Politikacılarımızın davranış temayüllerini dikkate alarak baktığımızda, referandum sonrasında, her iki sonuç içinde, erken seçimlere gidilmesi ihtimali, kaçınılmaz gözükmektedir. Şunu hatırlatmak isterim ki Olağanüstü durumların, hızlı değişimlerin, büyük ikilemlerin, insan yaşamını ve doğal hayatı tehlikeye atan gelişmelerin yaşandığı yirminci yüzyılın devamında “yeryüzünde yaşam” belirsizliğe ve riske girmiş durumdadır. Türk insanının artık dalga geçmeyi bırakıp, sorumluluklarını üstlenmesi, kendine olan öz güvenini tazelemesi, politikacı maşası olmak yerine kişisel ve toplumsal çıkarlarını korumasının “gerçek beka sorunu” olduğunu idrak etmesi, zaruri bir hal almıştır. Halk oylaması sonrası için konuyu, rakamlara ve terimlere boğmadan kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum:
EVET çıkması durumunda:
16 nisan sonrası, iki partili sisteme yönelim başlayacak iktidar ve muhalefetteki partiler temelinden sarsılacaklardır. Ertelenen Fetö tartışmaları ve diğer iç hesaplaşma sonuçlarının, İktidar partisini, radikal değişimlere uğratacağı yönündedir. Ayrıca, şu an muhalefet konumunda olup referandumda evet diyeceklerini beyan eden partilerin, iktidar partisinin yeniden yapılanması sürecinde, koz olarak kullanılacak olmaları da ihtimaller içerisindedir.
Evet çıkarsa, Yürütmenin izleyebileceği yollar:
1- Dış politikada, seçim manevrası olarak kullanılan vakalar unutulacak, hiç olmamış gibi hareket ederek ilişkiler yeniden düzenlenecek (Rusya olayında gördüğümüz gibi). Ekonomik ilişkilerimizin en fazla olduğu AB ile ilişkiler tekrar canlandırılacak. Sadece, içerde karşılık bulan, Şanghay beşlisi blöfü, hatırlanmayacaktır. Çünkü Avrupa Birliği ile Şanghay Beşlisi farklı yapılardır. Avrupa birliği, entegrasyonu hedefleyerek, genişleyen bir yapılanmadır. Şanghay ise birçok benzeri olan , sadece işbirliği örgütüdür. Şanghay beşlisinin oturmamış yapısı vardır, üstelik ÇİN tek ticari patrondur. Dolayısıyla Avrupa birliğine alternatif oluşturması mümkün değildir. Seçim havasından çıkıldığı için, altına imza attığımız bütün uluslararası antlaşmalar ve kurumlar olduğu gibi kalacak ve ilişkiler başlangıç ayarlarına döndürülecektir. Komşular ile olan gerginlikler aşağıya çekilecektir.
2- Türkiye, Arap dünyası ile çok daha fazla paylaşım içine sokulacak, hızla, batı ekseninden, zaten tarihsel bir alt yapısı olan imparatorluk bakiyesi bir mirasa ve kültüre doğru yelken açacaktır. Şimdiye kadar, aracısız ABD hegemonyasında iken, bundan sonra, orta doğu bataklığında, Arapların aracılığında ABD kontrolünde bir Türkiye göreceğiz. Bu dönüşüm Orta Doğu’da yeni dengeleri, çıkmazları ve coğrafyayı da beraberinde getirecektir.
HAYIR çıkması durumunda:
Muhalefetin, iktidar şansı olabilmesi için baştan aşağıya yenilenerek seçimlere gitmeleri gerekecek veya daha iyi bir iktidar şansı için, saplantılarını ve dogmalarını, terk ederek ciddi ve samimi bir program ile yeni kurulacak bir partide seçimlere gideceklerdir.Yada değişim karşıtı bir tavır takınarak müzmin muhalefete devam edeceklerdir ki hayır çıkması durumunda bile mevcut iktidarın, gidilecek seçimlerde kendini yeniden yapılandırmamış muhalefet karşısında, şansı daha yüksek olacaktır. Halk, mevcut sıkıntıların farkındadır, kendisine güven veren, samimi bir muhalefeti yanında bulduğu veya hissettiği anda iktidarı değiştirecektir. Ancak muhalefet hala bunu idrak edememiştir.
Türkiye’de, söz sahibi partiler veya yeni kurulacak partilerin, ülkenin sorunlarına ve geleceğine, reel politik pencereden bakarak, pragmatik çözümler üzerinden program ve eylem hazırlayan kadrolar ile, vatana hizmet ekseninde hareket etmeleri herkesin yararına olacaktır.Hayır çıkması ve seçimlere gidilmesi sonucu iktidara geleceklerin en önemli ve öncelikli görevleri,Türkiye’nin gelir dağılımındaki bütün olumsuz faktörleri ve adaletsizlikleri, giderecek çareleri bulmaları, en önemli görevleri olmalıdır… Saygı ve sevgilerimle.
13-nisan-2017
Oguz SOLAK/ Uluslararası İlişkiler Böl. Uz.
Yazıları posta kutunda oku