Dünya tarihi yeniden mi yazılıyor ne dersiniz?
Bir virüsün dünyayı nasıl da sarstığını ve bir doz aşının rakamlarla ölçülemeyeceğini, parasal değerinin olmadığını, bilim ve aklın dünyanın tek umudu olduğunu gördük…
Aynı zamanda milyonlarca tank, top, füze ve uçağın, aşı ve virüs ilaçlarından çok daha değersiz olduğuna da tanık olduk.
Bu salgının sosyal, iklimsel, dijital bir deney olduğu artık bir gerçek…
Arlık 2015’te Paris’te imzalanan, Birleşmiş Milletler ‘İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ gereğince, 2020 yılında başlamak üzere 2030 yılına kadar dünyanın soğutulmasının kararlaştırıldığını biliyoruz.
Dünya Meteoroloji Örgütü de 6 Şubat 2019’da yaptığı açıklama ile 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarının son 170 yılın en sıcak yılları olduğunu ve yükselme eğrisinin devam ettiğini belirtmişti.
Bu gelişmeler olurken, Dünya Sağlık Örgütü de dünyanın muhtemel bir salgına hazırlanılması talimatını vermişti…
Nihayet Bill Gates ve John Hopkins Üniversitesi tarafından da New York’ta 18 Ekim 2019 tarihinde 3,5 saat süren bir simülasyon ile pandemi tüm dünyaya ilan edildi.
Pandeminin süresinin, dünya için başta 6 ay olduğu, ilk vakanın da 17 Kasım 2019’da Çin’de görüldüğü de tüm dünya tarafından biliniyor.
Çin’in, bu salgın vakasını ilk etapta gizlemesi de kabul edilemez bir gerçek.
Pandeminin büyük ihtimalle Mayıs sonu itibarı ile tamamen olmasa da, kısmen biteceği umut ediliyor.
Türkiye içinse, 6 haftalık kritik bir dönemden geçileceği de uzmanlar tarafından açıklanıyor.
Aslında çok fazla paniğe kapılmadan önlemimizi alarak, bu virüsün diğer virüslerden pek de farkı olmadığını, planlı deney için özel olarak seçildiğini düşünmemiz gerekiyor.
Bu planlı deneyle insanlar evlerde tutulup sosyal hayat izole edilecek, fabrikalar ve küçük işletmeler kapalı tutulacak, ulaşım durdurularak, caddeler boşaltılarak, hayat bilinçli olarak yavaşlatılacak.
Aslında herşey çok açık planlanmış görünüyor, salgın sırasında uzaydaki 22 bin uydu, bilimadamları ve milyonlarca kamera ve bilgisayarlarla dünyadaki değişimle ilgili her türlü bilginin takip edildiği de ortada.
Sıcaklık düşüşü, iklim değişikliği, okyanuslar, denizler ve göllerdeki yaşam, balık artışı, deniz canlıları, hayvan davranışları, kutuplar, kirlilik düzeyi ve herşey kayıt altına alınıyor. Yani herşey planlı programlı yönetiliyor. Bunun da sanıldığı kadar basit olmadığı görülüyor.
Başta daha çok Çin’de tüketilen yarasa, sürüngen gibi hayvanlardan geçtiği sanılsa da resmi olmayan bilgilere göre, bu kadar basite indirgememiz gerektiği de apaçık.
Başta da belirttiğim gibi umarım insanoğlu doğaya ve canlılara, verdiği tahribattan esaslı bir küresel ders çıkarır.
Doğanın ve tarımın bizlere armağanı olan tüm olanakların, başta soluduğumuz hava nın, içtiğimiz suyun ve toprağın bize sunduğu gıdaların kıymetini bilelim ve doğadaki kıt kaynakları, gelecek nesilleri düşünmeden bilinçsizce ve pervasızca tüketmekten artık vazgeçelim.
En önemlisi de atmosferdeki oksijeni, içilebilir temiz su kaynaklarını, bundan böyle hiç olmadığı kadar hesap ederek tüketelim ve aslında gelecek nesilleri de düşünerek, bugüne kadar acımasızca yıprattığımız dünyamıza iyilik edelim.
Mutlu bir haftasonu dileğiyle, sevgiyle kalın…
SEVGİ ERDOĞAN AKYÜZ / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER