Küçük çocuklar için düzenlenen Arapça kursları çok sakıncalıdır. Bu uygulamalar toplum yapısına zarar veren bir sonuç doğurmaktadır.
Çocukların 12 Yaşına kadar soyut, mecaz ve izafi kavramları doğru olarak anlaması ve yorumlaması mümkün olmadığı bilimsel bir gerçektir. Ona rağmen hiçbir Pedagojik eğitimi ve bilgisi olmayan imamların çocuklara Arapça öğretmek için kurs vermesi, çocuklara anlamaları mümkün olmayan soyut kavramlarla dini bilgiler vermeye çalışmaları doğru değildir. Küçük yaştaki çocukların; Allah, Cennet, Cehennem, Namaz, Oruç, Günah, Sevap, Dua kavramlarını tam anlamı ile kavramaları mümkün değildir. Bunların çoğu soyut ve Dini ritüeller şeklindeki kavramlardır. Çocuklar, bu kavramları Ancak pedagojik olarak uygun yaşa geldiğinde kavrayabilirler.
Dini öğreteceğim diye hurafeleri öğreten imamların da çocukların psikolojik yapısına çok büyük zararlar verdiği bilinmektedir. Bu öğretilerin etkisinde kalan çocukların; ilerde telafi edilemeyecek psikolojik depresyonlara sürüklenebileceğini görmek gerekir. Örnek olarak:
- İslamiyet’i hurafelerle anlatan İmamlardan aldıkları bilgilerle “Çocukların günahları olmuyormuş, öldükleri zaman doğrudan Cennete gideceklermiş. Ben de günahsız olarak ölmek ve Cennete gitmek istiyorum” diyebiliyor.
- “Allah günah işleyen çocukları taş yaparmış, bu dağlarda gördüğümüz kayaların hepsi insandı da günah işledikleri için taş olmuşlar” diye bir inanca kapılabiliyorlar.
- Yemek duasını unutan çocuk “Hoca dua etmeden yemeğe başlamayın dedi, ben duayı unuttum yemek yiyemem” diyebiliyor.
- Tuvalete giderken okunacak bir dua diye öğretilen çocuk “Tuvalet duasını unuttum, ben tuvaletimi yapamam” diyebiliyor.
- “Allah günahkarları cezalandırır” diye öğretilen çocuk, “Allah’ın sopası var da döver” gibi anlayabiliyor.
- Her imam; Cennet ve Cehennem kavramlarını, kendi kafasından oluşturduğu şekilde anlatıyor. Bu kavramlar Allah tarafından Kuran’da bile net olarak açıklanmamıştır. Geleceği ancak Allah bilir. Allah Kuran’da Peygamber’e “Tebliğ etmek sana, takdir etmek bana aittir” diyerek bu konuda yorum yapılmasına müsaade etmemiştir.
- Daha birçok konuda uydurulan hurafeler çocukların kavrama yeteneğinin ötesinde olduğu için çocuklar anlamıyor ve bunalıma giriyorlar.
Bu tür sakıncalar olmasına rağmen; çocuklara Din adı altında hurafeleri öğretmeye kalkarsanız, psikolojik sorunları olan bir nesil yetiştirmiş olursunuz. Bu durum, ülkenin geleceğine yapılacak en büyük kötülük olur.
İslamiyet iyi insan olmak için gönderilmiş bir dindir. İbadet etmekle insan, ancak kendi nefsini terbiye edebilir. İbadet yapıyor ama iyi, yardımsever, topluma yararlı işler yapan insan olmuyorsanız Allah’ın takdirini kazanmanız mümkün değildir. Kuran’ın hiçbir Ayetinde ibadet ederseniz Cennete girersiniz demiyor. “Allah’ı çok anın ki nefsinizi kötülüklerden arındırın” deniyor. Fakat salih (iyi, faydalı) işler yaparsanız Cennet ile müjdelenirsiniz diyor. Cenneti hak etmek istiyorsanız; topluma faydalı işler yapmayı, yalan söylememeyi, kimsenin hakkına tecavüz etmemeyi, kötülük yapmamayı, kötü söz söylememeyi, iftira etmemeyi, insan öldürmemeyi ve iyi insan olmayı bilmelisiniz.
Kuran-ı Kerim öğretiyorum diye Türk milletini ve yeni nesilleri Araplaştırmak için Arap harflerini öğretmenin İslamiyet ile hiçbir ilgisi yoktur. Arapça öğretecekseniz, İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerinde ve Yabancı Dil okullarında Arapça ders programları ile öğretmek uygun olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı İslamiyet’i doğru yaşamayı öğreteceği yerde, Arapça kurslarla Toplumu Araplaştırmaya çalışmamalı, Eğitim ve öğretimi Milli eğitim Bakanlığına bırakmalıdır.
Tevrat; Hz. Musa Peygamberin bulunduğu toplumun lisanı İbranice, İncil; Hz. İsa Peygamberin bulunduğu toplumun lisanı Aramice, Kuran; Hz. Muhammed Mustafa Peygamberin bulunduğu toplumun lisanı Arapça olarak indirilmiştir.
İslamiyet’in Arapların dini imiş gibi dar kalıplara sığdırılmaya çalışılması, İslamiyet’e yapılacak en büyük kötülüktür.
Kuran’ın orijinali Arapçadır. Eğer açıklama, meal ve tefsirlerde farlı yorumlar olursa, doğrusunu öğrenmek için orijinaline bakılması gerekir. Kuran; sadece Araplara değil, bütün İnsanlığa gönderilmiştir.
Kuran Peygamberin bulunduğu toplum anlasın diye Arapça gönderilmiştir. Yani Arapça kutsal bir dil değil, Kuran’ın anlattıkları Ayetler (deliller) yerine getirilirse kutsaldır.
14. İbrahim Suresi 4. Ayet “Ve gönderdiğimiz her Resulü, bulunduğu kavmin dili ile gönderdik ki onlara bildirsin. Sonra da Allah dilediğini delalette bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O öyle hakim ve azizdir.”
19. Meryem Suresi 97. Ayet: “Biz Kuranı; inananları müjdeleyesin ve inkar edenleri de ikna edesin diye senin lisanında indirdik.”
Tarikat ve Cemaatler İslam’ı farklı anlatmasın, yaşamasınlar ve toplumu ayrıştırmasın, Araplaştırmak için uğraşmasınlar. Her Cemaatin farklı İslam’ı olamaz. Gerçek İslam Kuran’da tanımlanmıştır.
Kuran Ayetleri birçok yerde “Aklınızı kullanın” diyor. Ayrıca “Allah’tan başka size yol gösterecek veli yoktur” diyor.
Kuran’da Allah ile kulu arasında aracı olması ve Müslümanların tefrikaya ayrılması lanetleniyor.
Herkes Kuran’ı anladığı lisanda okusun ve manasıyla uygulayacak şekilde öğrensin. Kuran okumadan, anlamadan Müslüman olunmaz.
Mustafa ACER 23. 12. 2022
Bir yanıt yazın