BEYNİMİZDEKİ ENGELLERDEN KURTULALIM

Kendi hayatımda bile öyle çok yaşadım ki farklı olmanın toplumda nasıl yargılanır bir şey olduğunu…Köyden şehire gittiğimde ortaokula başladım ve şehirli çocuk topunu kaçırmıştı, hemen alıp ona verdiğimde götürüp çöpe attı”şu köylü dokundu ona,pis oldu artık,oynamam ben bu topla”deyip.

Aklım durmuştu, algılayamamıştım ne demek istediğini 11 yaşımda…Köylüyüm diye aşağılamıştı beni…

Küçük oğlum”C,Ç,S,Ş”seslerini tam çıkaramıyordu.Peltekti.Okula gidiyordu öğretmeni dövüyordu”gerizekalı”deyip,eve geliyordu babası dövüyordu” gerzek” deyip…Ne mi oldu?Oğlum yurt dışında 5 üniversite bitirdi,şimdi kendine tek kişilik bir uçak aldı,canı ne istiyorsa onu yapıyor,para biriktirip dünyayı geziyor, parası bitince yine çalışıyor.Keyifli bir hayatı var yani…

1992 yılından bu yana 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası bir gün olarak kabul edilmiştir. Bu günde dünya çapında ücretsiz,   gönüllülüğe dayanan organizasyonlar,aktiviteler düzenlenir.

Hükümet desteği ve sivil toplum organizasyonları ile birlikte güne özel kutlamalar yapılır…

3 Aralık Dünya Engelliler Günü tüm dünyada engelli haklarına dikkat çekildiği, sivil toplum kuruluşlarının etkinlikler düzenlediği bir gündür.

Günümüzde dünyada 1 milyardan fazla ,Türkiye’de 6.5 milyon engelli bulunmaktadır.Aslında bu sayının 9 milyonu geçtiği söylenmekte…Ülkemiz nüfusunun yaklaşık %12.5’i engellidir.

Bugün gerek sosyal yaşamda gerekse iş yaşamında kendilerine çok zor yer bulan ve yaşamın  birçok alanında çeşitli “engeller” ile karşılaşan engelli insanlarımızın farkına varmak ve onlarla birlikte yaşadığımızı unutmamamız gerekir.

Bu nedenle, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam iyi olma hali olarak tanımlanan sağlığın korunması ve geliştirilmesi için çaba sarf edilmelidir.Engeller hayatın ritmini yakalamaya engel olamaz.En büyük engel, engellenmektir.

Özel eğitim olmadan çağdaş eğitim olmaz.Asıl engelliler, karşılarına çıkan engeli geçemeyenlerdir.

Kendinizi engelli olarak hayattan atmayın. Unutmayın, engeller savaşılarak aşılır.Engelli olmak sorun değil, engelliye engel olmak sorundur.

Asıl Engelliler Onları Görmeyenlerdir.Türkiye Sağırlar Milli Federasyonu, Maltepe Belediyesinin katkılarıyla,işitme engelliler için “Memleketim” şarkısına işaret diliyle klip çekti.Klipte,CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,tarihçi-yazar İlber Ortaylı,tiyatro sanatçısı Genco Erkal,Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç,haber spikeri Seda Öğretir, Savaşçı dizisi oyuncuları Sarp Levendoğlu,Burç Kümbetlioğlu,Berk Oktay’ın bulunduğu ünlü isimler, gaziler ve işitme engellilerle birlikte, işaret dilini kullanarak şarkıya eşlik ettiler.

Özel gereksinimli bireylerin günlük hayatta yaşadıkları zorlukların temel kaynağı, doğuştan ya da yaşadıkları olaylar sonucunda organlarını gerektiği kadar kullanılamamasından değil, insanların gerekli hassasiyeti göstermemelerinden kaynaklanmaktadır.

Örneğin;engelli park aracı’ yerine otomobilini park etme,görme engelli bireylerin güvenli bir şekilde yürüyebilmeleri için yapılan kabartmalı sarı çizgi önüne ağır yük,saksı koyma…

Engelli tuvaletini kullanma,otobüste trende,engelliler için ayrılmış özel yerlere hemen koşup oturma…

Peygamber Efendimiz“Âmâ’ya veya yol sorana yol göstermen, sadakadır.Güçsüz birine yardım etmen, sadakadır.

Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır.”(İbn Hanbel, V, 152, 169.) “Herhangi bir mal varlığınız yoksa,âmâlara yardım etmek,sağır ve dilsizleri anlayana kadar dinlenmek,bir insana ihtiyaç duyduğu nesnenin yerini göstermek,yardım isteyen birine gücümüz yettiği kadar yardım etmek ve güçsüzlere kol kanat germekle sadaka kapılarını açabilirsiniz.”der…

Ortaçağda cadılarla birlikte“lanetli”diye yakılan, Hitler tarafından (ki sadece yahudiler değil) fabrikalara atılıp yok edilen,en son Çin de işkencelere maruz kalan “özürlü” insanların 1993 ten bu yana kutladıkları gündür.

2005 yılında çıkan engelli vatandaş kanunlarının,uygulayıcılar tarafından uygulanmıyor olması esas acınacak durum değil mi…

Belki senden daha yetenekli, daha zeki, daha çok şey başaran insana sen kolunda, bacağında sorunu var diye destek olmak dışında,görmezden geldiğin için,kendilerini ifade etme şansları daha azdır bu insanların.

İnsanların empati kurmaları ve kalplerindeki engelleri yok etmeleri gerekmektedir.İnsanın bedeninin engelli olması onu eksiltmez,ama kalbin,vicdanın engelliyse seni hiçbir şey iflah etmez.

Birazcık empati …Sevmeyi,anlayışı bir öğrensek dünya çok güzel bir yer olacak.Hayatın her alanında bu kardeşlerimize hayatı kolaylaştıracak basit çözümlerle katkıda bulunabiliriz.

Aslında bunları yapacak kurumlardır.bankalarda, postanelerde kısaca sıramatik olan yerlerde, gelen sırayı sesle ortama verebilirler…

Otobüs ve metrolarda gelecek durak bilgileri hem ekranlara hem de yine içeriye verilebilir…

Yollar rampalarla kaldırımlara çıkmak kolaylaştırılabilir…Kaldırımlarda yol boyunca sarı işaretli belirgin yürüme yolu yapılmalıdır.

Kütüphanelerde okuma dinleme,salonları ve materyalleri geliştirilmelidir.

Trafik ışıklarında sesli uyarı sistemi yaygınlaştırılmalıdır…

Ben senelerce görme engeli olan insanlar için radyoda ve evde CD ye kitap okuyup,kütüphanelere bağışladım,siz de yapabilirsiniz…

Lütfen engelli kardeşlerimizin sorunlarına duyarsız kalmayalım,onların sorunlarını kendi sorunlarımız yapmak için başımıza gelmesi gerekmiyor.

Engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak önlemler alalım, onlara sahip çıkalım, her şeyden de önemlisi onlara ‘sevgimizi’ verelim.

Bugün farkındalık zamanı… Engelliler,sadece bugün ve diğer farkındalık haftaları yada günlerinde hatırlanmasın.

Bu günlere özel programlar yapılıp para toplanmasın.Engelliler hayatımızda her zaman var,bir gün değil…

Sadece engelliler için değil ailelerin de anlayışa ihtiyacı var….

Otobüste,markette,sokakta toplu kullanım alanlarının olduğu her yerde karşılaşıyoruz.

Çığlık atıyorsa,öfke nöbetinde ise lütfen korkup çaresiz olan aileyi bir de siz dışlamayıp, acımayın,rahatsız olmayın, uzaylıymış gibi bakmayın.

Bir dokunuş,bir gülümseme,yardımcı olma girişimi o kadar iyi gelecektir ki o aileye…Farkında mısınız,eskiden saklanan bu bireyler topluma yeni yeni karışmaya başladılar.

Sadece insan olun,herkesin sizin kadar yolda yürümeye,toplu ulaşımı kullanmaya, hakkı var…

Herkes sizin gibi hızlı yürümek zorunda değil,sizin gibi duymak ve görmek zorunda olmadığını-olamadığını fark edin… 

Doğuştan hiçbir engeli olmasa da,var olan problemlere çözüm bulamayan,karmaşa yaratan bizlerin engelleri yarattığımızı düşünerek önce kendimizi sorgulayalım…

Niçin yapılan binalara,kaldırımlara standart koyamıyoruz.Kaç tane yazar görme engelliler için kitap yazdı!

