PAN AVRUPA (8)
Biz yasalarımızı AB istediği için değil, halkımızın ihtiyacı olduğu için değiştiriyoruz diyenler, kandırmaya müsait çocukları var ise bu teraneleri onlara uyumadan evvel nenni olarak söylesinler. En çok sinirlendiğim sözcük ise Mustafa Kemal Atatürk yüzünü batıya çevirmişti ifadesi. Bu büyük dahi insanı zerre kadar anlamamış olanların bu tarzdaki zırvaları insanı çileden çıkartmaktadır. Manevi miras olarak bizlere :
EFENDİLER !
“ Ben manevi miras olarak hicbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.
Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” şeklindeki düşüncelerini bırakan Mustafa Kemal Atatürk’ün, akılcılık, aydınlanma, çağdaşlaşma ve muasır medeniyetin üzerine çıkma ideali batı değildir. Rahmet Atilla İlhan ; batı diye bir kavram yoktur der iken çok isabetli bir söz sarfetmiştir.
Sonuç olarak ; İnsanlığı hayvanlaşmadan da öte soysuzlaştırma ve sürüleştirme götüren projeleri kuramlayan Yahudilerin ve onların destekçilerinin unutmaması gereken bir hadise var.
ANTİSEMİTİZİMİN IRKÇILIĞI üzerine düşünceler Avrupa kamuoyunda her geçen gün çığ gibi artmaktadır. Kendilerine SAF IRK, diğerlerinin ise
PİÇ IRK olmasını talep etmek sağlıklı bir düşünce değildir, ciddi tepkiler
almaktadır ve bu tepkiler artmaktadır.
Tüm bunlardan daha fazla düşünülmesi gereken; Hindistan’da Colalı içeceklerin içerisinde tespit edilen fare zehiri vakasından anlaşıldığı üzere hiçbir kontrole tabi olmayan uluslararası üreticilerin ürünleriyle – uzun vadede sonuçlarını gösterecek şekilde- insanlığın zehirlemesi, diğer yanda da hastalanan insanların başka bir uluslararası ilaç firmasının tedavi için ilaç satışı yoluyle sömürmesi,
yani doğuştan itibaren yenilen hurmalar, yaş ilerleyince insanın kıçını tırmalayacaktır. İnsanoğlu herhalükarda, bu sülüklerin mahkumu kalacaklardır. Bu olgu, insanlığın karşı karşıya bulunduğu vahim durumdur. Bu sapık düşüncelerin boşa çıkartılması elzemdir.
Gen teknolojileri vb. gibi buluşları, bilimin katettiği olumlu gelişmeler olarak lanse edilirken, bu gelişmelerin sapıkların amaçlarına ne kadar hizmet ettiği sorusunu hiç kimse ele almamaktadır. Velhasıl ormanlardaki türlü solucanlar, böcekler ve haşerat, insanlardan çok daha ileri seviyede özgür ve sağlıklıdır. İnsanlık kendi aklı ile belayı satın almaktadır. Tüm uğraşılarının kendisi, ailesi ve insanlığın refahını ve mutluluğunu artırmak olduğunu zannederken iken, uluslararası bir mafyanın kobay faresi olmaktan daha ileriye gidememekte.
İnsanlığın düşünen varlık olduğu iddiası günümüzde komiklikten öteye geçememektedir . Böyle bir iddiaya böcekler bile güler. Son zamanlarda sıkça soğuk suda yavaş yavaş ısıtılan kurbağa örneği ortalıklarda dolanmakta. Samimiyetle ifade etmeliyim ki, biz o kurbağadan çok daha zavallıyız. O kurbağa iç güdüsü ile o kabın içerisinden çıkmak için çabalar. Biz ise uzun yıllardır aldığımız maksatlı gıdalar ve ilaçlar ile tam olduk.
devam edecek…
Bir yanıt yazın