Diyarbakır’dan Mardin’e

Türk Hükümeti’nin uzun mesafe yollarının üstünlüğü empresyonist mühendislik tarzının güzel bir örneğidir. Bir nehrin ortasındaki beş taşla bir köprünün önerildiği sanatsal yol, uçsuz bucaksız bir ovanın ortasındaki on metrelik kaldırımla yapılmış bir yolun ince imaları, yumuşak yamaçlarda var olan dikkatle düşünülmüş eğimler ve dik yokuşlarda yokluklarıyla göze çarpıyor, tasarımcıların ve işçilerin ustalığına bakanı hayranlıkla dolduruyor.

Alaylamanın sonu: Mardin’in sakinleri Türkiye’nin en zeki duvarcılarındandır: her ev sadece iyi inşa edilmiş değil, aynı zamanda asilce tasarlanmış, zarif bir şekilde dekore edilmiş; mimarları sıradan işçiler, eğitimsiz ve fakir … Cahil bir köylünün orijinal planlar tasarlayabilmesi ve aşırıya kaçmadan güzelleştirmek için gereken süslemenin tam miktarını sezgisel olarak bilmesi gerekmesi oldukça tuhaf. Ancak Mardin’in sanat ustaları, Ruskin’in idealini hiçbir şekilde yerine getirmiyorlar, çünkü sorgulandıklarında, sadece işten nefret ettiklerini değil, ellerinden gelse başka herhangi bir işi seve seve üstleneceklerini söylüyorlar.

Türk Hükümeti'nin uzun mesafe yollarının üstünlüğü empresyonist mühendislik tarzının güzel bir örneğidir. Bir nehrin ortasındaki beş taşla bir köprünün önerildiği sanatsal yol, uçsuz bucaksız bir ovanın ortasındaki on metrelik kaldırımla yapılmış bir yolun ince imaları, yumuşak yamaçlarda var olan dikkatle düşünülmüş eğimler ve dik yokuşlarda yokluklarıyla göze çarpıyor, tasarımcıların ve işçilerin ustalığına bakanı hayranlıkla dolduruyor. - diyarbakir mardin arasi Mark Sykes yolculugu

Cezire’de: Birkaç harap köyün yanından geçtik ve burada, Türkiye’de Asya’daki harap köylerin, bu köylerde yerleşim olduğu zamandan daha kötü bir durum anlamına gelmediğini fark etmek iyi olur. Murray’in ‘Handbook to Suriye’ (1858) adlı kitabı, zonklayan bir sesle, ‘Suriye bir harabeler diyarı ve harabeleri her geçen gün artıyor’ diyor. Elbette öyleler; ancak el kitabı, Türkiye’deki insanların, özellikle de göçebelik içgüdüsünün hala devam ettiği Kürt ve Arapların, en ufak bir bahaneyle hareket edip iki mil ötede başka bir kulübeler yığını inşa etmelerini açıklamıyor… Suriye’de her taşın bir çıkarı var. , her tepe patikalara basıldı, insan her kayada izlerini bıraktı; mağaralarda ilkel adamlar yaşıyor; ve erken toplumun her aşaması görülmelidir – mağara sakini, köylü, şehirli … Şam’dan Halep’e giden yol, milletlerin yükselip düştüğünü, yok olduğunu, canlandığını ve yok olduğunu gördü; birçoğu tozlu yollarında yürüdü ve gelecek daha çok şey var.

Mark Sykes

Mark Sykes kimdir?

Türklerin büyük bir hayranı olan İngiliz seyahat yazarı, Osmanlı’yı parçalayan Sykes-Picot gizli anlaşmasının mimarı Mark Sykes, Asya’da Türkiye’nin hinterlandında yıllarca seyahat etti. İşte, bugün Türkiye’nin güneyinde bulunan Diyarbakır’dan Mardin’e giden yolda bayındırlık işleri hakkında bir asır önce yazdığı bir yazıdan alıntı.

Kaynak: https://www.turkishnews.com/en/content/2023/02/24/ruins-of-turkey/

Türk Hükümeti'nin uzun mesafe yollarının üstünlüğü empresyonist mühendislik tarzının güzel bir örneğidir. Bir nehrin ortasındaki beş taşla bir köprünün önerildiği sanatsal yol, uçsuz bucaksız bir ovanın ortasındaki on metrelik kaldırımla yapılmış bir yolun ince imaları, yumuşak yamaçlarda var olan dikkatle düşünülmüş eğimler ve dik yokuşlarda yokluklarıyla göze çarpıyor, tasarımcıların ve işçilerin ustalığına bakanı hayranlıkla dolduruyor. - diyarbakir mardin arasi Mark Sykes yolculugu

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir