BULUP DA BUNAMAK

            Türkçemizdeki ‘bulup da bunamak’ deyiminin yabancı dillerdeki karşılığına baktım; ‘Bedava alınan atın dişine bakılmaz’ benzeri deyimler gördüm.

            Bu da nereden çıktı diye sorulacak olursa, ‘Ondördüncü Cumhurbaşkanı’ adayı için yapılan tartışmalar dolayısıyla aklıma geldi diyeyim.

            Türkiye’de cumhurbaşkanlığı için adaylığı için ‘gazoz kapağı’ konulsa seçimi kazanır türü bir anlayışın yaygın olduğunu görüyoruz.

            Anketlere bakılırsa Dr Recep’in kazanabileceğine ilişkin bir tek ciddi eğilimin olduğuna tanıklık etmiyoruz.

            Ancak ve ne var ki, bunun biricik koşulu ‘Altılı Masa’nın seçim gününe değin dağılmaması.

            Bu masanın tahtadan değil ama demirden ve hatta çelikten olduğunu söyleyenler var.

            Güzel!

            Güzel ama, bu altılı masayı oluşturan ‘lider’ler, işte yukarıda sözü edilen deyime uygun düşecek bir ‘bulup da bunamak’ ruh haline bürünmüş gibi davranmıyorlar mı?

            Örneğin Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu’nun boynuna atkı takarak peşinden sürüklediğine tüm Türkiye ve tüm dünya tanıklık etmedi mi?

            ‘Senin arkanda seksenbeş milyon var’ dedikten sonra, elini havaya kaldırarak ‘işte cumhurbaşkanı adayımız’ demediği kaldı.

            Kaldı ki, örtük olarak söylemiş oldu.

            Oysa konu Ekrem İmamoğlu’na, seksenbeş milyonu ayağa kaldıran ve tüm dünyayı iğrendiren alçakça bir ‘yasak kararı’ verilmiş olması idi.

            Diğer beş lider gibi Meral Akşener de, bu kararı alan ve aldıranlara yönelik sarsıcı açıklamalar yapabilirdi, değil ama?

            Sempatik olduğuna itiraz etmediğimiz Meral Akşener hanımefendiyi bağrımıza basmakta herhangi bir beis görmemekte kararlıyız, ama henüz kendilerine ‘bel bağlamak’ta acele etmediğimizi de bilmelerini isteriz.

            Nitekim altılı masanın, Kemal Kılıçdaroğlu dahil diğer tüm ‘lider’lerine bu ‘geçiş süreci’nde güvenmek istiyoruz.

            Eğer bu ‘geçiş süreci’ni iyi yönetir, ‘kişisel hırs ve beklentiler’ini gözetmeksizin ve denildiği üzere Türkiye’yi gerçek bir ‘laik, demokratik hukuk devleti’ne dönüştürebilirlerse, seksenbeş milyon olarak kendilerine minnetkâr kalacağız.

            Herbirinin ‘kendilerine özgü’ görüş ve yaklaşımlarına da saygı duymaktayız.

            Yani hangi görüşten olursak olalım, bu ‘geçiş dönemi’nde biribirimize ‘tahammül etme’ye çaba göstermekteyiz.

            Ancak ve ne var ki, bu iyi niyetten yararlanmak isteyenleri de uyarmak durumundayız.

            Ekrem İmamoğlu’nu hepimiz seviyoruz ve tüm Türkiye’de sevildiğini biliyoruz ama onun bir CHPli Belediye Başkanı olduğunu da biliyoruz.

            Eğer cumhurbaşkanlığına aday gösterilecekse buna önce CHP karar verecektir.

            Ki, CHP’nin böyle bir karar almayacağı onlarca kez dillendirildi.

            Buna rağmen Meral Akşener’in, üstelik tüm milletin gözü önündeki tavır ve sözleri, ‘atkın (!) benim elimdeseni cumhurbaşkanı da yapacağım’ biçiminde anlaşılmıştır ki, en azından ‘siyasi nezakete’ uymamıştır.

            Bu örnekten kalkarak, altılı masayı oluşturan bileşenlerin en üstten en alta tüm kadrolarının şu olağanüstü dönemde ‘olağanüstü dikkat ve özen’ göstermelerinde yarar var diyor, sakın ‘bulup da bunama’ konumuna düşmemelerini öneriyoruz.

            Aksi halde, kendilerinin gerçek konumlarının pek de düşledikleri yer olmadığını göreceklerdir.

            Onları bugün bir ‘değer’ konumuna yükselten ‘birlik’ olmalarından başkası değildir.

            İlla özgül ağırlığımızı görmek istiyoruz diyecek olurlarsa, inanın onları ne asker, ne polis ve ne de ‘Şahsım Devleti’nin olanakları kurtaramayacaktır.

            Ankara burada ise Tahran aha orada…

            Türkçemizdeki ‘bulup da bunamak’ deyiminin yabancı dillerdeki karşılığına baktım; ‘Bedava alınan atın dişine bakılmaz’ benzeri deyimler gördüm. - Habip Hamza ERDEM

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir