Site icon Turkish Forum

ÖĞRETMENLER GÜNÜ 2022

Sayfalar dolusu ödev yerine, herşeyi sınıfta, yaparak yaşayarak öğretmeye çalıştım. Kendine güvenen, araştıran, yapıcı ve Atatürkçü öğrenciler yetiştirdim yıllarca… - umran unlu

Sayfalar dolusu ödev yerine, herşeyi sınıfta, yaparak yaşayarak öğretmeye çalıştım. Kendine güvenen, araştıran, yapıcı ve Atatürkçü öğrenciler yetiştirdim yıllarca…

Kızım zaman zaman öğrencilerimi kıskanırdı. ”Bütün sevgini öğrencilerine veriyorsun bize bir şey kalmıyor,keşke biz de senin öğrencilerin olsaydık!” demişti bir keresinde.

Üçüncü sınıfta bir soru sormuş, ”bak kocaman kitaplığımız var, git araştır bul, Yok öyle hazıra konmak, hem kimsenin sözüne tam güvenme her sorunun cevabını uzun uzun araştır” demişim ve o yüzden araştırmacı olmuş.Şimdi iyi bir fizik profesörü ve araştırmacı…Tam 37 yıl önce!

Öncelikle biz Öğretmen okullarında tam bir öğretmen olarak yetiştik.köylüyle köylü,şehirliyle şehirli olmayı başardık.Her dalda çok iyi hocalar tarafından yetiştirildik.Zaten son sınıftaki uygulamaları göz önüne alırsak nasıl öğretmen olunur kısmını iyice pekiştirdik. Sonra yıllar içinde piştik.

Buna rağmen Köy Enstitülerinde yetişmeyi çok isterdim.

Bizden sonra Öğretmen lisesi oldu. Öğrenciler formasyon derslerinden,köy ve şehir stajlarından uzak,lise öğrencisi gibi yetişti.

Daha sonra üniversite mezunu olacak öğretmenler dendi ama öğretmen olarak yetiştirmediler.Şehir çocuğu köye gittiğinde kalakaldı ne yapacağını bilmeden.

Daha sonra okulu bitiren öğrencilere”sözlü sınav yapacağız”dendi ve hep kendilerine yakın kişilerin tayini yapıldı.

Bir yandan öğretmen açığı var deyip,diğer yanda öğretmenler yıllarca tayin edilmeyi bekledi…

Tayinleri yapılmayan öğretmenler işsiz kalırken,köylerdeki okullar bir bir kapatıldı.Öğretmen öğrencisiz,öğrenci öğretmensiz kaldı.

Bizim nesil atandığı okulun;sınıflarını boyayıp, sobasını yakıp temizledik.Sobanın üstüne ihlamur koyup kaynattık,öğrencilerimiz üşümesin diye.Kayıp düşmesinler diye karları kürüdük.

Sınıfımızdaki fakir öğrencilere kıyafet, ayakkabı, kalem,defter alamasak da temin etmeye çalışan  öğretmenlerdik.

Çok basit şikayetlerle ceza alan, görevine son verilen, görev yeri değiştirilen öğretmen ve yöneticiler her türlü  zorluğa katlandı…

Öğrencilerimizin sadece dersleriyle ilgilenmedik,ergenlik ve psikolojik sorunlarını da  saatlerce dinlerdik.

Kütüphanelerimiz yoktu,karton kutuları grapon kağıtlarıyla kaplayıp,okulumuza, sınıfımıza kitaplıklar kurmuştuk.

Köylere uygulama bahçeleri kurup,ağaçlar dikip,verimli tarım nasıl yapılır ön ayak olmuştuk…

Kurslar açarak tarhana,makarna,reçel,konserve,dikiş nakış öğretmiştik köyün gençlerine…

Bazı siyasilerin,köy muhtarlarının  olmayacak isteklerini geri çevirmekten çekinen yönetici ve öğretmenler olmadık hiç…

Siyasi nedenlerle oradan oraya sürüldük,aileler parçalandı,yine gıkımız çıkmadı…

Okulun temizliği, araç ve gereci için azmı  sağa sola koşup bağış toplamaya çalıştık…

Şimdi İyi öğretmen, başarılı öğretmen, uzman öğretmen diye statülere ayırdınız öğretmenleri…

Yıllardır öğretmenlik yapan insanlar,yeniden sınava sokuldu,kucağında çocuğuyla…

Her türlü özveriyle çalışan bu öğretmenleri acaba hangi sorularla ölçülebileceksiniz?

