzaklaştıracak hocalara sormayın, o güzel-azîz peygamberi şirk unsuru yapmayın-ALLAH ile, Yaratıcınız ile aranıza kimseyi sokmayın, özgürlüğünüzü başkalarına vermeyin!’ diyorum.
Hemen; ‘KUR’AN okuyorsun madem neden başın açık, KUR’AN okuyorsan uygulamak da lâzım’ yani; ‘niye başın açık’ diyorlar.
Başını örten sayısında müthiş artış var ama adaletsizlik almış başını gidiyor. ALLAH: ‘Her hâl ve şartta adaletli olun’ diyor, öyleyse bu nasıl KUR’AN okumak ve uygulamak?!
Söylenmeye bir de suçlama ekleyerek devam ediyorlar: ‘Senin başın açık, bu kadar okumuşsun da bir şey öğrenememişsin’, ‘Peygambere karşı mı çıkıyorsun, Peygamberi inkâr mı ediyorsun?’ diyorlar.
Böyle ithamlarda bulunanlar öncelikle şunu çok iyi bilecek! Peygamber, TANRI tarafından KUR’AN’ı iletmekle görevlendirilmiş kuludur ve insandır. KUR’AN, Peygamberimiz
aracılığıyla yazıya geçirtilmiştir, elçilik görevi bitince ölmüştür; sadece KUR’AN bâki kalmıştır yani KUR’AN’a inanan Peygamberimizi zaten kabul etmiştir!
Ayrıca bir de; ‘atalarımızdan böyle gördük, onlar bilememiş de sen mi biliyorsun?’ sorusu ve söylem sabitliği ürpertici! Ürpertici, çünkü KUR’AN, böyle söyleyenleri ‘ortak koşucu’ olarak nitelendiriyor!
(Bakara,170)”Kul sevgisini Allah sevgisine denk tutanlara-ortak koşanlara, ‘Allah’ın indirdiğine-Kuran’a uyun’ dense, ‘hayır, biz atalarımızın geleneğinde ne varsa ona uyarız-atalarımızın izlediği yolu izleriz’ derler. Ya, ataları akıllarını kullanmayan-düşünemeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?”
Başını örtenlere ve
-onları hiç ama hiç ilgilendirmediği halde-
kadınlara başörtme zorlamasında bulunan erkeklere seslenmek lâzım; karşılarında başörtüsüz olanları, sadece başörtüsü üzerinden değerlendirmeleri doğru bir yaklaşım mı, sorarım!
Başımın açıklığı konusu TANRI ile benim aramda bir mesele değil mi? Eğer başın örtülmesini(?) isteyen TANRI ise, hesabımı da sadece beni Yaradan’a vermem gerekmez mi?
Benim başımın açıklığına karışıp, KUR’AN-ALLAH dememe rağmen, neden hemen başörtüsü uyarısı yapıyorlar? Neden söylediklerime değil de şeklime, başörtümün varlığına, yokluğuna bakıyorlar?
Halbuki ben de onların iddia ettikleri gibi ALLAH-KUR’AN diyor, onların başörtüsüne karışmıyor, hiç başörtüsü konusu açmıyor, başörtüsü, ‘KUR’AN’da emir(?) olarak vardır-yoktur’ tartışmasına girmiyorum bile! Sadece ‘KUR’AN’ı anlayarak okuyun’ diyorum!
Ve nihayetinde; başörtüsü artık siyasallaşmış ve tapınç haline gelmiş kangren bir konu!
Tapınan tapınsın; uygulananları, söylenenleri, suçlamaları bir kenara bırakıp biz yine, muhteşem ilkeler Kitabımız KUR’AN ‘başörtüsü’ konusunda ne demiş, ona bakalım!
KUR’AN (Nur,31).ayette başörtüsü diye dayatılanın gerçek anlamının ‘örtü’ olduğu ve ‘baş ya da saç’ kelimelerinin ayette yer almadığı dilbilim çalışmalarıyla açıklanmıştır.
