Bir yandan depremin yaraları sarılıken, öte yandan yıkılan binalarda incelemeler yapılıyor. Uzmanlar “Beton kalitesi limitlerin çok altında” diyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı İşleri Daire Başkanlığı öğretim üyelerinden oluşan 15 kişilik heyet, deprem bölgesinden aldıkları numuneleri laboratuvar ortamında inceledi. Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, “Beton kalite değerleri de yönetmeliğimizin vermiş olduğu sınırların yarısından bile daha düşük durumda” dedi.
Tarihi yapılar ile eski ve yeni binaların deprem nedeniyle uğradığı hasarı inceleyen uzmanlar, 25 günlük araştırmaları sonrası kente döndü. Numuneleri laboratuvar ortamında mercek altına alan heyet, binalardaki yapısal hasar ve kusurları ortaya koymak için hazırlayacakları raporu kamuoyuyla paylaşacak.
Hazırlanacak rapora dair ilk bilgileri paylaşan KTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki 1500’e yakın kamu binasında hasar tespiti yaparak çalışmaya başladıklarını söyledi.
Altunışık, “Buralar, arama-kurtarma, emniyet, jandarma ekipleri ile halkımızın kalması gereken yerler olduğu için hızlı olarak tespit edilip, kullanılabilme durumlarının belirlenmesi gerekiyordu. Daha sonra Gaziantep merkezinde 10 bine yakın bina incelemesi yaptık. Sonrasında da Hatay’da çalışmalarımızı yaptık, 25 gün sonra Trabzon’a döndük. Çalışmalar kapsamında elde ettiğimiz yapısal hasar ve kusurlar ile ilgili teknik rapor hazırlıyoruz. Raporun önümüzdeki haftaya kadar biterek yayınlanmasını bekliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Altunışık, 2011 yılından bu yana Van, Elazığ, Malatya, İzmir ve Düzce’de gördükleri bina hasarları ile Kahramanmaraş ve diğer illerde karşılaştıkları manzaranın çok benzer olduğunu söyledi.
Altunışık, şöyle konuştu:
“Şu an 11 ilde yaşanan felakette ağır hasar gören ve yıkılan binaların yaklaşık yüzde 90’ı, 2000 yılı öncesi inşa edilen yapılar. Yeteri kadar mühendislik hizmeti almamış, beton ve donatı kalitesi düşük, projesine uyulup uyulmadığı belli olmayan, projesi veya zemin etüdü olup olmadığı belirsiz yapılardan bahsediyorum.
Bu bize gösteriyor ki özellikle 2010’lu yıllardan sonra yapı denetimin de devreye girmesi ile inşa edilen yapıların birçoğu iyi durumda. Yeni olup da yıkılan binalar da tabii ki var. Eski bina olup, yıkılmayanlar da var. Bunu oranlarsak 100 binadan 90 tanesinin eski bina olduğu, 10 tanesinin de yeni bina olduğunu görebiliriz.
Şunu iyi gördük ki zemin çok kritik bir nokta. İyi bir zemine inşa edilmiş bir yapının ayakta kalması çok çok daha makul. Beton kalite değerleri de yönetmeliğimizin vermiş olduğu sınırların yarısından bile daha düşük durumda. Ayrıca donatılarda istenilen akma gerilme de sağlanmamış durumda.”
Geçmiş yıllardaki depremlerde daire içinde yaşayanların düşerek ölümlere neden olduğu için riskli olan asmolen döşemeye, bölgede inceledikleri binalarda karşılaştıklarını aktaran Prof. Dr. Altunışık, “Özellikle Nurdağı’ndaki yıkılan binaların birçoğunda asmolen döşeme olduğu, bir sıra halindeki binaların hepsinin yıkıldığını gördük. Bu deprem, asmolen döşemeden bir an önce vazgeçmemiz gerektiğini bir daha anlattı. Yine binaların alt katlarında yaptığımız, kat yüksekliği fazla olan dükkan katlarının çok büyük hasar aldığını gördük. Sayın bakanımız da açıkladı, artık bu dükkan katlarını binaların alt katlarından uzaklaştırmak lazım. Konsolu olmayan, tabandan itibaren güzel bir şekilde yukarıya doğru devam etmiş, içerisinde perde oranı yüksek, plak döşemeye sahip, iyi bir zemine ve deprem bina yönetmeliğine göre inşa edilecek az katlı binalarımızın depreme çok daha rahat dayanabileceğini gördük” dedi.
Yıkıcı depremler sonrası yapılan tespit ve incelemelerin, olası depremler için ders niteliğinde olduğunu belirten Prof. Dr. Altunışık, “Bundan sonra hangi teknolojileri kullanmalıyız? Hangi yapıları yapmamız lazım ve olası İstanbul depreminde karşılaşacağımız manzaralar nedir? Hangi yapıları hızlı şekilde kentsel dönüşüme sokmalıyız? Sorularının bir daha göstergesi oldu. Umuyorum, bir daha böyle bir felaket yaşamayız veya bu yaşadığımız felaketten elde ettiğimiz tecrübeyi bundan sonraki mühendislik yaşantımızda uygularız” diye konuştu.