Amaç öğretmeni itibarsızlaştırmak mı,yoksa öğretmenlik formasyonu olmayan insanları öğretmen tayin etmek mi?

Ya maaşlar…ABD ve Avrupa’daki öğretmenlerin aldığı maaşın yanında bizimkilerin maaşı sadece ekmek peynir almaya yeter diyecektim ki…Peynirin de yanına varılmadığı aklıma geldi.

Cerrah olup insanları iyileştirmeyi çok istemiştim.Küçücük bir dağ köyünde  dünyaya gelmiştim.

Ortaokul bitti ben yeniden her gün ağlamaya başladım.”Baba yalvarırım izin ver ben üniversiteye gidip doktor olmak istiyorum. ”Son söz söylenmişti.”Ben seni istanbul gibi yere tek başına gönderemem ya öğretmen olursun,ya da kocaya gidersin”…

Hep kocaya vermekle korkuturlardı beni. İnanamıyordum babam gibi ileri görüşlü aydın bir adam bunu nasıl söyleyebiliyordu.Sonunda kocaya gitme korkusundan Öğretmen okuluna gittim ve öğretmen oldum.

Şimdi mi ne düşünüyorum!İyi ki öğretmen olmuşum,iyi ki bir sürü öğrencilerim olmuş…Bin defa dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum…Öğrencilerimin arasında her zaman kendimi çok mutlu hissettim.

İlkokula başladığım gün rahmetli Veli Özçelik (annemin -babamın  ve benim öğretmenimizdi)

”Küçük Ümmü  hoşgeldin bakalım. Senin annen bu köyde ilk Cumhuriyet şiirini okuyan zeki ve aydın bir kadındı,sen de annene layık bir evlat olarak okuyup, bu köyün kapılarını dış dünyaya açacaksın, unutma sakın bunu!” diyerek beni yüreklendirmişti, sevgiyle bakıp gözlerime, saçımı okşayarak…Tam 65 yıl önce!

Öğrencilerim mi!Duyduğum,görebildiğim her öğrencim,kendini yetiştirmiş,toplumda bir yerlere gelmiş.Öyle gurur duyuyorum ki hepinizle yavrularım…

Muzaffer Kamadan(Öğretmen Okulundaki Edebiyat Öğretmenim) 

“Ümrancığım, ne kadar etkilemişsin öğrencilerini, bir de onları ne güzel yetiştirmişsin. Hem kıskandım, hem de gurur duydum. Senin gibi öğretmen, gerçekten çok az bulunur. Seni çooook çok kutluyorum. Mutlu olmayı sonuna kadar hak etmişsin. O öğrencilere de ne mutlu ki, senin gibi bir öğretmende eğitim görmek şansları olmuş.” 

Benim en büyük ödülüm ve terfim öğretmenimden duyduğum bu cümlelerdi.

Öğretmenlerin isteği sadece haksızlık yapılmasın,adil davranılsın ve insanca yaşasın…

Çok şey mi istiyorlar sizce…Onlar geleceğin cumhurbaşkanını yetiştiriyorlar ve bu kadarını da hak ediyorlar…

“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!”. Diyerek gelecek kuşakları öğretmenlere emanet eden.

BAŞÖĞRETMENİM ATATÜRK”üm, Kurtarıcım, Yol gösterenim Umut ışığım Yaşam biçimim…

Tüm dünya öğretmenlerinin öğretmenler gününü kutlarken, hak ettikleri değerin verilmesini ve aydınlık günler diliyorum…

Exit mobile version