KIBRIS’IN HÂLİ PÜR MELÂLİ
HÜSEYİN MÜMTAZ
Aşağıdaki haberi, hem de halktv.com.tr’de okuyunca; Kıbrıs’ın Türkiye’de halâ, bırakın tanınmayı, anlaşılamadığını bile fark ettim.
Haberin başlığı şöyleydi;
“Kuzey Kıbrıs’ın muhalif kanalı karartıldı”.
“Muhalefet”den ne anlaşılır?
Mevcut düzende mevcut iktidara muhalefet demektir, değil mi?
Ama burada öyle değil.
Kime muhalif, neye muhalif, nasıl muhalif?
İşin aslını, yazının devamını okuyunca anlıyoruz.
“Kuzey Kıbrıs’ın muhalif televizyonlarından Kanal SİM’in yayınları 1 Ocak’ta sonlandırıldı. KKTC Hükümeti’nin yerel kanallara desteğini çekmesi üzerine TÜRKSAT’ın astronomik uydu kirasını ödeyemeyeceklerini açıklayan Kanal SİM yöneticileri, ekranları karartılsa da susmayacaklarını ve bu süreçte dijital mecralar üzerinden halka ulaşmaya çalışacaklarını belirttiler”.
Kanal Sim’in muhalefeti mevcut iktidara değil, “Türkiye’ye muhalefet”tir.
Sabahtan akşama Türkiye’ye sövülür.
Hele Türkçe bilen, İngiliz vatandaşı bir patates çuvalı ağzını her açtığında Türkiye’ye ve Türklüğe küfreder.
Ona göre Binbaşı Nihat’ın banyo küvetinde öldürülen eşi ve üç çocuğunu bile Türkler öldürmüştür.
Senaryo kurmacadır.
Ve bu kanal, Türk uydusu TÜRKSAT üzerinden dünyaya yayın yapar.
Yapmaktaydı.
Yayın kesilmiş. Geç bile kalınmış.
Ve halktv, işin aslını bilmeden işte böyle yazar; “Kuzey Kıbrıs’ın muhalif kanalı karartıldı”.
İyi yapıldı.
…
İkinci haber yine yerel basının “YENİ BAKIŞ” gazetesinden;
“KURAKLIK KAPIDA ÇİFTÇİ İSYANDA. Yapılan ölçümler, 2022 Aralık ayının, 1901 yılından itibaren kaydedilen 13’ncü en sıcak Aralık ayı olduğunu gösteriyor. Bu da bu yılın oldukça kurak geçeceğini gösteriyor. Kuraklıkla birlikte zor günler yaşayacak olan üretici desteklenmezse iflasın eşiğine gelmekle karşı karşıya kalacak”.
Yağmur yağmamış, çiftçi “isyanda” imiş ve mevcut hükümeti suçlayarak destek istiyorlarmış…
Aslında destek yine örtülü olarak Türkiye’den isteniyor.
Çünkü yağmuru da belki o yağdırmamıştır!
…
Son haberimiz “Haber Kıbrıs”tan… Hüseyin Ekmekçi yazıyor;
“Ada yarısı ciddi anlamda suç çetelerine teslim”.
“Bu ülke ciddi anlamda huzur adası olmalı. Türkiye ve KKTC polisi yanında, Türk ve Rum polisi de sıkı işbirliği yapmak zorunda. Her türlü pisliğin, fuhuş, uyuşturucu, insan kaçakçılığı ve şiddetin adanın iki yarısını da esir almakta olduğunu görmemiz için daha ne yaşanmalı?
Ve sarhoş, ve uyuşturucu etkisi altında trafiği esir alanlar halen trafikte terör saçmaya devam ediyor. İnsanlar malından, canından, yaralanarak hürriyetinden olmaya devam ediyor. Pervasızca sokaklarımızı kan gölüne çevirenler sokaklarda cirit atıyor”.
…
Bu şartlarda içinizden, “turizm cenneti” Kıbrıs’a bırakın tatile gitmeyi, yanından bile geçmek gelir mi?
Anladık siz gitmessiniz de, orada yaşayan sade vatandaş ne yapmalı, nasıl yapmalı?
Yazık oluyor “Yavru Vatan”a…
Bir yanıt yazın