Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya
Kazakistan-Çin İlişkilerinde Sınır Aşan Sular
Sınır aşan sular, uluslararası hukukta asgari mutabakatın sağlanamadığı alanlardandır. Genellikle ikili veya bölgesel sözleşmelere konudur. Avrupa ülkeleri arasında Tuna, başarılı sözleşmelerin imzalanıp uygulandığı bir örnektir. Ancak Tuna’da da anlaşmazlıklar nüksedebilmektedir. Fırat ve Dicle konusunda, özellikle GAP projesini engellemek üzere kışkırtılan Suriye ve Irak’a karşı Türkiye’nin taahhütleri, ortak mutabakatları bulunmaktadır. Sorunun temelinde menba (nehrin doğduğu) ile mansap (uç) ülkeler arasındaki çıkar çatışması bulunmaktadır.
Doğu Türkistan’dan doğarak Kazakistan’da Balkaş Gölü’ne dökülen İli ile Obi’ye katıldıktan sonra Arktik kenarındaki Kara Deniz’e akan İrtiş nehirleri suları konusunda Kazakistan’ın sıkıntıları bulunmaktadır. Çin’in insafsızca suyu tüketmesi, Balkaş Gölü’nde kurumaya yol açmıştır. Ancak Kazakistan yönetimi sesini çıkaramamaktadır. Aynen Aral Gölü’nün kurumasında olduğu gibi sorun sadece Kazakistan’ı değil, bütün Türk dünyasını, hatta insanlığı ilgilendirmektedir.
Her iki nehrin doğduğu ve geçtiği yerler ile kollarının isimleri dahi bu kadim Türk yurdu hakkındaki gerçekleri teyit etmektedir. Çin anayasasındaki adıyla Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan) yerine resmi söylemlerde, hatta akademik çalışmalarda ısrarla sadece Sincan ismi kullanılmaktadır. Esasen Uygur, Türkistan, Türk kapsamındaki isimleri kullanmak Çin’de terörist faaliyet sayılmaktadır. Çin’in muhtemel “kışkırtılmasına” karşı Kazakistan’daki akademik çalışmalarda da Doğu Türkistan isminin kullanımı âdetâ yasaklanmıştır.
İli ve İrtiş nehirleri ile kolları, Oğuz Kağan’dan (Alper Tunga, Afrasyab) beri nice destanların, masalların, hikayelerin yaşandığı, yeşerdiği bölgedir. Bu iki nehir birçok bakımdan Batı Türkistan’ın Ceyhun ve Seyhun (Amu Derya, Sırı Deya) nehirleri kabul edilir. Kaşgarlı Mahmut divanında, İli’nin adı İla’dır. İl, devlet kökünden gelir. Kaz Suyu, İli’ye dökülen ırmaklardandır. Oğuz Kağan’ın kızının, nehrin kıyısına kale yaptırdığı için bu isim verildiği rivayet edilir. İli’nin ilk kaynağı Gulca bölgesindeki Tanrı Dağlarından, Narat’dan başlar. Iklık, Ösök, Kaş gibi ırmaklar, İli’yi oluşturur.
Sovyetler Birliği döneminde daha fazla pamuk üretimi için Ceyhun ve Seyhun nehirleri sularının insafsızca kullanılması, tek ürüne dayalı tarım ile arazinin çoraklaşması, aşırı ilaç ve sun’i gübre kullanımından dolayı Aral Gölü kurumuş, tuz/zehir kesmiştir. Benzer politikaları Çin, bu nehir suları için uygulamakta, Kazakistan yönetimi sesini çıkaramamaktadır. Hatta Kazakistan Cumhurbaşkanı, Çin’in Doğu Türkistan’dan ülkesine gelen nehirlerin sularını daha az kullanmaya zorlanamaycağını söylemek zorunda kalmıştır. “Sanki zorlama gücü mü var?” sorusu, önemlidir. Zaman zaman yumuşak tonlu uyarılar, Çin’i “kışkırttığı” için Kazak yönetimi ihtiyattan vazgeçemiyor. Hatta Balkaş Gölü’nün kuruması gerekçesi olarak nehir suları boyunca kanallardakı sızıntılardan bahsedildi. Pekin’e “hata bizde, kusur bizde, suç bizde” mesajı iletildi.
Öte yandan İrtiş’in geçtiği Kazakistan topraklarında nehrin suları bölgedeki sanayi tesisleri için hayati önem taşımaktadır. Bununla beraber bu nehir sularının azalması da bölge tarım ve sanayiini olumsuz etkilmektedir. Kazakistan yönetimi ise “ileri siyasi ve ekonomik ilişkileri” riske atmamak için özellikle kamuoyu nezdinde Çin’i rahatsız edecek, kışkırtacak söylemlerden kaçınmaktadır.
