Millet İttifakı Ortak Politikalar Mutabakat Metni üzerinde düşünceler – 1
Millet İttifakını oluşturan altı partinin uzun çalışmalar sonunda hazırladıkları çok kapsamlı Ortak Politikalar Mutabakat Metni[1], 30 Ocak 2023 günü kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
Dokuz ana başlık altında toplanmış, ikibinin üzerinde maddeden oluşan bu metinde belirtilen görüşlerin çok büyük kısmı ile aynı düşüncelere sahip olmakla beraber, üzerinde hemfikir olmadığımız veya eksikliğini gördüğümüz hususları (italik yazılı olanlar) kapsayan görüşlerimi bölümler halinde sunmak isterim.
I- Hukuk, Adalet ve Yargı
Yasama reformu
”Bakanlara yönelik sözlü soru mekanizmasını Anayasa’da düzenleyerek sözlü sorulara belirli bir sürede cevap verilmesi zorunluluğunu getireceğiz.”
“Yazılı soru önergelerine süresi içinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız.”
Bakanların sözlü sorulara veya yazılı önergelerine cevap verme süreleri 15 gün ile sınırlı olmalıdır. Bu süre içinde soru veya önerge sahibi milletvekiline cevap vermeyen Bakana Meclis Başkanlığı tarafından “uyarı” verilmesi, ikinci bir 15 günlük süre tanınması, bu sürede cevap vermeyen bakan hakkında “güvensizlik gensorusu” verilmelidir.
“Meclis Araştırma, Soruşturma ve Denetim Komisyonlarında Meclis’te yer alan tüm siyasi parti gruplarının adil bir şekilde temsil edilmelerini sağlayacağız.”
Bu komisyonlarda Mecliste grubu bulunan partiler eşit sayıda temsil edilmeli, komisyon başkanı en çok milletvekiline sahip partiden olmalı, oyların eşitliği halinde ise başkanın oyu çift sayılmalıdır.
“Meclis Araştırma, Soruşturma ve Denetim Komisyonlarına Meclis denetimi kapsamında davet edilen herkesin bu davete icabet etmesini zorunlu kılacağız.”
Komisyonlara Meclis denetimi için davet edilen ancak gelmeyerek Meclisin denetim yetkisini engelleyen kişiler ile devlet memuru olanların bir kez yazılı uyarılmalı, buna rağmen gelmeyenler kolluk kuvvetleri marifetiyle komisyona getirilmeli, bu işleme maruz kalan kamu görevlisi memuriyetten ihraç edilmelidir.
“Yasama yetkisinin korunması için milletlerarası sözleşmelerden geri çekilme yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anayasal güvence altına alacağız.”
Bu konuda yürürlükte olan 244 sayılı Bazı Andlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun yeniden düzenlenmelidir.
Bu Mutabakat Metninde yeralmayan hususlardaki diğer önerilerim:
Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma Madde 90:
– Bu maddeye 1’inci fıkra olarak “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmalar, anayasaya uygunluk denetimi yapılması için Anayasa Mahkemesince incelenerek rapor düzenlenir. Anayasaya aykırı hükümler TBMM tarafından onaylanamaz.” şeklinde bir hüküm eklenmelidir.[2]
– Anayasanın 90’ıncı maddesinin 2004 yılında eklenen ve gerçekte “Egemenlik kayıtsız şartsız Millete aittir” temel hükme aykırı olan,
“(Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”
şeklindeki son fıkrası kaldırılmalıdır. Çünkü bu maddeye dayanarak onaylanmış olan özellikle; “halkların kendi kaderini tayin hakkı” tanıyan BM İkiz Sözleşmeleri[[3]] ve merkezi ulus devlet yapımızı bozup, federal devlete geçişin yolunu açacak Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı Sözleşmesi isimli üç adet uluslararası andlaşma, anayasanın değiştirilemez olan 3’üncü fıkrasındaki “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” hükmüne aykırı olup, Türkiye Devleti için beka sorunu yarattığından iptal edilmelidir.
Yürütme Reformu
Bu Mutabakat Metninde yeralmayan diğer önerim:
Cumhurbaşkanı tarafından atanacak Başbakan’ın kuracağı hükümet Meclis’te güvenoyu alana kadar, mevcut hükümet göreve devam etmelidir. Böylece, yeni kurulan hükümetin güvenoyu alamaması durumunda, yönetimde devamlılık devam etmelidir.
“Genelkurmay Başkanı’nın Milli Savunma Bakanına bağlı ve ona karşı sorumlu olmasını sağlayacağız.”
Emir ve komuta zincirinin bütünlüğünün kurulması için Bütün kuvvet komutanlıkları; Kara, Hava, Deniz, Jandarma, Sahil Güvenlik komutanlıkları ve yeniden açılacak askeri hastaneler, askeri liseler ve harp okulları, askeri akademiler Genelkurmay Başkanlığına bağlı olmalıdır.
