Sulh Ceza Hakimliği, Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği’nin konuya ilişkin yazısına istinaden, “İslam Dini’nin temel nitelikleri açısından sakıncalı unsurlar içermekte olduğu” gerekçesiyle, Recep İhsan Eliaçık tarafından hazırlanan “Kur’an Meal ve Tefsiri” isimli kitaba, basım, dağıtım ve satış yasağı getirerek toplatılmasına karar vermiş bulunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşavirliği’nin yazısı sözün gelişi; bu yazının ekinde mutlaka DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı’nın veya DİB Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu’nun yazılı mütalaası olmalıdır. Çünkü DİB Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu’nun, Türkiye’de yayınlanan Mushafları ve mealleri incelemek gibi yasal bir görevi vardır(1). Ayrıca DİB Din İşleri Yüksek Kurulu’nun da bu konuda yasal bazı yetkileri vardır(2).
İhsan Eliaçık’ın Görüşleri Muhtemelen Diyanet’in Va’z Ettiği İslam’a Aykırıdır!
Sulh Ceza Hakimi, İhsan Eliaçık tarafından hazırlanan mealin, İslam Dini’nin temel nitelikleri açısından sakıncalı unsurlar içerdiğini hangi dini bilgi ile tespit etmiştir? Davaya bakan hâkim, aynı zamanda bir İlahiyatçı mıdır? Elbette hayır. Karar metninden anlaşılıyor ki ve medyaya yansıyan haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla:
Evlatlıkla evlenmenin caiz olduğunu; haram para ile hacca gidilebileceğini; piyango ve maaş promosyonlarının Kur’an Kursu inşaatlarına verilmesi halinde haram olmayacağını/böylece günahlardan sakınılmış olunacağını; maaş promosyonların faiz hükmünde olmasına karşılık KKM hesaplarına MB ve Hazine tarafından verilen kur farkının faiz olmadığını, devletin vatandaşına bağışı hükmünde olduğunu; kendileri de içtikleri halde sigara içmenin haram olduğunu; lüzumu halinde kadınların dövülebileceğini; kadın sesinin evlerinin dışına çıkmaması gerektiğini; bırakın düğünlerde kadınlı erkekli halay çekmeyi, caddede ve sokakta erkeklerle yürüyen kızın/kadının erkek akrabalarının kvt/pzvnk hükmünde olduğunu; başörtüsüz kadınların perdesiz eve benzediğini ve perdesiz evlerin ya kiralık, ya satılık olacağını; baş açık kadınları ambalajsız ürünlere benzeterek, ambalajsız ürünlerin tezgâhlarda yarı fiyatına satıldığını; cem evlerinin cümbüş evi olduğunu söyleyen din adamlarının istihdam edildiği Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen dini görüşe istinaden tespit etmiş!
O Diyanet İşleri Başkanlığı ki; yine medyaya yansıyan haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla: Gazeteciler ortaya çıkarıncaya kadar iddiaya göre; 6 yaşındaki küçük bir kızın cinsel istismara tabi tutulması karşısında sesini çıkarmayan, kitaplarında hala buluğ yaşını kızlarda 9 ile başlatan, “Babanın, öz kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur.” diyerek adeta enseste davetiye çıkaran adamların görev yaptığı bir kurumdur!
Unutulmasın ki; Alevi vatandaşlarımızın en tabi hakkı olan cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi talebinin karşısındaki en büyük engel de aynı Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Çünkü bu konuda açılan davalarda mahkemeler, ister istemez en büyük dini otorite olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’na görüş sormakta, DİB de sürekli olumsuz görüş vermektedir bu konuda(3).
Umum halkın menfaati için (hayatına son vermek de dahil olmak üzere) kişilerin zarara uğraması göze alınır anlamına gelen “Zararı ammı def için zararı has ihtiyar olunur” şeklindeki Mecelle yasasını savunan ve “Yolsuzluk hırsızlık demek değildir” diyerek Türkiye’deki işlenen yolsuzluklara adeta çanak tutarcasına dini görüşler ortaya koyan din adamları, hâlâ el üstünde tutulur DİB ve uzantısı olan kurumlarda. 2015 hain darbe girişiminden sonra sayıları 5000 olarak açıklanan terör örgütü üyesinin uzaklaştırıldığı kurumdur DİB!
Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, İhsan Eliaçık, yeni ve orijinal söylemleri olan bir ilahiyatçı bildiğim kadarıyla. O sebeple bırakın da konuşsun. Hazırladığı Kur’an mealini görmedim, görsem de İslam’ın temel niteliklerine aykırı olup olmadığına karar verecek dini bilgiye de sahip değilim. Esasen, İslam Dini’nin temel niteliklerinin neler olduğunu da tam anlamıyla bilmiyorum ben. En önemlisi de İslam Dini’nin temel niteliklerini DİB’de kümelenen ulema takımının bildiğini de sanmıyorum. Çünkü yukarıda zikredilen bazı görüşler buna işaret etmektedir. Öte yandan, dünyada birçok İslam Anlayışı ve İslam yorumu(Mezhep) var. İhsan Eliaçık’ın düşünceleri, bunlardan hangisinin temel niteliklerine aykırıdır? Bu konudaki kararı DİB ve mahkemeler veremezler!
Durum bu iken, İhsan Eliaçık, bırakınız konuşsun. Siz de aksini söyleyerek, ilmi yoldan çürütün onun görüşlerini. Mahkeme kararıyla susturmak niye? İmam-ı Gazzali gibi felsefeyi, bilgiyi reddetmek, “Gazzali ile içtihat kapısı kapandı” diyerek, yeni görüşlere tahammülsüzlük göstermek neden? Korkarak ve çekinerek de olsa, kenarından, köşesinden yeni bir şeyler söylemeye çalışan, kendisinde ilim ışığı olduğunu gösteren adamları neden susturuyorsunuz? İslam Dünyası, böyle katılaşmış, statik hale gelmiş, bin dört yüz yıldır tekrarlanan bilgilerle mi uygar dünyayı yakalayacak? İslam dünyasının içinde bulunduğu acıklı vaziyet ve geri kalmışlık, sizleri hiç mi rahatsız etmiyor? Yoksa dini otoritenizin sarsılacağından mı korkuyorsunuz?
İhsan Eliaçık İslam Dünyası’nın Martin Luther’i midir?
“Kur’an Arapça indirilmiştir. Başka dillere tam olarak çevrilemez ve anlaşılamaz. Bu sebeple başka dillerle okunan Kur’an ile ibadet edilemez” demek, “Kur’an, Araplara özgüdür, İslam Arapların ulusal dinidir, Araplar dışındaki insanları bağlamaz” demekle eşdeğerdir.
Böyle diyen “Bu kimseler, biraz daha ileri giderek meseleyi, doğrudan Tanrı’ya dua edip ondan yardım bekleyemeyeceği, buna ancak birtakım aracılar vasıtasıyla yapmak zorunda olmasına kadar götürürler. Zira onlara göre Kur’an Arapçadır ve tercümesi, hatta mealen tevili bile asla mümkün değildir. Dolayısıyla, onu ancak Kuranî ilimlerde çok derinleşmiş kimseler bize aktarabilir…(4) Kur’an’a baktığımızda ilahlık iddiasına girip insanların kendisine tapınmasını bekleyen kimselerin, her zaman için kibri ve hırsı aklını aşmış idarecilerin ya da haham, rahip gibi din adamlarının arasından çıktığını…”(5) görüyor olmamız, işte bu sebepledir.
Yani ilahi kitapları bizden başka hiç kimse yeterince anlayamaz diyen şarlatan din adamları arasından çıkmıştır ekseri sahte peygamberler ve ilahlık iddiasında bulunanlar zalimler.
Elbette aynı iddiada bulunan bazı Firavunlar ve Nemrutlar da çıkmıştır.
İlahiyatçı İhsan Eliaçık tarafından hazırlanan Kur’an Meal ve Tefsiri’nin, “İslam dininin temel niteliklerine aykırı unsurlar taşıdığı” görüşü de muhtemelen böyle bir düşüncenin, yani “Kur’an’ı bizden başka hiç kimse gereği gibi anlayamaz, onu sadece biz anlar ve yorumlarız!” düşüncesinin ürünüdür.
Orta Çağ’ın papazları da tam olarak böyleydiler. “Mesela 16. yüzyılın başlarında Avrupa’daki Reform hareketini başlatan meşhur Martin Luther, manastır eğitimi sırasında on dokuz yaşında doktor unvanı aldığı halde, İncil’le ancak yirmi yaşında tesadüfen tanışmış ve böylece papazların halkı İncil’le hiç alakası olmayan şeylerle nasıl aldattığını o zaman anlayabilmişti. Zira papazlar da İncil’i kendilerinden başka kimsenin anlayamayacağına, bu sebeple kilise dışındakilerin itikadının bozulacağına inanıyorlardı..”(6)
Mahkemenin veya kararına mesnet ettiği anlaşılan DİB görüşünün oluşmasında, yakın geçmişte İsveç ve Hollanda’da gerçekleştirilen Kur’an yakma olaylarının da etkisi var mı bilmiyorum ama keşke mahkeme, bu görüşe riayet etmeyip, düşünce özgürlüğünden ve demokrasiden yana tavır alabilseydi, biz de mahkemeyi tebrik edip, alkışlayabilseydik!
Çünkü Kur’an, ne onu yakmakla ne de ona farklı anlamlar yükleyenlerin kitaplarını yasaklayıp, kendilerini tehdit ederek sürgüne göndermekle yok olacak, hükmü ortadan kalkacak bir kitap değildir. Çünkü onun sahibi bizatihi Allah’tır ve Allah “Kesin olarak bilesiniz ki; bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” diyerek, kitabını sonsuza katar koruyacağını taahhüt etmektedir(7).
DİB ve Mahkemeler, Kur’an-ı Kerim’i koruma konusunda, daha 20 gün önce bu ülkede kudretini apaçık bir şekilde gösteren Tanrı’dan daha güçlü değildirler. Bir kitap yayınlamakla veya bir Mushaf yakılmakla, 2 milyar insanın kalbindeki din sökülüp atılamaz, beynindeki inanç yıkılıp, yok edilemez. Müslüman bu inançta, bu imanda ve bu kararlılıkta olmalıdır…
26 Şubat 2023
_______________
- Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, md.6/a-b.
2-633 sayılı kanun, Md.5/a, d, e.
3-Örn. Bkz. https://www.milliyet.com.tr/gundem/diyanet-in-cemevi-tavri-degismedi-1130146 & https://www.cnnturk.com/turkiye/diyanetten-cemevine-hayir.
4- Prof. Dr. Nusret Çam, Bedevilik ile Uygarlık Ayrımında Hangi İslam, Ötükmen Yayınları, İst.2018, s, 91.
5- Age, s, 90.
6-Age, s,92.
7- https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Hicr-suresi/1811/9-ayet-tefsiri
Yazıları posta kutunda oku