Uğur Mumcu 24 Ocak 1993’te,Karlı Sokak’ta öldürülmesinden sonra“devlet büyüklerinin geleceği” gerekçe gösterilerek çalı süpürgesiyle delillerin süpürülmesi,29 yılda yaşanacakların habercisi miydi!
Uğur Mumcu’nun öldürüleli 30 yıl oldu:Davalardan kimse tatmin olmadı,sorular hâlâ yanıtsız,firari bombacı hâlâ kayıp…
90’lı yıllarda Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok da bu saldırıların hedefindeydi.
2000 yılında Umut Operasyonu’nda 18 benzer olay birleştirildi ve bu eylemlerin tamamının “Selam/ Tevhid-Kudüs Ordusu” adlı örgüt tarafından yapıldığı iddia edildi.1988-1999 arasındaki 18 ayrı saldırıyı bu örgüt yapmıştı.
Çetin Emeç,Turan Dursun ve diğer bazı suikastleri de “İslami Hareket Örgütü” tarafından gerçekleştirilmişti.
Yargıya göre, her iki örgüt, İran’da Kudüs Ordusu ve İran gizli servisi Sawama ile bağlantıya geçip siyasi ve askeri eğitim almışlar ve saldırıları yapmışlardı.Yargı neden İran’a uyarıda bulunulmadı anlaşılır gibi değil..
Uğur Mumcu ve ailesi uzun zamandır tehditler alıyordu ve devlet de farkındaydı ama neden Mumcu’ya koruma verilmiyordu.Silah kaçakçılığından örgütlerin uyuşturucu bağlantılarına, laiklik karşıtı odakların dış bağlantılarından ABD’nin bu kesimlerle ilişkilerine kadar hemen her konuda yazmayı,araştırmayı sürdürüyordu.
24 Ocak 1993 Pazar günü sabahı,arabasına konulan bombanın patlamasıyla Uğur Mumcu yaşamını kaybetti.
Devlet büyükleri gelecekti,Elde çalı süpürgesi ile bomba kalıntıları ve diğer kanıtlar süpürülmeye başlandı.
Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)askeri savcılarından Ülkü Coşkun ve Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral’la birlikte Mumcu’nun evine giden Coşkun’un,“Üzerime gelmeyin, bu işi devlet yapmıştır”deyip,sonra inkar etti.
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar“Bir tuğla çekersek duvar yıkılır”deyip o da reddetti sonradan…
Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu,Savcı Ülkü Coşkun’un soruşturmayı savsaklıyor diye Adalet Bakanlığı’na başvurdu ve gerçekten ihmali ortaya çıktı ama kimse işlem yapmadı bu konuda…
Olay yerindeki bazı kanıtlarla ve şüphelilerle ilgili tutanaklarda tarih oynaması yapılarak, cinayetten sonraki bir tarihin atıldığı kuşkusu doğmuştu,tahrifat yapan ve imha tutanaklarını tanzim edenlerle ilgili ve görevliler hakkında, inceleme, araştırma ve gerekli soruşturma yapılmadı.
TBMM komisyonuna emniyetten gelen dosyadan DGM Başsavcısı Demiral’ın gönderdiği, komisyona belge verilmemesi talimatını içeren yazı çıktı.
Soruşturmanın savsaklanması, Mumcu’nun korunmaması konusunda kimse hesap vermedi. Danıştay 10. Daire, devletin koruma yükümlülüğüne rağmen adım atmaması nedeniyle Mumcu ailesine tazminat ödemesine hükmetmesine rağmen de ihmali olanlar için işlem yapılmadı.
Mumcu, C4 tipi patlayıcı ile öldürülmüştü. Emniyete, elinde C4 olup olmadığı sorulduğunda, daha önce ele geçirilen 68 kiloluk malzemenin 43 kilosunun imha edildiği belirtilmişti. Geri kalan 25 kilo ile ilgili bir bilgi yoktu.Geriye kalan patlayıcının ne olduğu ise hâlâ faili meçhul.
Ocak 2000’de İstanbul’da “Tevhit – Selam / Kudüs Ordusu” adlı örgütün İran bağlantısıyla eylemleri yaptığı şüphesi doğdu.Sadece Uğur Mumcu cinayeti değil, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok suikastleride..
Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, konuyla yakından ilgileniyordu.Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı suikastı
Temmuz 2000’de”Umut Davası”nda 15’i tutuklu, 17 sanığın yargılanmasına başlandı 2002 de Firari sanık Oğuz Demir’in dosyası ayrıldı.
2006’da Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Özmen hakkındaki kararı onadı. Sanık Baytap’a verilen 15 yıl hapis cezası bozuldu.
2009’da “Tevhid-Selam ve Kudüs Ordusu” örgütü mensubu sanıkların Tahran’da yaşadığı ve örgütün İran bağlantısını sağladıkları belirtildi.
Mart 2014’te“Tevhid Selam Kudüs Ordusu” örgütünün, 1988-1999 arasında Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesi olaylarının da aralarında bulunduğu 18 ayrı saldırıyı gerçekleştirdiği belirtildi.
Örgüt üyeliğinden ceza alan sanıkların yargılanmasına başlandı ama sanıklar tahliye edildi.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar dışında davanın sanıklarından cezaevinde kalan yok.
Sanıklar Salıverme Yasası’ndan yararlandırıldı.ceza alan diğer isimler de yeni TCK nedeniyle tahliye edildi.