Yargı Reformu
Yargıda reform yapılabilmesinin ön şartı; Millet İttifakı Meclis’te beşte üç (360) veya dörtyüz milletvekili kazanabilirse, derhal kısa bir anayasa değişikliği yapmalı;
– Hakimler ve Savcılar Kurulu lağvedilerek, kurulacak olan Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurullarına bir defaya mahsus olarak bütün üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanmalıdır.
– Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılarak, bütün üyeleri bir defaya mahsus olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanmalıdır.
“Birinci sınıfa ayrılan ve birinci sınıf olan hâkim ve savcılar bakımından coğrafi teminat güvencesi getireceğiz.”
Coğrafi teminatın yanısıra görülmekte olan bir davada görev yapan hâkim ve savcılar, baktıkları dava sona ermeden o davadan alınmamalıdır.
“Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının diğer mahkemelerce dikkate alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların ivedilikle uygulanmasını sağlayacak tedbirler alacağız.”
AYM ve AİHM kararlarını uygulamayan, uygulamaya direnen hakimler, Hakimler Yüksek Kurulu denetiminden sonra baktıkları davadan alınarak, haklarında 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda öngörülen disiplin işlemleri uygulanmalıdır.
“Yüksek Seçim Kurulu’nu Anayasa’da yargı bölümü içerisinde bir yüksek mahkeme olarak düzenleyerek, Kurul’un daha etkili çalışabilmesi için idari ve yargısal görevler bakımından iki daire şeklinde çalışmasını sağlayacağız.”
Seçmen Listesi hazırlama görevi İçişleri Bakanlığı’ndan alınarak, tekrar YSK’ya verilmelidir. YSK eskiden olduğu gibi yerleşik seçmenlerin kayıtlarını doğrudan, yetkileri kaldırılmış olan mahalle ve köy muhtarlarından almalıdır. Bu kayıtlarla, İçişleri Bakanlığı-Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün kayıtları mukayese edilerek, sahte seçmenler ayıklanmalı, sahte kayıt girişlerinin sorumluları yargılanmalıdır.
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. ve 108. maddelerine ekleyeceğimiz hükümle tutukluluk ve tutukluluğun incelenmesi kararlarının gerekçesinde somut olgu, olay ve delillerin ayrıntılı olarak yazılmasını temin edeceğiz.”
Bu düzenlemelere ek olarak Anglosakson hukukunda bulunan Habeas Corpus[[4]] tedbirinin Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tanımlaması sağlanmalıdır.
Bu Mutabakat Metninde yeralmayan diğer önerilerim:
– 5726 sayılı Tanık Koruma Kanun’unda belirtilen “Gizli Tanık” uygulaması “tanıklık açık, mahkeme sonrası tanığın gizlenmesi” şeklinde değiştirilmelidir.
– 5237 Türk Ceza Yasasında ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi ve benzeri kanunlarda derhal kısa bir değişiklik yapılmalıdır:
– İyi Hal İndirimi kaldırılmalı,
– Kadın cinayetlerinde fail tutuklu yargılanmalı, her türlü tahrik sebebi kaldırılmalı, ceza ağırlaştırılmış müebbet olmalı ve infaz indiriminden muaf tutulmalı,
– Reşit olmayan kız ve erkek çocuklara tecavüzle suçlananlar tutuklu yargılanmalı, her türlü tahrik sebebi kaldırılmalı, ceza müebbet olmalı ve infaz indiriminden muaf tutulmalı,
– Lâikliğe aykırı suçlar ve cezaları tanımlanmalı,
– Kadın cinayetleri, tecavüz vakalarının duruşmaları açık olmalı, medyaya yayın yasağı konulması önlenmelidir.
Temel Hak ve Hürriyetler
“Medya sahipliği ve finansmanını şeffaf hale getirecek, medyada tekelleşme ve kartelleşmeyi önleyeceğiz.”
Bir ulusal özel radyo ve televizyon yayın kuruluşunda yabancı sermayenin payı ödenmiş sermayenin %25’ini geçemez” şeklinde yeniden sınırlandırılmalıdır.
“Dernek kurma özgürlüğüne yönelik haksız müdahaleleri önleyecek güvenceler sağlayacağız.”
Anayasanın 33. maddesine “Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım aldığı tespit edilen dernekler hakkında kapatma kararı verilir.” şeklinde bir hüküm eklenmelidir.
Seçim ve Siyasi Partiler Mevzuatı
“Siyasi partiler ve seçim mevzuatını “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.” şeklindeki anayasal kurala uygun biçimde ve özellikle parti içi demokrasinin güçlendirilmesi amacıyla yeniden düzenleyeceğiz.”
Anayasanın siyasi partilerin uyacakları esaslar hakkındaki 69’uncu maddesine;
– Siyasi Parti başkanları ardışık olarak iki seçim dönemi görev yaparlar. Bir dönem geçmeden tekrar genel başkan olamazlar.
