Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen ve 10 ilimizi derinden etkileyen deprem, canlarımızı aldı, yüreklerimizi yaktı, insanlarımızı perişan eyledi.
Kimi insanlar, “Allah’ın afatı, Tanrı’dan gelene ne denir?” gibi sığ yanıtlarla işi geçiştirmeye çalışabilirler. Oysa depremle başa çıkmak bir akıl ve bilim işidir.
Japonya’da her gün deprem olur.
Japonya’da yıkılan ev görüp, duyar mısınız?
Elbette hayır. Çünkü Japonya’da bu konu, akıl ve bilim ile en aza indirilmiştir.
Efendim kader, fıtrat diyenlere bir hatırlatma yapmak isterim, yüce Tanrı’nın sıfatlarından birisi de İLİM değil midir? Eğer siz ilime kapınızı kapatırsanız Tanrı’nın bu sıfatını görmemiş olursunuz ki bu, bir şirk meselesi olur.
Yani bu Allah’tandır demek, gerekli önlemi almamak işi Tanrı’ya yüklemek en hafif deyimiyle Tanrı’nın ilim sıfatına hakarettir, Allah’a iftiradır. Tanrı Yunus 100’de mealen: “Aklını kullanmayanların başına pislik yağar” demiyor mu?
Deprem süresince gördük ki, depreme karşı oldukça hazırlıksızmışız. Depremin büyüklüğü, genişliği bir gerçek ama bu tür afetlere karşı önlem almamak da bir başka gerçek!.
Bu günler için “KARA GÜN DOSTU” KIZILAY’ımız vardı. Deprem bölgesinde gören var mı? Çadırlar kurar, aşevleri açar, battaniye ve ısıtıcı dağıtırdı, seyyar hastaneler kurardı. AFAD’a bağlanması ve çadır kurma yetkisinin alınması ne kadar doğru, öğrendiniz mi?
Her kurum gibi onun da içi boşaltılmış. Eğer bu asil millet, Haluk LEVENT’e, AHBAP’a güvendiği kadar AFAD’a, KIZILAY’a, DİB’e güvenmiyorsa, durup düşünmek gerekmiyor mu?
Unutulmasın bu coğrafya, bir deprem kuşağı bölgesidir.
Bu alanın bilim insanları 1999 Marmara depreminde de, Van Depreminde de, Elazığ, İzmir depreminde de bu konuda, neler yapılmasını, neden yapılmasını defalarca söylediler, dikkat çektiler. Maalesef dinleyen de, önlem alanlar da olmamış.
Bu asil millet 1999’dan beri DEPREM VERGİSİ ödemekte.
Şimdi sormayalım mı, bu paralar nerede! Zamanın Maliye Bakanı M. Şimşek, bu paraların köprü-yol yapımlarına, Milli Eğitime, DİB’e, Milli Savunmaya harcandığını söylemişti. Oysa bu para, bir nevi VAKIF parası gibidir. Toplanma amacı bellidir. Size emanet edilen bu parayı, hükümetinizin açıklarına yamada kullandı iseniz, büyük bir vebalin de altındasınız demek olmuyor mu?
Bir de kara gün akçemiz vardı “İhtiyat Akçesi” diye o paralar nerede?
İnşallah DASK paraları, amacı doğrultusunda kullanılır.
Deprem ülkelerinde, İMAR AFFI depreme bir davetiyedir. Yıkılan evlerden acaba kaçı İMAR AFLIYDI?
Sıradan kümese bile af çıkarmak,
Donatısı iyi yapılmamış binalara çıkılan katlara imar affı vermek, nasıl bir yönetim anlayışıydı? Deprem ülkesine çok katlı “GÖKDELENLER” inşa ettirmek ve gereği gibi kontrol de yapmamak, bir ihmal değil mi?
Benim çılgın projem diye, bilim adamlarının, çevrecilerin, ziraatçıların şiddetle karşı çıktığı: KANAL İSTANBUL’a ayırdığınız emek ve çabayı insanların, ölmemesi için yapıların güçlendirilmesine ayırsaydınız; Tanrı katında daha bir yararlı kul olmaz mı idiniz? Millet Bahçeleri’nin ülkeye katkısı nedir Tanrı aşkına?
Binlerce odalı görkemli saraylar-külliyeler yapıp, onlarca uçak, yüzlerce son model makam arabaları alacağınıza ve bu yaptıklarınızı eleştirenlere de “İTİBARDAN TAVİZ OLMAZ” diyerek absürt bir yanıt vereceğinize; gerekli önlemleri alsaydınız, yapıları güçlendirip; bu felakette daha az insan ölseydi İTİBARINIZ daha bir yüce olmaz mıydı?
Devletin ballı ihalelerini alanları, bir üfürüğü ile uçak düşürüp, depremin yönünü değiştirenler, üç günde Şam’a gideriz diyen şarlatanlar nerelerdesiniz? Üç gün oldu sizleri meydanlarda sizleri göremiyoruz.
Sahi bu ülkenin GÖZ BEBEĞİ Ordusunu, felakete müdahalede neden geç kaldınız? Bu necip millet, ordusuna güvenmeyecekse kime güvenecek?
Olan oldu. İnşallah bu, iyi bir ders ve ikaz olur. Marmara-İstanbul depremi için müneccim olmaya, sihirbaz olmaya gerek de yok. Bu alanın bilim insanları her şeyi açık ve anlaşılır şekilde söylüyorlar. Deprem için gerekli çalışmalar bilim insanlarının önerileriyle, bilimin ışığında yapılır, gerekli önlemler alınır da olası Marmara-İstanbul Depremini az kayıp ve yıkımla atlatırız.
Milletimin başı sağ olsun. Tanrım bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Ölenlerimize Tanrı’dan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum.
Türk milleti asil ve yardımsever bir ulustur. Devlet-millet kaynaşması ve yardımıyla bu felaketin de yaralarını tez zamanda saracaktır.
Yardımda canla başla çalışan tüm birimlerden herkese, sağlıkçılarımıza ve asil halkımıza candan teşekkürler. Tanrım onlardan razı olsun.
Bir teklif. Acilen Deprem ve afetler bakanlığı kurulmalı. En az yüz-yüzelli bin eğitilmiş personel tam teçhizatlı ve gönüllü hazır tutulmalı, binalar acilen güçlendirilmeli. Yıkılması gerekenler de derhal yıkılmalı. İnsanımızın canı her şeyden çok değerli ve önemlidir.
Amacımız, deprem gerçeğiyle iç içe olan ülkemin geleceğine bir nebze ışık tutmaktır.
Esen kalınız. Nazım PEKER
Yazıları posta kutunda oku