Türkiye’nin 11 ilinde etkili olan Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından “İzmir yardıma koşuyor” kampanyası başlatan İzmirli iş insanları, deprem uzmanı Naci Görür’ü konuk etti.
İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası ve Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ortak olağan meclis toplantısına katılan görür çarpıcı açıklamalar yaptı.
Jeolog ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “Ülkemizde depremi konuşmamak sanki tabu. ‘Konuşmayalım, korkuyorum’, ‘Duymayalım, huzurumuz kaçmasın.’ Maalesef bu strateji bu ülkenin yöneticilerinde de uzun zamandır var” dedi.
Görür, “Deprem olduktan sona çizmelerimizi çeker sahaya ineriz’, ‘Türkiye hükümeti büyüktür, kimseyi aç susuz bırakmaz, her şeyi yaparız, geçici ve sürekli konutlar yaparız’ söylemlerinin de yara sarma edebiyatı olduğunu ifade eden Görür, “Bu, çağ dışı bir strateji. İnsanına önem vermeyen anlayışın getirdiği bir strateji” nitelendirmesinde bulundu.
Bilimin ışığı altında yürüyen ve bilim gücüyle yönetilen çağdaş toplumlarda deprem gelmeden, insanlar ölmeden önce gereken tedbirlerin alındığına dikkat çeken Görür, “Yurt dışında birçok yerde bu tür depremlerde 5-6 kişi ölüyor, o da tesadüfen. Bizde ise, utanıyorum söylemeye, şu an 42 bin insan görünüyor ama çok daha fazla olacak. İnşallah yanılırım” açıklamalarında bulundu.
6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili daha önceki uyarılarını hatırlatan Naci Görür, “Bu, geliyorum diye bağıran bir depremdi. Ama anlaşılan uyarılara rağmen bir şey yapılmamış. Yapılsaydı böyle olmazdı” dedi.
“Demokratik anlamda sorunlara el koyma zamanı geldi” diyen Görür, “Bir şey yapmamız lazım. Millet olarak kendi devletimize sahip çıkma, sorunlara millet olarak el koyma zamanı. Nasıl? Söyleyeyim: Depremi oluşturan mekanizma 13 milyon seneden beri süregeliyor ve daha milyonlarca sene devam edecek. Depremi durduracak gücümüz olmadığına göre, depreme rağmen yaşamak mecburiyetinde olduğumuza göre, depremin bize vereceği zararları bilim ve teknolojinin gücüyle azaltmalıyız. Yıkılmamalı, minimum zararla bu atlatmalıyız. Bu yeni yaklaşıma biz risk analizi diyoruz. Türkiye’de yaşadığımız yerleşim alanları deprem dirençli olursa en az zararla atlatırız. ‘Depremde ölmek istemiyoruz’ deyin, pankart açın” ifadelerini kullandı.
Birinci derece deprem kuşağında yer alan İzmir’e ilişkin olarak da önemli uyarılarda bulunan Naci Görür açıklamalarını şöyle sürdürdü:
*İzmir’den kuşkumuz var. Bunu dediğimizde, ‘Hemen yarın deprem olacak, eve girmeyin’ demiyoruz. İzmir’den endişemiz var. Neden? Canlı faylar var. Canlı fay demek, günün birinde tekerrür periyodu doğduğunda harekete geçip deprem üretebilir.
*Bu faylar özellikle çevrede olan faylarla tetiklenebilir, stresleri artmış olabilir. Daha önce Sisam’da olan depremde, bu fayların önemli bir kısmı yüklendi. Kendileri zaten bir stres, zaman geçtikçe yüklüyorlar. Bir de çevredeki depremlerden stres geldiği zaman yükleniyorlar.