Para ile vatandaşlık furyası devam ediyor. Konu Ortadoğu’da hız kazanırken, AB ülkelerinin frene bastığı görülüyor.
Türkiye son dönemde vize düzenlemelerini sıkılaştırmış olsa da, üçüncü ülke vatandaşlarının gayrimenkul yatırımlarına ilgisini hâlâ yüksek.
Türkiye ve pek çok Ortadoğu ülkesinin hem altın vize hem altın vatandaşlık programlarını yaygınlaştırmadaki motivasyonları ise benzer. Siyasi yönetimler bu programlarla ülkelerine yatırımları teşvik etmek ve döviz mevduatlarını artırmak istiyorlar.
Bu programlara katılan bireyler için de bu programlar daha iyi bir yaşam tarzı, daha fazla seyahat imkanı sunuyor. Ayrıca bu aynı zamanda onlara ülkelerindeki siyasi sorunlardan, ekonomik çalkantılardan veya çatışmalardan kaçma imkanı da sunabiliyor.
Kanada, ABD, İrlanda ve Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin de buna benzer programları vardı. Türkiye ve Arap ülkelerinde ise bu uygulamalar son beş yılda popülerlik kazandı.
Mısır, bu yılın Mart ayında, yatırım yoluyla Mısır vatandaşlığına geçmeyi daha da kolaylaştırdı. Aslında Mısır’da bu program 2020’den bu yana uygulanıyor ancak ülkedeki ekonomik sorunlar nedeniyle Mart ayında koşullar daha da esnetildi. Çünkü Mısır’ın daha fazla yabancı yatırımcıya ve dövize ihtiyacı var.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de 2019 yılından bu yana altın vize programı var. 2022’de yapılan değişikliklerle bu fırsatlara erişim daha ucuz ve kolay hale getirildi. Ürdün’de bu programlar 2018’den bu yana uygulanırken, Katar da 2020’de, gayrimenkul yatırımı yapanlara daha uzun süreli, geçici bir ikamet imkanı sunmaya başladı. Bahreyn 2022’den bu yana “altın vize ikamet” programına sahip, üstelik bu ay büyük ölçekli yatırımlar için de bir “altın lisans” uygulamasını yürürlüğe soktu. Suudi Arabistan da bu yıl bir “premium ikamet” programı başlattı.
İtalya’daki Avrupa Üniversitesi Enstitüsü’nden Profesör Jelena Dzankic, Portekiz, Yunanistan ve Kıbrıs gibi Avrupa ülkelerinde sunulan altın pasaport ve ikamet programlarının artık aşamalı olarak kaldırıldığına dikkat çekti. Aynı zamanda Küresel Vatandaşlık Gözlemevi’nin eş direktörü olan Dzankic, Avrupa ülkelerinin bu programları kaldırmasında patlak veren yolsuzluk skandalları kadar güvenlik endişelerinin de etkili olduğunu vurgulayarak, “Ortadoğu’daki gelişmeler, Avrupa’da gözlemlemekte olduğumuz eğilimin tam aksini yansıtıyor” diye konuştu.
“Vatandaşlığın para karşılığında satılması” olarak tanımlanan ve uzun süredir eleştirilen bu programların ilgili ülkelerde güvenlik zaafiyetine yol açabileceği uyarısı yapılıyor.
Yine bunların şişirilmiş emlak fiyatlarına yol açtığı, ülkeleri yolsuzluk ve kara para aklama riskine açık hale getirdiği belirtiliyor. Ayrıca Ukrayna’da savaşın patlak vermesinin ardından AB, üye ülkelerden bu programlara son verilmesini istedi.
Brüksel, üye ülke başkentlerini, Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan kaçmak isteyenlerin bu programları kendi çıkarları için araçsallaştırabilecekleri konusunda uyarmıştı. Tüm bu gelişmeler nedeniyle Avrupa’da bu programların aşamalı olarak kaldırıldığını anlatan Dzankic, bunun Türkiye ve diğer Arap ülkelerine yönelen ilgide etkili olmuş olabileceğini kaydetti.
Bir yanıt yazın