Rusya ile Çin arasında sıkışmış Kazakistan, temel politikalarda her iki dev komşusunu da idare etmeyi görev bilmektedir. Yılbaşındaki olayların mahiyeti henüz çözülememiş olmakla birlikte Kuzey Kazakistan, Rusya açısından sıradaki Kırım veya Dombas özelliği taşımaktadır. Buna karşın Çin, Kazakistan’ın toprak bütünlüğünü tanımakta, Rusların imalarına karşı çıkmaktadır. Bunun anlamı, Kazakistan’ın Doğu Türkistan veya Tayvan konusunda “kışkırtma”dan kaçınması gereğidir.
Kazakistan, Çin’e sadece petrol ve doğalgaz değil tarım ürünleri de satmakta, sanayi ürünleri almaktadır. Kuşak-Yol çerçevesinde Kazakistan’da devasa Çin yatırımları bulunmaktadır. Coğrafi olarak Çin’in yüzölçümü Kazakistan’ın yaklaşık 4 katıdır. Nüfusu ise 80 katı civarındadır. Kazakistan nüfusunun yaklaşık yedide birini Rusların oluşturması, ayrı bir hassasiyeti gerektirmektedir. Dünyada en zor ikamet prosedürlerinden olarak, bir Çinlinin Kazakistan’a yerleşebilmesi sayılır. Buna karşın Kazakistan şehrilerinde Çinli sayısı hızla artmaktadır ki bu durum Kazakları rahatsız etmektedir.
Çin ve Rusya arasındaki Kazakistan, bir anlamda kırk katır ve kırk satır arasında gidip gelmek demektir. Karaya kapalı (land-locked) vaziyetteki bu ülke, denize çıkışını da Çin üzerinden gerçekleştirecek projelerini uygulamaya geçirmektedir. Bunun anlamı Kazakistan’ın daha fazla Çin ejderhası kollarına girmesidir. Rusya, geçen yüzyıl başında bu bölgeyi demir ağlarla kontrol altına almıştı. Çin ise boru hatlarıyla kuşatmış durumdadır. Kuşak-Yol kapsamındaki yollar ise kelepçe olarak gelmektedir. İşbirliği sözleşmelerinde üstün durumda olan Çin’in sinsi baskı-tehdit politikaları, birçok örnekte olduğu gibi yöneticileri self-sansürlü söylemlere mecbur bırakmaktadır. Rusya’nın “Yakın Çevresi” Türk cumhuriyetlerinde Çin nüfuzunun tırmanması, Moskova’yı rahatsız etmektedir. Ancak Ukrayna girdabı, Rusya’nın Çin’e göz yummasını takviye etmektedir.
Sınır aşan sular sorunu Kırgızistan ve Tacikistan’dan Özbekistan ve Türkmenistan üzerinden Kazakistan’a ulaşan/ulaşması gereken Ceyhun ve Seyhun nehirleri için de sözkonusudur. Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde bu konuda hakkaniyet temelli bir sözleşmeye, ihtilaflı durumlarda çözüm komisyonuna ihtiyaç bulunmaktadır. Halen bu yüzden Türk cumhuriyetleri arasında çatışmalara varan anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Böyle bir teşebbüsün Aral’ı ihya etme yanında Balkaş’ın kurumasını önleme fonksiyonu da olacaktır. Birçok bölgede özellikle büyük güçler karşısında Türklerin hakları gaspedilirken diğer Türk devletleri sessiz kalmayı tercih etmektedir. Karabağ, Irak Türkmenleri, KKTC, Batı Trakya Türkleri, Doğu Türkistan… gibi sorunlar sadece o ülkeyi/halkını ilgilendirmektedir. Azerbaycan, Karabağ yüzünden kan ağlarken KKTC veya Batı Trakya Türkleri konusunda bir adım attığını bilmiyoruz. Dolayısıyla diğer devletler de Karabağ konusunda körleri, sağırları oynamaktadır. Balkaş Gölü, facia aşamasına gelmeden ve Kazakistan, Çin karşısında yalnız bırakılmadan bu gölün kurtarılması, muhtemel felaketlerin uluslararası zeminlerde de gündeme gelmesi gerekmektedir. Türk Devletleri Teşkilatı’na bu konuda önemli görevler düşmektedir.
alaeddinyalcinkaya@gmail.com
twitter.com/alaeddinyalcink