Down sendromlular eğitim aldıklarında bizden farkları yok,sadece biraz daha fazla ilgi istiyorlar,onlar için kaç tane okul,kreş açılıyor…

Bu günün engellilere kazancı ne,amaç ne,fikir ne,neden sadece bir günde kalıyor?Neden sadece sanal alemde resim paylaşılıyor?Farkındalığı bu şekilde mi sağlayacağız?

Amaç; onlara bundan sonraki günlerde yaşama alanlarını kolaylaştıracak,onlara daha fazla değer verdirecek,onları saygın birer birey yapacak, kısacası insan olduğunu ve bu toplumun bir parçası olduğunu hissettirmek için,bunun mücadelesini vermek olmalı…

“Engelliler aslında biz onlara düzgün erişim sağlayamadığımız  için engelliler” diye bir söz söylenmiş…Çok doğru…

Ülkemizde engellilere sağlık,ulaşım,eğitim alanında birçok pozitif ayrımcılık kanunlarda, yönetmeliklerde yer almakta zaten.Zihinlerdeki engel devam ettiği için uygulanamamaktadır. Türkiye bürokratik engelli bir ülkedir.

Dün, bugün ve yarın…Engeller var olduğu sürece onlara yardım elimizi uzatmamız gereken her gün…

Hiç düşündünüz mü; ya bacaklarım olmasaydı? Görmeseydim? Duymasaydım? Kromozom sayım normale göre bir fazla olsaydı?O zaman ben engelli mi olacaktım? 

Empati kurarak asıl engellinin engelleri kuranlar olduğunu düşünecektim…Çok zor şey,sapasağlam olup engelli olmak!

Tekerlekli sandalyede oturup koşmayı,gözlerinizi bağlayıp sevdiklerinizi görmeyi,kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini, su içirmesini,konuşmayıp şarkılar söylemeyi, kordonda martıların sesini dinlemeyi denediniz mi hiç…

Size”zihinsel engelli” yerine ”gerizekalı” ya da ”deli” denildiğini düşündünüz mü!

Engelli yakınınıza,arkadaşınıza baktınız,ilgilendiniz,ona yardımcı oldunuz mu hiç?

Hiç küçük bir çocuğu tekerlekli sandalyesinden kucaklayarak alıp belediye otobüsüne bindirdiniz mi?

Hepimiz birer engelli adayı değil miyiz!Yarın hangimize ne olacağını kestirebilir miyiz!

iş yerlerinize bir bakalım…Engelli bir müdürünüz,bir hocanız var mı? varsa bile öyle az ki… Engelli bireye iş imkanı bile “lütuf” kabul ediliyor.

Engelliye acıma,kol kanat germe direk bir ilişki kur.O seninle eşit şartlara sahip olması gereken bir vatandaş.çözüm ona acımak değil,hayatını kolaylaştırmak.

Facebook da,twitter da paylaşım yerine,zihniyetleri değiştirelim,yaşamı dar etmeyelim, toplumdan uzaklaştırmayalım.

Engelli anne babaları da sokakta “aman kimse ne der” diye endişeyle dolaşmasın… Amerika’da tanıdığım bir arkadaşım laf arasında söylemişti ve çok üzülmüştüm.”Oğlum engelli ve 22 yaşında karım ne oğlumuzu çıkarıyor dışarıya,ne de kendisi çıkıyor”

Çocuklar farklılıklara saygılı olmayı öğrensin.Bu çocuklar öcü değil,bu aileler uzaylı değil. sen=onlar=ben hepimiz eşitiz.Hakları yasalarla koruma altına alınsın,bunun için gayret edelim…

Belki de zihni sağlam dediğimiz ve ne olursa olsun bir üretim ve tüketim makinesi olan insanoğlu; çıkarları çerçevesinde;iyiye, güzele yönelik olanı değil de,güce çıkara ve şahsi olarak kazanmaya yönelik olanı kazanmaya kendini mecbur hissettiğinden zihinsel engelliliği bir hastalık olarak görmektedir.

 Belki de hastalıklı olan sürekli çıkar peşinde olan zihni sağlam sandığımız kişilerdir.Ki bence öyle…Çıkarı için insanları kullanan insanlar bence zihinsel engelli,çünkü kişilik bozukluğu olduğu düşünüyorum bu tür insanların.