– Siyasi Partilerin gösterecekleri milletvekili adaylarının %15’i Genel Başkan tarafından, geriye kalanı ise her seçim bölgesinde her partinin üyelerince hâkim gözetiminde yapılacak seçimlerle belirlenir.
şeklinde iki hüküm eklenmelidir.
“Seçim barajını %3’e düşüreceğiz.”
Anayasanın Büyük Millet Meclisi’nin Kuruluşu ile ilgili 75’inci maddesine aşağıdaki ek yapılmalıdır:
– Her seçim dönemi için toplam seçmen sayısı, toplam milletvekili sayısına bölünerek, bir (1) milletvekili seçmek için gerekli oy bulunacaktır.
– Seçim bölgeleri milletvekili çıkarmak için gerekli oya göre belirlenecektir.
– Seçmen sayısı milletvekili çıkarmaya yetmeyen iller/ilçeler seçim bölgesi bazında birleştirilecektir.
– Seçimler nispi temsil/artık bakiye sistemine göre yapılacak, tüm seçmen iradesi Meclis’te temsil edilecektir.
Önerimin Gerekçesi:
Mevcut seçim mevzuatına göre, milletvekili seçimleri il bazında ve barajlı olarak yapılmaktadır. İllerin çıkaracağı milletvekili sayıları ve seçim bölgeleri 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanununun 4’üncü maddesine göre belirlenir. Bu maddenin birinci fıkrasına göre; “(Değişik: 27/10/1995-4125/9 md.) İllerin çıkaracağı milletvekili sayısının tespitinde toplam milletvekili sayısından her il’e önce bir milletvekili verilir.” Bu durumda 2019 yerel seçimlerindeki seçmen sayısı yaklaşık 57 milyon cıvarındaydı. Toplam 600 milletvekili varken, bir milletvekili çıkarmak için gerekli oy miktarı kabaca (57.000.000 / 600) = 95.000’dir. Milletvekili çıkarmak için yeterli seçmeni, hâtta nüfusu yetmeyen illere (doğu ve güneydoğu illeri) bir milletvekilliği verilerek, örneğin İstanbul’da 95.000 oyla bir milletvekili çıkartılırken, Bayburt 58.562 seçmeni varken 2 milletvekiline sahiptir. Yani Bayburt’ta 1 milletvekili çıkarmak için kabaca 30 bin oy yeterlidir. Halbuki İstanbul’da 10 milyon 561 bin seçmen 98 milletvekilini yaklaşık (10.561.000 / 98) = 107.765 oyla seçmiştir. Diğer bir deyişle Bayburtlu seçmenin oyu İstanbullu seçmen (107.765 / 30.000) = 3,6 misli daha kıymetlidir. Bu durum Anayasanın 10 uncu maddesinde belirlenmiş olan “Kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırıdır.
* * *
https://www.academia.edu/96038884/2023_01_31_Millet_%C4%B0ttifak%C4%B1_Ortak_Politikalar_Mutabakat_Metni_%C3%BCzerinde_d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnceler_1
[1] : https://chp.org.tr/yayin/ortak-politikalar-mutabakat-metni
[2] : Fransız Anayasası Article 54.
If the Constitutional Council, on a referral from the President of the Republic, from the Prime Minister, from the President of one or the other Houses, or from sixty Members of the National Assembly or sixty Senators, has held that an international undertaking contains a clause contrary to the Constitution, authorization to ratify or approve the international undertaking involved may be given only after amending the Constitution.
Anayasa Konseyi, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Meclislerden birinin veya diğer Meclislerin Başkanının veya Millet Meclisinin altmış Üyesinin veya altmış Senatörün başvurusu üzerine, uluslararası bir taahhüdün Anayasaya aykırı bir madde bulunduğunu tespiti halinde, söz konusu uluslararası taahhüdü onaylama veya uygun bulma yetkisi ancak Anayasa değişikliğinden sonra verilebilir.
[3] : BM İkiz Sözleşmeleri:
1- “Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (International Covenant on Civil and Political Rights)
2- “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” (International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights)
[4] : Habeas corpus; Ortaçağ Latincesinden çeviri ’let you have the body’: Yurttaşların keyfi tutuklama ve gözaltına almalara karşı bireysel özgürlüklerini güvenceye bağlama amacıyla oluşan Anglosakson kurumudur. Bir kişinin hukuka aykırı bir tutuklamayı veya hapis cezasına çarptırıldığını mahkemeye (kendisini mahkûm eden mahkemeye değil) bildirebileceği ve hukukta başvurabileceği bir başvurudur. Mahkemeden, tutukluluğun hukuka uygun olup olmadığının tespiti için, genellikle cezaevi görevlisi olan kişinin velisinden, tutuklunun mahkemeye çıkarılmasına karar verilmesini talep eder. https://tr.wikipedia.org/wiki/Habeas_corpus
Haluk Dural
DPT Eski Uzmanı
Milli Merkez Genel Sekreteri
31.01.2023
Yazıları posta kutunda oku