Benim de yazarları arasında bulunduğum “Bütün Dünya Dergisi’nin” son sayısında değerli gazeteci rahmetli Mete Akyol’un da bir yazısı var.
Yazıların konusu günün en önemli olaylarından olan deprem.
Benim kaleme aldığım yazı “Atatürk ve Deprem Anıları” başlıklı 1924 yılında Erzurum-Pasinler’de meydana gelen deprem ve Atatürk’ün her zaman olduğu gibi muhteşem katkısı.
Aynı masada oturup birlikte yiyip içtiğimiz Mete Akyol’un yazısı ise 1966 Varto depremini anlattığı “Vakıfların Malı Deniz… idi” başlıklı yazısı. Bu yazıdan bire bir kısa alıntılar yaparak, o tarihden beri değişen bir şey olup olmadığını sunmak istiyorum. Yazı aynen şöyle başlıyor:
“1966 yılının unutulmaz uğursuzluktaki Ağustos ayında Varto’yu vuran o acımasız deprem… İtalyan hükümeti tarafından yiyecek yardımı olarak uçaklar dolusu gönderilen erik, şeftali, vişne, elma ve armut reçeli konserve kutuları… ve başka ülkelerden gönderilen yiyecek yardımı sığır eti konservelerinin üzerindeki yabancı harflerle yazılan tanıtım yazılarının “domuz eti” olduğu yalanı ile kandırılan halktan alınan malzemeler, kimi devlet görevlilerine kaldı, bir kısmı da İstanbul’un en büyük mağazalarında yüksek fiyatlarla satıldı.”
Deprem yerine giden ve olayları yansıtan, halka duyuran gazeteci Mete Akyol’un yazıları üzerine, olayları örtmek ve tepkileri azaltmak için, deprem mahalline üst derece devlet görevlileri gönderildi. Kendisini olay mahallinde göstererek afet tazminatı adı altında ücret alan ve bir gün bile olay yerine gitmeyen üst derece devlet görevlilerinden bazıları, birkaç gün için, deprem bölgesine gitmek zorunda kaldılar. Bunlardan biri olan dönemin Bakan’ı, deprem bölgesinde, Muhtar’larla yaptığı toplantıda –yazıdan aynen alıntıladığımız üzere- şunları söyledi:
“Biz, Allah’la mukavele mi yaptık gel de Varto’yu yerle bir et diye? Olan olmuş, felaket Allah’dan gelmiş..Biz de elimizden geldiği kadar size yardımcı olmaya çalıştık.”. Muhtar topluluğunun arkalarından gelen “Depremin üzerinden iki aya yakın zaman geçti, millet hala sefillik içinde” sözleri üzerine sinirlenen Bakan, Muhtar’ların üzerine yürür ve yanındaki korum polisine emir verir “Derhal yakala, Savcılığa sevket.”
Rahmetli, büyük gazeteci Mete Akyol “Vakıfların Malı Deniz… idi” başlıklı yazısını şöyle bitiriyor:
“Onlar o zaman oralarda ‘unvana ve paraya’ doyamadılar… biz ise şimdi her gün kaybettiğimiz ‘evlatlar’ımıza doyamıyoruz.”
Mete Akyol’un önünde saygı ile eğiliyoruz.
Avukat Ahmet Erdem AKYÜZ