Avrupa Birliği (AB), Rusya’nın Ukrayna’da savaş başlatmasından sonra Batı Balkanlar’da genişleme sürecini gündeminin üst sıralarına taşıdı.
AB liderleri, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da yarın yapılacak zirvede, ‘Batı Balkanlar’daki ülkelerin birliğe katılım sürecinin hızlandırılmasını’ görüşecek.
Zirvede, son dönemde Balkanlar üzerinden AB’ye ulaşmaya çalışan göçmen ve sığınmacıların durumu da tartışılacak.
Tiran’daki toplantıda ayrıca Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının enerji ve gıda güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerinin de ele alınması ve bu noktada Batı Balkanlar’a yapılacak 2.5 milyar Euro’luk yardım paketinin detaylarının açıklanması bekleniyor.
AB, Arnavutluk, Bosna, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan’a ‘katılım sözü’ verirken, bu ülkelerdeki ilerleme son yıllarda durma noktasına geldi.
Brüksel, geçtiğimiz temmuz ayında Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile üyelik müzakerelerine başladı. AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşması imzalayan Kosova bu ay içinde adaylık statüsü için başvuruda bulunacağını açıkladı.
Bosna Hersek de Komisyon’un Ekim ayında üye ülkelere adaylık statüsü verilmesi tavsiyesinde bulunmasıyla bloğa katılma yolunda bir adım daha attı.
AB, Bulgaristan ve Romanya’yı 2007 yılında kabul etmesinin ardından en son 2013’te Hırvatistan’ı birliğe dahil etti.
AB yetkilileri, hayal kırıklığı içindeki Batı Balkan ülkelerinin Rusya ya da Çin’e yönelmemesi için genişleme yönünde acil adımlar atılması gerektiğini düşünüyor.
AB Komisyonu Komşuluk ve Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi, geçen hafta Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a yaptığı ziyaret sırasında “Genişleme politikası AB liderlerinin ilk üç önceliği arasında yer alıyor. Barış, istikrar ve refah için uzun vadeli tek gerçek çözüm AB üyeliğidir.” diye konuştu.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rus müdahalesi ve etnik gerilimlerin uzun süredir siyasi istikrarsızlık yarattığı Bosna’nın “tüm Batı Balkanlar’da istikrar için önemli” olduğunu kaydetti.
Bölge ülkelerinin AB’ye katılımı önündeki en büyük sorun olarak “AB’nin bu devletlerin ekonomilerini ve siyasi kurumlarını Brüksel’in açık ticaret ve Batılı demokratik ideallerden oluşan tek pazarıyla bütünleşmeye hazır görmemesi” gösteriliyor.
Londra merkezli bir düşünce kuruluşu Centre for European Reform’dan araştırmacı Luigi Scazzieri, “Hiçbiri AB’ye katılmaya yakın değil. Kopenhag kriterlerini karşılamak için hepsinin önemli engelleri aşması gerekiyor.” dedi.