SARIKEÇİLİLER:
Bin yıl önce Anadoluyu Türk yurdu haline getirmek için Türkistan’dan gelen, bazı Oguz boylarının oymaklarıdır. Akdeniz ve Ege dağlarında yaylanan ve Mersin yöresinde kışlayan bin yıllık geleneğimizin son temsilcileri olan Sarıkeçililer, yüzyıllardır uygulanan politikalar neticesinde fakir ve cahil bırakılmışlardır.Ne belirli bir yaylakları, ne belirli bir kışlakları vardır. Mezarlıkları bile yok. Ölüm hangi dağ başında yakalarsa, orada gömüyorlar. Sarıkeçililer, arasında Turkuaz göz, sarışınlık çokça yaygındır. Evlad-ı Fatihan namıyla anılan, asırlar önce Avrupa’ya yürüyen balkanlardaki soydaşlarımızın çoğu Sarıkeçili Yörüklerinin torunlarıdır.
KARAKEÇİLİLER:
Oğuzların Kayı boyundan. İsimleri, Karacahisar kalesinin fethi sırasında Ertuğrul gazi tarafından verilen Karakeçililer, Orhan gaziden II. Abdülhamit zamanına kadar dışlanmışlardır. O kadar ki Güneydoğu bölgemizde yaşayan Karakeçililer, Arapça ve Kürtçe konuşmaya ve yüzyıllar içerisinde kaldıkları bu asimilasyon neticesinde kendilerini de Kürt sanmaya başlamışlardır.
Türkiye, Arap emperyalizmine adım adım girerken, kalan son iki YÖRÜK boyumuz; Karakeçililer ve Sarıkeçililere, Osmanlı ve Türkiye de yüzyıllardır Arap seviciliği yapanlar yüzünden, gereken ilgi ve özen gösterilmemiş, hatta dışlanmışlardır. Ne acı ki bin yıl öncesinin serdengeçtileri Sarıkeçililerin bugün mezarlıkları bile yok. Ve iskan edilecek yerleri çözüme kavuşturulmamıştır. Soyumuza yaptığınız ihanetler saymakla bitmez ama yinede vicdanlarınız rahat değil mi!.. Çünkü Türk deyince sanki yüz kızartıcı suç işlemiş gibi insanları utandırdınız. Lafla boğdunuz , ırkçılık yapmayın hepimiz Müslümanız dediniz, günah dediniz, aşağıladınız, son olarak anayasadan Türklüğü sileceğiz bile dediniz unutmadık…
Oguz SOLAK /Uluslararası İlişkiler Uz./ ŞUBAT 2017