Ülkemizde engel,insanın kendisinde değil,çevresinde.Yoksa kişi fiziksel eksikliğini,gen hastalıklarıyla yaşamını sürdürmeyi,geçirdiği kazalardan sonra hayata adapte olmayı pekala başarabilir…

 Engeli sandığımız insanların,olmayan insandan daha hayat dolu olabilir…Esas engel,engeli eksiklik olarak görenlerin beyinlerinde…

Siz kendini engelsiz sananlar,hayatı ve şartları insanlar için zorlaştırmadığınız sürece engelin pek bir önemi kalmıyor…

Gerçekten engel sizsiniz,sizin ayrıştırıcı kafa yapınız,ayrıştırıcı davranışlarınız ve günlük hayatta çıkarttığınız zorluklardan sebep engelleri hep hissettiriyorsunuz… 

Hiçbir insan birbirinin aynı değil.Saçı, boyu ,kaşı,gözü,özellikleri.Bunlar  insanın farklı özellikleri değil mi?Yürüme engelli birey de öyle…Down sendromu olan ya da görme engeli olan insan da sadece farklı,bunu böyle düşünmek çok mu zor… 

Vatandaş olarak tüm haklara aynı derecede sahip olarak doğar herkes.Fiziksel farklılıklar ya da hastalık işin içine girince niye daha az yaşama hakkına sahipmiş gibi davranıyorsunuz?

Herkes farklılıklarına saygı duyulmasını hak ediyor,kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur,üstünlük sadece iyi insan olabilmekte…

Beyindeki engeller kalktığı sürece yaşam her birey için yaşanılır hale geliyor…

Kişinin engeli tıpkı sarı saç, mavi göz gibi fiziksel bir özelliğe dönüveriyor ve kişiyi farklı-eksik kılmıyor…

Fiziksel farklılıklarımızı tartışacağımıza,keşke beynimizdeki ve yüreğimizdeki engelleri görebilsek, dünya daha yaşanası olmaz mıydı!

Farklı gördüğümüz insanları,davranışlarımızla uzaklaştırmak yerine,onlara bir fırsat verip,içlerindeki cevheri keşfetmekte ellerinden tuttuğumuzda hem topluma,hem kendilerine yararlı hale geldiklerinde bizler de kendimizi daha iyi hissetmez miyiz !

Farklılıklarımızla eksiklik duymak yerine,bizi biz yapan bu farklılığımızla insanları şaşırtan mucizeler yapabiliriz istersek…Farklılıklar da zenginliklerimizden birisi değil mi?

Amerika’da yaşarken bir yıl çeşitli farklılıkları olan çocukların öğretmenliğini yapmıştım.O dört okulda öyle güzel deneyimler yaşadım ve öyle çok şey öğrendim ki…Kendimi zenginleşmiş hissettim. Hele sınıfa girdiğimde koşarak sarılmalarını bir görseydiniz,sevgi ancak o masum bakışlarla tarif edilebilir…

Tedavi için ülkeme geldiğimde Yalova’da Engelli çocuklar için yapılan bir yemeğe katıldım.Görseniz öyle tatlı,öyle içten ve öyle güzeller ki…Birlikte yedik,içtik,oynadık,güldük,şarkılar söyledik,hatta salıncakta bile sallandık…

Bizden istedikleri tek şey vardı,onlara engel çıkarmamamız,normal davranmamız…

Kendinin normal olduğunu sanan siz-biz zavallı insanlar,lütfen kendinizden farklı gördüğünüz insanlara,bön bön bakmayın,ya da ailelerine acıyarak bakmak yerine,onlara normal davranıp,engel çıkarmayın,yarın başımıza ne geleceğini bilmiyoruz,unutmayın hepimiz birer engelli adayıyız…

Kendi hayatımda bile öyle çok yaşadım ki farklı olmanın toplumda nasıl yargılanır bir şey olduğunu...Köyden şehire gittiğimde ortaokula başladım ve şehirli çocuk topunu kaçırmıştı, hemen alıp ona verdiğimde götürüp çöpe attı"şu köylü dokundu ona,pis oldu artık,oynamam ben bu topla"deyip. - umran unlu

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir