TARİH NASIL YAZILIR?
HÜSEYİN MÜMTAZ
Meraklısı, iç politikaya hiç bulaşmadığımı iyi bilir.
Ama yukarıdaki seçim afişini görünce kıyısından köşesinden iki laf etmek istedim.
Yine meraklısı bilir ama bilmeyenler için düşünce yapımı kısaca özetlemekte fayda var.
Türk’üm, ama bölücü değilim.
Öğrenimime “Türk’üm, doğruyum çalışkanım… Varlığım Türk varlığına armağan olsun ile” ile başlayıp “Yaşa, Var Ol Harbiye” ile bitirdim.
Ziya Gökalp’in; “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan/Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan” mısraları hiç aklımdan çıkmadı.
Ülkücülüğüm; Türkeş zamanında, fikriyatında, tarifinde, uygulamasında kaldı.
“Sol”u merakla okur, saygıyla dinlerim.
“Sağ”ı hiç okumam.
Müftü torunuyum.
Babam ve Çanakkale Gazisi olan diğer dedem de Harbiyeli idi.
Bu gün 22 yaşında olan gençlerin, Türkiye’ye hangi ve kaç derece yakın gözlükle baktıklarını merak ederim.
Gözlük kullanmayanlara lâfım yoktur.
Bütün bu milimetrik teferruatlı düşünce topoğrafyamı; konuyla ilgili aşağıdaki bakış açımı doğru değerlendirebilesiniz diye yazdım.
Öyleyse artık yukarıdaki seçim afişine gelebiliriz…
Tarih böyle mi yazılır?
Önce masa…
Masa da amma masaymış ha!
Tahta masa mı, yuvarlak mı, köşeli mi bacakları sallanıyor mu hiç belli değil.
Uysal kim? Davutoğlu ve Babacan ile beraber o masada ne işleri vardır, ne aramaktadırlar?
Yüzde bir oyları var mıdır?
Davutoğlu ve Babacan, o 22 yaşındaki gençlerin; ne olduklarını gayet iyi bildikleri figürler değil midir?
Şimdi neyin kavgasını, neden yapmaktadırlar?
Kaldı mı masada üç kişi?
Karamollaoğlu’nun masadaki duruşu; gelmişi, geçmişi ve hali hazır tavrıyla uyumludur.
Akşener?
Neydi o bir gece ansızın masayı devirip, ertesi sabah asık suratla tekrar gelmesi?
Rahmi Turan şöyle diyor, ben demiyorum;
“Meral Akşener bir zamanlar (30 yıl kadar evvel) Tansu Çiller’in manevi kızı gibiydi. Çiller ona siyasette sınıf atlattı, İçişleri Bakanı yaptırdı. Bir süre sonra o Çiller’e kazık atıp Mehmet Ağar’a yanaştı… Daha sonra Mesut Yılmaz’ın kapısını çaldı ama yine umduklarını bulamadı. …Ve en çarpıcı davranışını 2001 yılında sergiledi.
AKP’nin kuruluş aşamasında Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğindeki ‘Yenilikçiler Grubu’na katılan Akşener, yurt gezilerinde Erdoğan’ın yanında yer aldı. Orada da umduğunu bulamayınca istifa ederek MHP’ye kapak attı. Gideceği başka yer kalmamıştı çünkü… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meral Akşener’i hem milletvekili, hem de Meclis Başkanvekili yaptı. Artık yıldızı parlamıştı. Herkes ona ‘Dişi kurt Asena’ diyordu… Ancak, günün birinde Devlet Bahçeli’yi devirmeye kalkınca orada da yollar ayrıldı”.
(https://www.diken.com.tr/rahmi-turan-meral-hanimin-unutulan-gecmisi/)
Fotoğrafa bir daha bakın…
Karşısına koyduğu İmamoğlu ve Yavaş, kendisinin değil, başka partinin Büyükşehir Belediye Başkanlarıdır.
Başka partinin isimleriyle mi tarih yazacaksın? Çok seviyorsan, bu kadar ilgileniyorsan neden geçmiyorsun o partiye?
Hangi tarihi, neyin tarihini yazacaksın?
Geriye kalıyor Kılıçdaroğlu…
O kalıyor da…
…ben seçimin ikinci tura kalacağını hiç zannetmiyorum. 24 Mart 2023