Almanya’da bugün bir şekilde Türkiye ile bağı olan bir olay yaşandı.
Bir idare biçimi olarak demokrasi sandıktan çıkanın diğerleri üzerinde tahakküm kurması değildir. Demokrasiyi azınlığın mı, çoğunluğun mu tahakkümü tartışmasına indirgemek olsa olsa sandık demokrasisi olur.
Oysa demokrasinin toplanma özgürlüğü, dernek kurma, mülkiyet hakları, din ve konuşma özgürlüğü, kapsayıcılık ve eşitlik, vatandaşlık, yönetilenlerin rızası, oy hakları, hükümetin yaşam ve özgürlük hakkından haksız yere mahrum bırakmasına karşı güvence, azınlık hakları gibi her biri iyice tartışılması, anlaşılması, mutabık kalınması ve özümsenmesi gereken pek çok köşe taşı var.
İdare edenlerin kolayca bu kavramlarla oynayamaması için, bazı toplumlar bu köşe taşlarını anayasa ismini verdikleri bir metinde yazma gereği duymuşlar. Hatta bu da yetmemiş, insan hakları gibi değerleri ülkeler üstü hale getirmişler.
Almanya’da da benzer şekilde bir anayasa var ve Türkiye’deki Anayasa mahkemesi benzeri bir Anayasayı koruma dairesi var. Bu daire, Almanya’da yaşayan tüm Türkleri ve dolayısı ile Türkiye’yi ilgilendiren, aşırı sağcı NSU terör örgütünün işlediği Türk cinayetleri ile ilgili görülen davada, örgüt ile istihbarat görevlilerinin ilişkisini gösteren bir rapor yayınladı. Hessen eyaleti bu rapora 120 yıl boyunca gizlilik kararı aldırdı ve konu bir süredir kapanmıştı.
Yoksa Neo-Nazi’den çok istihbarat görevlisi mi var?
Gizlilik kararının gerekçesinin, örgüt içine sızan istihbarat elemanlarının isimlerinin gizli kalarak, çocukları ve torunlarının yaşam süreleri boyunca korunması olduğu düşünüldüğünde kabul edilebilir gözüküyor.
Ancak bir problem vardı. Anayasayı koruma dairesi korunsa da, raporda ihmali olan görevliler nasıl hesap verecekti? Çünkü raporda, herkes görevini eksiksiz yapsaydı cinayetlerin önlenebileceğine dair bazı ipuçları var.
ZDF, tüm eyaletlerin ortak olduğu bir Alman devlet kanalı. Bu kanalda program yapan, Erdoğan’a hakaret ettiği iddiası ile hakkında dava açılan Böhmermann isminde bir sunucu var. Konumuz bu dava değil, ancak bu kişi bugün mahkemenin gizlilik kararına rağmen “Kamuoyunun, yüz yıl boyunca ‘gizli’ kalması gereken bu belgelerde ne olduğunu bilmeye hakkı olduğuna inanıyoruz” diyerek bu raporu açıkladı.
İsimler karartılmış olsa da, bu durumu anlayabilmek için, Türkiye’de mahkemenin gizlilik kararı verdiği MİT ile ilgili bir dosyanın, kamu yararına gerekçesi ile TRT tarafından yayınlandığını düşünün.
Anayasayı Koruma dairesi bir devlet kuruluşu, ZDF bir devlet televizyonu. Yasama, yürütme, yargı, medya, hepsi kendi işini yapıyor, hem de layıkıyla, maksat demokratik düzen içindeki insan hatalarını elimine edebilmek, sistemi ileri götürebilmek.
İşte kuvvetler ayrılığı! Dünyanın en zengin, en gelişmiş ülkelerinden birisi Almanya. Toplumlar, kimi zaman bir siyasetçinin, kimi zaman bir bilim adamının, kimi zaman bir komedyenin kollarında yükseliyor.