Z KUŞAĞI MI DEDİNİZ ?

            Bir ‘Z Kuşağı’ vaveylasıdır ki, doğrusu ben pek anlamış değilim.

            Bu ‘Z Kuşağı’ deyimi, söylenene bakılırsa 1990 yılından sonra doğanlar için kullanılıyor.

            Bir ‘Z Kuşağı’ vaveylasıdır ki, doğrusu ben pek anlamış değilim. - Z kusagi

            Kimilerine göre ‘nümerik çağı’nın çocukları bunlar.

            Şu ‘akıllı telefon’ları iyi kullanan, sonra çarpık bir bakışla ‘sosyal medya’ denilen, ama özde ‘sanal dünya’nın büyüsüne kapılmış gençler yani.

            Gerçekten de, gerek son kuşak telefonlar ile Facebook, TweetterInstagram vb ‘sanal dünya’yı kullanmakta daha önceki kuşakların güçlük çektiklerini biliyoruz.

            Bu konuda sıklıkla ‘Z Kuşağı’nın yardımına başvurulduğu da bir gerçektir.

            Ancak ve ne var ki, bu kuşağın yatakta, derste, sırada, toplantıda, kahvaltıda, sohbette, tuvalette, sinemada, tiyatroda ve yaşamın her alanında ellerinden telefonlarını bırakmadıkları da bir gerçek değil midir?

            Yeterince okuyup, kuralına göre konuşup, saygılı biçimde davrandıkları söylenebilir mi?

            ‘Sosyal medya’ denilen kulvarda yazdıklarının gramer ve yazın kurallarına uygun olduğu ileri sürülebilir mi?

            Efendim bunlar ‘kendi dilleri’ni de bulmuşlar diyenler bile var.

            O arada kimi ‘sivri sözler’ini ‘buluş’ olarak değerlendirenlerimiz de yok değil.

            Üstelik bu kuşak hemen hemen tüm ülkelerde var, yani ‘küresel’.

            Ve işte bu son sözcükten kalkarak, bu ‘Z kuşağı’ denilen sözde aykırı ama gerçekte ‘çarpık’ olan kuşağın, aslında Küreselleşme (ideolojisi) ile birlikte doğduğu söylenebilir.

            Ya da Sovyetler Birliği’nin dağıtılması ve ‘neo-liberlizm’in dünya ölçeğinde yaygınlaşmasının bir sonucudur.

            ‘Tarihin sonu’ tezlerinin en somut sonucu olarak ‘ulusal gençlik’lerin de sonu getirilmiş ve a-politika-sosyal ve ‘sanallıkla uyuşturulmuş’ bir gençlik yaratılmıştır.

            Son model ‘akıllı telefon’a benzer 1990, 2000, 2010, 2020 model Z Kuşakları yetişmiş bulunmaktadır.

            Bir baba otuz yaşındaki çocuğunu geri ama üç yaşındaki torununu daha ‘akıllı’ görmeye başlamıştır.

            Çünkü o üç yaşındaki torun ‘akıllı telefon’uyla oynamadan uyumamakta, yemek yemek yememekte ya da uslu (akıllı) durmamaktadır.

            Bu durum Türkiye için çok daha ağır sonuçlara yol açmış bulunmaktadır.

            Çünkü AKP ile birlikte ilk, orta ve yüksek öğretim zaten bir başka ideolojik yıkıma uğratılmış ve övünülerek her ilde birkaç sözde ‘üniversite’ açılarak, eğitim ve öğretimde sıradanlık zirveye taşınmıştır.

            Örneğin ‘sosyal medya’ denilen yerlerdeki iletilere baktığımda, bir tek adet olsun Türkçe yazım kuralına uygun ‘ifade’ görmediğimi üzülerek belirtebilirim.

            Sözcüklerin ‘Türkçe’sini bile bilmiyor bu kuşak.

            En son, Muharrem İnce ile ilgili bir ‘sokak anketi’nde, şu Türk gençliği ne diyor diye bakayım dedim.

            Değil mi ki, bu ‘Z kuşağı’ Muharrem İnce’yi destekliyor denilmektedir.

            İlaç için olsun, içlerinden biri bile Türkiye’nin içinden geçtiği sürecin ayırdında değildi.

Ne toplumsal yapı ne siyasal sistem ve ne de siyasal partiler hakkında incir çekirdeğini dolduracak kadar bilgi sahibi idiler.

2018 seçimlerinde Muharrem İnce’ye oy verdiklerini ve yine vereceklerini söyleyenler de vardı.

Kuşkusuz kendisini Atatürkçü, milliyetçi ve hatta solcu olarak görenler bile vardı.

Ama, sizi temin ederim ki, bu ‘Z Kuşağı’nın ‘bilgi’ ve ‘bilinç’ düzeyleri, şarjı bitmiş bir ‘akıllı telefon’nunkinden farksızdı.

Bomboş ve kapkara…

Bu ‘genç nüfus’, Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i emanet ettiği ‘Türk gençliği’ olabilir mi diye sormadan edemedim kendi kendime.

Tüm içtenliğimle söylüyorum; içim acıdı.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir