Değişik kültüre sahip olan toplumlar yaşamları boyunca karşılaştıkları olaylardan, kimi zaman, dersler çıkarır. Kimi toplumlar ise bu olayları talih veya kader diye geçiştirir. Ancak aynı olaylar tekrar etmesinde, mutlaka alınması gereken dersler olması gerek. Deprem, doğal bir afettir ama, onunla yaşamak için derslerin iyi çalışılması gerek. Yıllar önce Hollywood da bir stüdyoyu gezmeye götürmüştü aile dostumuz. Adını vermek isterim, Dan SEABORG, soy adını kanımca kimya gören insanlar hatırlar. Periodik tabloda en son bulunan SEABORGİUM elementini bulan, GLENN Seaborg’un kuzeni. Üniversal stüdyolarını gezerken EARHQUAKE, yani DEPREM, isimli filmin platformunu gezdik. Yapay depremi sergiledikleri bu platformda gezerken, depremi fiilen yaşatmaktalar, ve birden üzerinize metroda sanki vagon düşer, bir helikopterin yanınıza yanarak düşmesine tanık olursunuz, yıkılan bir barajın suları üzerinize geldiğini görürsünüz. Bu yapay depremde bile, insan, deprem korkusunun, kendi üzerinizdeki etkilerini hissedersiniz.
Bazen kişilere kızdığımız zaman, ‘kuş beyinli’deriz. Ancak Kuş beyinli olmak, bence bir ayrıcalık olsa gerek. Çünkü kuşlar, en az insanlar kadar, özellikleri olan kanatlı hayvanlardır. Hayranlık duyduğum bir iki kuşu tanıtmak isterim size. Bu kuşlardan bir tanesi kırlangıçtır. Bahara girmeden en güçlü erkek kırlangıçla çiftleşir, ve rahatsız edilmeyeceği bir binanın çatı köşesine çamurdan yuvasını yapmaya başlar. Yuvanın yerini seçme becerisinde önemli unsur, su ve toprağın bulunduğu yere yakın yerler olduğunu düşünmekteyim. Çünkü seçtiği toprağı su ile çamur yaparak yuvanın temel maddesini taşıyıp, bir binanın yüksek bir köşesinde inşa etmeye başlar. Öyle bir inşaat ki; demiri yok, çimentosu yok, vibratörü yok, kalıp yok ama yuva bir günde kurulup içine ot getirmeye hazır hale getirilmekte.
Kanımca çamura kendi ağız salgısından da kattığını düşünmekteyim. Yuva ağzını sadece erkek ve dişi kırlangıcın gireceği büyüklükte bırakırlar. Kırlangıç yuvalarında yumurtalara hem dişi hem de erkek üstüne oturarak inkübe ederler. Ancak her ikisi de aynı anda yuva içinde bulunmazlar. Hatta yavrular yumurtadan çıktıktan sonra yuvaya girmeden onları yuvalarının ağzından gagalarını uzatarak beslerler. Yuvaya konmak, nerdeyse yatarak yaklaşıp ayak tırnakları ile yuvanın ağız kısmına tutunurlar. Bu yuvanın da ağız kısmı dokumacı kuşlarının yuva ağızları gibi değişik imal edilmekte. Kanımca tabiat, bu kuşlara verdikleri yetenekle, yuva inşasını hesapladıklarına inanırım. Kuş nereden bilecek bu hesaplamayı demeyin, mutlaka genetik yapının kurgusunda bu hesaplama yeteneğinin parmak izleri bulunduğuna inanırım.
Hayranlık duyduğum kuşlardan diğer bir tanesi de dokumacı kuşu. Sadece gagasını kullanarak ağaçtan sarkan bir yuvayı, saz yapraklarından örmesini bile, seyrederken hayranlık duymaktayım. Bu yuva inşa ederken yuvanın ne kadar ağır olacağını bilerek dala tutturma şeritlerini ona göre örmeye başlaması, seyredilecek bir uğraşı. Örülen yuvanın en son etabı, yuvaya girilecek bölüm. Yuvaya uçarak gelip ayak tırnakları ile tutunacağı yerdeki örgünün, makaraya doladığınız ip şeklinde, aşınmaya mukavim, katlı olarak örmesine, doğanın ona vermiş olduğu mühendislik yeteneği diye adlandırırım. En az iki tane yumurta üreteceğini bilerek yuvanın iç büyüklüğünü tasarlaması bile muhteşem bir çalışma. Sanki hesap kitap biliyor da bu yuva inşaatını ona göre yapıyor sanırsınız. Bu kuş yuvaları rüzgar, yağmur, bora, fırtınada bile sapasağlam durur, hayranlıkla izlersiniz.
Ülkemde yapılan en büyük yanlışlardan bir tanesi de, para karşılığı, taraftar toplama adına siyasal İMAR AFFI kanunlarının çıkartılması. Yapılan inşaat hatalarının AF adı ile, para karşılığı iskan verilmesinin sonuçlarını, insanlar hayatları ile ödediklerine inanmaktayım. Deprem bölgesinde ‘ İmar Affı‘ adı altında iskan alan binalar şehirlere göre şöyle :
Adana 59,247
Kahraman Maraş 39,058
Hatay 56,464
Gaziantep 76,605
Osmaniye 21,107
Kilis 4,897
Malatya 22,299
Şanlıurfa 25,521
Diyarbakır 14,719
Toplan 318,117 imar affı verilen binanın hangisi ayakta kaldı diye düşünmekteyim. 30,000’e yakın insanın hayatlarını kaybetmesinin bir nedeni İmar Affıveya buna bağlı yapı hataları.
Japon Deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki’ye ekranlarda bir soru sordular; ‘Japonya’da inşaat yapılırken kontrolü hangi kurum yapar?’ Bu soruya Japon uzman çok şaşırdı. ‘ Nasıl yani, inşaat verilen projeye uygun yapılır, yapı denetimi yoktur.’ Diye cevap verdi. Projeyi çizen Mimar inşaattan sorumludur, demekte uzman.
Keşki ülkemde de Japon’lar gibi böyle bir kültür olsa, hatta bina inşa eden insanların en az kuşlar kadar beyni olsa diye düşünürüm. Çünkü bina yapan müteahhitlerin dokumacı kuşlardan hatta kırlangıçlardan öğrenmesi gereken çok dersler olsa gerek diye, bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Metin Atamer
Yazıları posta kutunda oku