KUR’AN yakma, Peygambere hakaret! Suç Kimin?!
Kendini-sınırını bilmez bir akılsız yobazın KUR’AN yakma eylemi; inanılan değerlere hakaret, aşağılama evet kötü, hem de çok kötü!
Protesto edilmeli, kınanmalı tamam, ama bu sonuç kimin eseri, bir de buna bakalım!
(En’am,108)”Başka dinden olanların tanrılarına sövmeyin. Bakarsın onlar da öfke ile kalkıp, farkında olmadan sizin Tanrınıza küfredebilirler.”
Nasıl muhteşem bir KUR’AN uyarısı!
Asırlardır, kendileri gibi düşünmeyen, başka dinden, inançtan olan herkese ‘kâfir’ diyen, KUR’AN’ın uyarısının farkında bile olmayan, kara-kapkara zihniyet, işte bu zihniyet, yakma eyleminin sebeplerinden olabilir mi?
Bu kara zalimlerin, ‘İslâm bu-Kur’an böyle emrediyor’ iftiraları ile yönetimlerini de ellerine geçirdikleri ülkelerinin, genel görüntüleri nasıl da renksiz, gri-siyah, ürpertici; şimdi, dönüp bir de bunları sorgulayalım!
Şöyle bir bakın; bu dinci yobazlar yüzünden tüm dünyada, KUR’AN deyince insanlar ne anlıyorlar, ne görüyorlar;
‘başörtüsü?+namaz?+câmi?+sakallı, cüppeli, sarıklı erkek?’ dışında, algıda başka bir durum-hâl var mı sizce?
Maalesef ki artık ülkemizin de dahil olduğu bu dinci rejimler, ‘din budur, başka yol yok’ diyerek halklarına zulmediyorlar; kendi sapkınlıklarına, ahlâksızlıklarına, özellikle peygamberi(hadisi?-sünneti?-varmış gibi) ve kapak olarak da Kur’an’ı kalkan yaparak!
İçeriği bilinmesin diye Arapça okutulan, ölülere üfürülerek yok sayılan/kupkuru bir kitap haline getirdikleri Kur’an’ı, sonra da hiç utanmadan-üzülmeden(biz ne yaptık? diye sorgulamadan) yaktılar diye kıyameti koparıyorlar. Sizin eseriniz! Buyrun seyredin.
Yüceler Yücesi-Güzellikler kaynağı, evrenin yaratıcı-yöneticisi ve sahibi TANRI’ya, aziz Peygamberi ortak ederek(şirk-en büyük zulüm) ve 6-9 yaşlarında çocuklarla, çok sayıda(?) kadınla evlendirme ve kadınları sadece cinsel obje olarak görme gibi sınır tanımayan kendi sapkınlıklarını, peygamber hadisi?-sünneti? diyerek, yalanlarına malzeme yaptılar.
(Tanrı, sayısız ayetle uyarır; peygamberin, ‘din’de söz hakkı YOK, sadece elçi)
İnananlar olarak; bu yalanlara, iftiralara ses çıkardınız mı ki, şimdi, Peygambere hakaret ediyorlar diye bağırıyorsunuz! Üstelik, yobaz-satıcı ama hoca geçinenlerin ekranlarda, peygamber hakkında anlattıkları yalanları eğlenerek dinleyen, kahkahalarla gülenleri gördüğünüzde, KUR’AN, TANRI ve Peygambere iftiralar, arşı aşmışken, hiç tepki gösterdiniz mi?
Müzik eseri(?!) gibi nağmelerle(!) ve anlamadan okuyarak yok saydığınız Kur’an’ı, yaktılar diye niye feveran ediyorsunuz? İnsanların, Kur’an-peygamber hakkında böyle düşünmesi kimin eseri, kimin suçu?
Ne kadar üzücü ki, adı ‘Barış’ olan dinin Kitabı;
batı toplumlarının algılarında, kara-kapkara yobazların, insanlıktan çıkmış teröristlerin ve Arapların ilkel kabile kitabı zannedildiğinden;
KUR’AN’ın, yakılması sadece sonuç; çok acı veren bir sonuç!
KUR’AN’ın adının geçtiği ‘Kur’an kurslarında?!’ sayısız çocuk tecavüzü yaşandığı halde, toplumsal ayaklanmalar yaşanmaması değil midir bu sonuç!! Kur’an’ı kötü emellerine alet etmeleri ile, Kur’an’ın yerlerde sürünmesine mi yanalım, küçücük çocukların hayatlarının kararmasına mı? Saygın, cesur, insan gazeteciler dışında sesini çıkaran oldu mu? Şimdi de kalkmış Kur’an’ı yakıyorlar diye fetvalar veriliyor, câmilere toplanan kuru kalabalıklar şikayet edip bağırıyorlar! Bu durumu siz yarattınız! Başkalarına bağırıp-çağırıp suçlayacağınıza, dönün de, bir de kendinize, yaptıklarınıza-yapmadıklarınıza/ihmallerinize bakın?!
Aydınlık, ileriye dönük umutları olan ve laiklik ilkesinin geçerli olduğu, çok zor şartlarda kazanılmış bir Cumhuriyete sahiptik. Kuruluş yıllarındaki değerlerini koruyarak, örneklik misyonumuzu yerine getir(e)medik, itiraf edelim. Tarikatlara, diyanete bırakılmış yönetimle, Atatürk Cumhuriyetinin tüm birikimlerini, bir türlü uyanamadığımız ve gereken mücadeleyi ver(e)mediğimizden kaybetmek üzereyiz!
Ülkenin bu hale gelmesinde, aydınların da büyük ihmalleri var. Onlar kendi sırça köşklerinde, Cumhuriyetin kazanımları ile mutlu-memnun yaşadılar. ‘Din’i, avam-aşağı tabaka alanı olarak görüp, uzak durup ilgilenmezken; kara-kapkara yobazlar da meydanı boş bulduklarından, inananları kandırıp kendilerine kul-köle yaparak hayatları, işte böyle cehenneme çevirdiler.
Kocaman kitaplıklarının önünde kayıt görüntüsüyle, çook kitap okunmuşluğun gösterisi yapanlar, -özgür tercih-kendileri inanmasa da, kütüphaneler dolusu kitapları Yazdıranın Kitabını, ‘aydın’ olmanın gereği okuyup, inceleyip araştırsalardı. Lütfetselerdi birazcık da olsa, KUR’AN bilgisi ile toplumu aydınlatsalardı da, inananlar bu yobazların ellerine, ülkemiz de tarikatların, diyanetin eline düşmeseydi!
KUR’AN’ı bir kere okudum, birşey anlamadım’ diyerek bir kenara attığınız Kitap, kâinatın Kitabı. Bir kere ‘oku’makla anlaşılabilir mi? Her âna, çağa, zamana; kıyamete kadar söyleyecek sözü olan KUR’AN bir kere okumakla kapılarını açar mı? Asırların tozu var üzerinde; çok emek-çaba-sorgulama-çok derin bilimsel araştırma, inceleme, cesaret ve gönül/yürek ister!!!
Ayrıca, ahlâk ve adalet ve özgür irade/özgürlük yoksa, ‘din de yok!
Çoook yaralayıcı ki, hayranlıkla izlenmesi-takip edilmesi, eşsiz en değerli bilgilerinden dolayı sımsıkı-sımsıcak kucaklanması gerekirken; içeriği boşaltılmış, gereken saygı gösterilmemiş, gerçek anlamda sahiplenilmemiş, yok sayılmış, kupkuru bir kitap haline gelmiş KUR’AN’ı yakmalarının anlamı, sebepleri bilince daha da acı,çoook acı.