1999 depremi ve İTÜ kütüphanesi için bağış toplamış, Türkiye’ye aktarmış Amerika merkezli bir kuruluşun başkanı olarak bu soruya yanıt vermekte zorlanıyorum.
İlk günden beri soranlara, herhangi bir kuruluşun ismini vermekte tereddüt ettim. Bunun bir sebebi kamu kuruluşlarının ticarileşmesi, yönetim aksaklıkları, idarenin güvenini kaybetmesi iken, buna karşı doğan boşluğu dolduran iyi niyetli gönüllülerin saf ve temiz çabalarının sömürülme riski olduğunun farkındaydım.
Her şeyden önce devlet bağış toplamaz, vergi toplar. Sivil toplum kuruluşları devletin yetişemediği ya da asli işi olarak görmediği alanlarda parlarlar. Devletin görevi, bu alanlarda halkın inanılmaz enerjisinden doğacak, belki de insanlığa ışık olacak yaratıcılıklara, çığır açacak gelişmelere, bir miktar vergisinden feragat ederek, insanların vicdanları ve inançlarının peşinden gitmelerini sağlayacak kararı kendilerinin almalarını kolaylaştırmak olmalıdır. Bunu nasıl sağlar? Vergi kolaylığı getirerek. Bu sayede insanlar asli görevleri için devlete vermek zorunda oldukları paranın bir bölümünü kamu yararına gördükleri başka alanlara aktarabilirler. Dünyamızı daha güzel yapan şeylerden birisi de budur.
Benim yurtdışında yaşayan Türklere, depremin hayati önemdeki acil ihtiyaçları sonlandıktan sonra tavsiye edebileceğim iki yardım fikri var.
Birincisi; geldiğiniz topraklardan haberleri alabilmek için izlediğiniz, okuduğunuz, gönül bağı kurduğunuz online medyayı destekleyebilirsiniz. Bunu paranız yoksa bile izlediğiniz Youtube kanallarının reklamlarını izleyerek, ya da okuduğunuz yayınlardaki kişiselleştirilmiş reklamları takip ederek yapabilirsiniz. Para da vermek istiyorsanız, Türkiye’deki medyayı, bilimi, kültürü geliştirme potansiyeli taşıdığını düşündüğünüz kişilere veya kurumlara abonelik, bağış ve benzeri yöntemlerle para gönderebilirsiniz. Türkiye’de iyi çalışan bir medya, kamu kaynaklarının bundan sonra ki olası afetlerde can kaybını önleyici olarak harcanmasında sorgulama, hesap sorma gibi demokratik unsurları geliştirecek, bilimsel yayınlar halkın bilimsel düşünme yeteneğini arttıracaktır.
İkincisi; danışma kurulumuzda yer alan Avrupa’dan Dr. Ahmet Güler ve Chicago’dan Sule Kivanc-Ancieta‘nın, depremde yaralanan, uzuvlarını kaybeden depremzedelerin, yurtdışında ya da Türkiye içinde tedavileri için başlattıkları kampanyalardır. Kalacak yer, rehabilitasyon, operasyon, tedavi ve benzeri konularda Avrupa ve Amerika’dan pek çok hastane, doktor ve şahsın maddi yardımlarını ve desteklerini görmek, ülkemin deprem yaralarını hızla saracağı konusundaki ümitlerimi arttırdı. Eminim yurtdışında yaşayan Türkler bu yardımlara artan bir şekilde devam edeceklerdir.
Taner Ertunc, Başkan
Dünya Türkleri Birliği – Turkish Forum
Bir yanıt yazın