Şimdi ‘Altılı masa’ ne yapacak diye soruyor değilim.
Şimdi ‘bu kadın’ ne yapacak? Toplum içine nasıl çıkacak? Ne söyleyecek? Ve söylediklerine kim inanacak diye sormak istiyorum?
Sen bu masadan kalkanı ‘millet affetmez’ demedin mi?
Bunun bir ‘ihanet’ olacağını söylemedin mi?
Birlikte ‘parlemanter sistem’ kuracağız, ‘başkanlık rejimini değiştireceğiz’, demokratik bir anayasa yapacağız demedin mi?
Neredeyse dört yıldır aynı şeyleri söyleyerek, insanlarda ‘bu kadın’ değişmiş, demokratlaşmış, o ‘çarpık ideoloji’sini törpülemiş, en azından ‘uzlaşı kültürü’ kazanmış izlenimi yaratmadın mı?
Ben bile ‘ben bu kadına güvenmem’ sözümü yutmaya çalışmış ve kimi saldırılara karşı koymaya çalışmıştım.
Şimdi öyle bir ‘dönüş’ yaptın ki, ‘insan’ olan herhangi biri bu dönüşümü anlamakta güçlük çekebilir.
Son yazılarımda nedense hep ‘insan’ olmak terimini kullanmaktaydım.
Kendi payıma ne denli ‘haklı’ olduğum ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Eğer gerçekten sende ‘insanlık’ın zerresi olsa; biz Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmiyoruz o nedenle izniniz olursa masadan ayrılıyoruz diyebilirdin.
Ve kimsenin buna itirazı olmazdı.
Ama sen kalkıp, bu masa ‘kumar masası’, ‘millî irade karşıtı’, şöyle ‘adi’, böyle ‘namussuz’ anlamına gelecek sözler ettin.
Milletin ağzı torba değil ki, biri de kalkıp ‘bre kaltak’ madem öyleydi, o zaman dört yıldır o masada ne işin vardı diye sorsa ne yanıt vereceksin?
Madem ‘gemileri yakıp’ kendi ‘öz’üne dönmeye karar verdin, o zaman senin hakkında kim ‘ne biliyor’ ise, artık yutkunmadan söyleyebilir.
‘Gladyonun adamı’ olmak mı dersin, oğlun aracılığıyla ‘beşli çetenin ortağı’ olmak mı dersin, ‘Fetönün aleti’ olmak mı dersin, herşeyi söyleyebilir.
Kendi payıma bunlara zerre önem vermem.
Ben daha çok, sen gerçekten ‘insan nitelikleri’ne sahip biri misin değil misin diye bakarım.
Eskiden her ne ‘herze’ isen, o olabilirdin; ama ‘değişmiş’ ve Türkiye’de ‘Başbakanlık’a aday olabilecek kadar ülke sevgisi, bilgi, beceri ve yetenğine sahip biri olmak iddiası gütmekte idin.
Ve biz de, ‘Altılı masa’ gibi değişik dünya görüşleri de olsa, en azından şu ‘geçiş dönemi’nde biribirlerine ‘hoşgörü’ile bakan, biribirlerine ‘katlanmak meziyeti’ gösteren ve ‘ortak bir programda uzlaşabilen’ partiler olarak sizlere ‘katlanma’ya karar vermiş idik.
Eee şimdi n’olacak?
‘Altılı masa’ kendi çapında bu bunalımı da atlatabilir.
Ama Meral Akşener sen, artık ‘ağzınla kuş tutsan’ sana kimse inanmaz.
Daha doğrusu, sen gerçekten ağzıyla tutabilen, ‘İYİ’ cins biri olduğunu gösterdin.
Ve hatta sen bu son kuşu tutmak için yetiştirilmiş biri imişsin!
İYİ Parti içinde, gerçekten ‘saygın’ insanların olduğunu biliyoruz, ‘düzgün’ üye ve sempatizanlarına da sevgi ve saygımızdan bir şey eksilmiş değildir.
Ama başta sen ve senin o GİK midir GUK mudur her ne ise orada oturan ‘insanlıktan uzak’ varlıklara kimsenin ‘itibar’ etmesi mümkün değildir.
Çok iyi tahmin ettiğin üzere, İYİ Parti’yi, parti olmadan ‘tarihe gömmeyi’ başarmış bulunuyorsunuz.
Artık nereye ‘yamanmak’ istiyorsanız oraya yamanabilirsiniz.
Ve MHP’deki ‘kardeşler’inizle kucaklaşabilir, Dr Recep’in ‘himaye’sine sığınabilirsiniz.
Ama artık ‘Millet’in karşısına çıkıp yüzüne bakamazsınız.
Titreyip kendinize döndünüz; artık sizden ancak ‘çemkirme’ ve ‘saldırma’ bekliyoruz.
Yeter ki aşılarınız yapılmış olsun!