Muzaffer Dağdeviren 22 Eylül 2005’te İstanbul Fatih’te girdiği bir silahlı çatışmada başından vurularak öldürüldü. Kalanlar AYM kararıyla tahliye oldu.
2020’deki duruşmada mahkemeye çıkan Aydın Koral, “Oğuz Demir’i tanımıyorum. En ufak bir örgütsel faaliyetimiz olmadı. Ben dini ve ilmi araştırmalarda bulundum” dedi ve mahkeme beraatine karar verdi.
“Sanıkların dini inanç ve düşünceleri çerçevesinde Türkiye’de çalışırken 28 Şubat süreci ile birlikte kendilerini güvende hissetmediklerini düşünerek İran’a gittikleri” savunuldu.
Oğuz Demir,28 yıldır kayıp ve arananlar listesinde İran’da olduğu iddia ediliyor,operasyon sırasında kaçtığı ve sınır kapısından yasal yollarla geçtiği öne sürüldü.Tevhid-Selam örgütü davası olarak devam etti ve sanıklar Fethullah Gülen cemaatine karşı oldukları için 2000 yılında kumpasa uğradıklarını, hedef haline getirildiklerini öne sürdü.
Demir hâlâ bulunamadı. Ancak 2023’e kadar yakalanmaması durumunda Demir’in hakkındaki davanın, zamanaşımından düşme ihtimali var.2022’de, Demir ile ilgili “kaçak” kararı alındığı açıklandı.
Gazeteci Adnan Gerger kitabında,”Oğuz Demir’in mühendis olduğu, patlayıcılar konusunda özel eğitim aldığı, operasyonlar devam ederken, Ankara Sincan’da yakalanacağı sırada, bulunduğu aracı polislerin üzerine sürerek kaçtığı ve daha sonra Türkiye’den ayrıldığı iddia ediliyor.Ancak 29 yıldır izi bulunamadıve Demir’in Türkiye’deki malvarlığı,29 yıl sonra donduruldu” yazar
Peker,2021’deki bir videosunda:“Mehmet Ağar var ya, Emniyet Müdürlüğü döneminde en iyi arkadaşları Behçet Cantürk, Hüseyin Baybaşin, Savaş Buldan,tüm uyuşturucu işi yapanlar bunun arkadaşı.‘Kürt iş adamları’ diyorlar ya hayır, hepsi uyuşturucu işi yapıyor. Hepsinden para aldı. Siyasete girerken geçmişini temizlemek için Milli Güvenlik Konseyine bir sunum yaptı, o zaman Tansu Hanım, onu ikna etti.‘Devletler kendi gelecekleri için bu tip eylemler yapabilir’ şeyinde bir sözlü karar çıkartırıp sonra başladılar hepsini öldürmeye.Kendi geçmişini temizlemek için.Uğur Mumcu neden öldürüldü? Öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın. ‘Terörden beslenen terör lordları’, bunun üzerine çalışma ve silah ticareti.Uğur Mumcu şehit ediliyor,yanına ilk gelen kim? Katil en önce gelir, Mehmet Ağar. Eşine diyor ki ‘Ben buradan bir tuğla çekersem devlet aşağı iner’.Terörden menfaat elde edenlere gelince adamı şehit ettiler.Mehmet Ağar’ın yaptığı bu organizasyonların hepsi kendi cebi içindi,gördüm, yaşadım.Bana iş adamını arattırıyorlardı, ‘Bu PKK’ya para veriyor’ diye. Ortak dostumuz. Dedim bu adam Çorumlu nasıl PKK’lı olur? Adama küfür kafir biz arayıp… Sonra adam bunun yanına gidiyor iki James Bond çanta parayla…”
Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu”Senelerdir Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması için kim ne biliyorsa anlatsın, işin ucu kime dokunuyorsa dokunsun dedik. Bu görüşümüzü korumaya devam ediyoruz.Çekin tuğlaları yıkılsın duvar altında kim kalırsa kalsın” paylaşımı yaptı.
Mehmet Ağar, Peker’in iddialarına”Bunların hepsi yalandır. Kimin ne iddiası var buyursun delillerini götürsün. Her türlü araştırmaya soruşturmaya açığım. Ne benim ne oğlumun yasal ve ahlaki olmayan hiçbir şeyle ilgisi yoktur” demişti.
Peker’in diğer iddialarıyla ilgili işlem yapılmadığı gibi bu konuda da bir soruşturma açılmadı.
Umut Operasyonu ve davası kimseyi tatmin etmedi.Hala Uğur Mumcu’nun ve diğer isimlerin failleri bulunamadı.Hiç bir şekilde ihmalleri saptanan kamu görevlileri hakkında işlem yapılmadı.Yakalanan ilk iki sanık işkence altında suçlamaları kabul ettiklerini söyleyince soruşturmaya gölge düştü.Yargı açıkça İran’ı işaret etti ama Türkiye, diplomatik olarak herhangi bir adım atmadı. Toplumda bu tip cinayetlerin istihbarat desteği olmadan yapılamayacağı ve somut tespitlerde bulunulamaması da 29 yıl sonra Mumcu cinayetinde kuşkuya yol açıyor. Eylemleri bu isimler yapmış olsa bile kimler tarafından yönlendirildiği,Türkiye’de kimlerden yardım aldıkları da karanlıkta.
Oğuz Demir’in yakalanmamış olması da birçok sorunun gölgede kalmasına yol açıyor.
Bir yanıt yazın