Ayette, kadınların saçlarının bir telini göstermemesi, gösterirse kırk yıl yanacağı gibi korkutan ve ‘türban’ gibi örtünün şekline, biçimine dair de bilgiler yoktur.
Ayette bahsedilen ‘ÖRTÜ’ ile, kadınların ‘Cinsel Tahrik’ unsuru olabilen ‘Göğüslerinin Örtülmesi’ ALLAH tarafından tavsiye edilmektedir. Uzun bir ayettir ve ayetin devamında da cinsellikten anlamayan erkek çocuklarından ve erkekliği giderilmişler-cinsel isteklerden yoksun olan erkeklerden bahsedildiğine göre ayetin içeriği, sizce nedir? nedir sizce!
KUR’AN (Nur,30).ayette ise TANRI kadın-erkek ilişkilerinde; birinci sorumluluğu erkeklere yüklemekte-öncelikli, ilk uyarıyı erkeklere yapmaktadır: ”İnanan erkeklere söyle: ‘Gözleriyle kadınları rahatsız edecek şekilde davranmasınlar-bakmasınlar ve kişiliklerini-edep yerlerini-ırzlarını-iffetlerini korusunlar!’”
Yani karşılarındaki kadın; açık dahi olsa cinselliği düşünmeden, kadınları ne bakışlarıyla ne de davranışlarıyla rahatsız etmeyecek, irade gücüne sahip, kendine hâkim olacak!
Zorlama ve yalan yorumlarla kadına, kadının saçına takmış dinci zalimler başörtüsü ile yetinmeyip, kadınları kara çarşaflara(İran ki, bir tel saç için canlarını veriyorlar; (Bakara,256)”Dinde baskı, zorlama yoktur.” ayetine rağmen!), burkalara sokmakta bu da yetmiyor ki sonunda eve kapatmaktadır(Afganistan).
Bu zulüm sadece yetişkin kadınların kapanması ile kalsa; yetmiyor, küçücük kız çocuklarının da neredeyse bebeklerin de kafalarını kapatmaya kadar varmaktadır. Bu öylesine sapık bir zihniyettir ki küçücük çocukların saçlarından bile cinsel uyarı alabilecek durumdadırlar.
Ayrıca Arap ülkelerinde geleneksel ve iklimsel olsa gerek erkeklerin de başları örtülü.
Başlarını örtenler bunun kendilerinin bir tercihi olduğunu, böyle inandıkları için örtündüklerini söyleyebilirler ama başörtüsünün ‘Allah’ın emri(?)’ olduğunu söylememelidirler. Çünkü böyle söylemeleri halinde; ALLAH’ın hüküm koymadığı bir alanda, kendi hükümlerini, şekilselliği de ekleyerek;
‘Allah adına yalan söyleyen-iftira eden ve ayetlerine yalan diyenden daha zalim kimdir?’
ayetlerine muhatap olurlar(Zümer,32-Kehf,15-En’am,21-Ankebut,68)!
(Hac,30)”Yalan sözden-yalan söz söylemekten sakının-amacından sapmış-asılsız her türlü sözden kaçının.”
ALLAH; saç, sakal, kıl, kılık, kıyafet gibi şekilsel-toplumsal-örfî-geleneksel giysilerle değil, insanın gerçek İNSAN olabilmesiyle ilgili ilkeleri, öğüt olarak Kitabı KUR’AN’da bizlere sunmaktadır.
(Yunus,35)”Sadece hiçbir ortağı olmayan Allah, gerçeğe-hakka-doğruya ulaştırır.”
(Âli İmran,138)”Bu KUR’AN, tüm insanlığa bir çağrı-bir açıklama, erdemliler-korunup sakınanlar-Allah bilincini içlerinde canlı tutanlar-saygın olanlar için de bir yol gösterici-doğruluk göstergesi-kılavuz ve öğüttür.”
Adil-adaletli olmanın, doğruluk-dürüstlüğün, hakka-hukuka uygun davranmanın temel olduğu, çabalarımızın, üretimlerimizin hep bu temel üzerine oturması gerektiğini bilmediğimiz, öğrenemediğimiz, öğretmeye çalışanlar da engellendiği için; tembellik ederek, çalışıp üretmeden-bedavadan, başkalarının sırtından geçinen, hakkı olmayanları torpille, rüşvetle ya da zorla elde eden insanlar ülkesi haline geldik, getirildik.
Başucumuzda-yanıbaşımızda duran KUR’AN’ın gözü, gönlü, zihni açan, muhteşem öğüt, öneri, tavsiye ve uyarılarına rağmen!
(Neml,77)”Hiç şüphesiz-muhakkak KUR’AN, kesinlikle inananlar-güvenenler için bir rehber-gerçek bir yol gösterici ve güç kaynağı-sevgi-rahmettir.”
(Mâide,42)”Allah adaletli-hakkaniyetli olanları-adil davrananları-hak gözetenleri sever.”
Emek vermeden, alın teri dökmeden, kolay yoldan ya da bedavadan; hak etmeden elde edilenler, insanı mutsuz-umutsuz yapıyor. Ayrıca elde edilenlerin değeri, bereketi de olmuyor. Saçıp-savurma daha kolay olup, düşüncesizce harcanıyor.
KUR’AN(A’raf,31), ‘Yiyin-için, fakat israf etmeyin’ uyarısını yaparken; kontrolsüz harcamaların sonu israfa varıyor!
(En’am,141)”Hasat-kazanç-gelir günü ürününüzün-kazancınızın-gelirinizin hakkını verin. Sakın israf etmeyin, savurganlık yapmayın; Allah savurganları-israf edenleri sevmez.”
Şu dünyanın haline bir bakın. Bir taraf çok kazanmanın savurganlığı içinde, diğer taraf açlıktan ölmekte!
Muhteşem ilâhî Kitap, sürekli-her dâim-yine de uyarmaya-uyandırmaya devam ediyor!
(İsra,26)”Yakınlık sahibine; yurtlarından çıkarılan fakirlere, yoksullara ve yolda kalmışlara yardım edin-haklarını verin. Gereksiz yere saçıp savurmayın-anlamsız-amaçsız-yanlış yere-kontrolsüz harcama yapmayın.”
KUR’AN, dileyen-gönülden isteyen kulların erişimine açık sonsuz, sınırsız bilgileriyle yardıma hazır, kucağını, kapağını açmış bizleri bekliyor!!!
(Şûra,13)”Allah, dileyeni Kendine seçer ve hakka yönelenleri-kalpten yöneleni o davet edilene kılavuzlar-doğruya ulaştırır-doğru yolda yürütecektir.”
(Bakara,177)”Benliklerinizi tüm yeryüzündeki din kimliklerine atfetmeniz gerçek iman-erdemli-makbul kişi olmak değildir. Asıl erdemlilik odur ki Allah’a, ahret gününe, meleklere, Kitaba-Kur’an’a ve peygamberlere iman eder, mala olan sevgisine rağmen onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, sokak insanlarına-yolda kalmışlara, isteyip dilenenlere verir, insanları kölelikten kurtarmaya harcar, salâtı ikâme eder-o Vahyi hayatlarına hâkim kılar ve arınmışlığa ulaşır ve söz verdiğinde sözlerine bağlı kalanlar ile zorda, hastalıkta-sıkıntıda ve felaket zamanlarında azimli-kararlı-mücadeleci olanlar, işte onlar dosdoğru olanlar-Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olanlardır.”
(Âli İmran,159)”Allah’a tevekkül et-güven. Muhakkak ki Allah Kendine güvenip dayananları-tevekkül edenleri sever.”
(Hakka,51)”Kuşkusuz KUR’AN, kesin gerçek bilgidir-gerçeğin tâ kendisidir-kesinlikle-mutlak hakikattir-şüphe götürmez bir Gerçektir.”
(Hud,17)”Kur’an’dan hiç kuşkun olmasın! Muhakkak o, Rabbinden gelen Gerçektir, insanların çoğu ona inanmasa da!”