İran’da, Afganistan’da ve şeriatla yönetilen diğer İslam ülkelerinde gördüğümüz gibi, siyasal İslam’dan en çok zararı, kız çocukları görmektedir…
Bu nedenle “kız Çocukları Günü”, özellikle günümüzde çok anlamlı ve önemli..
***
“Akıl ve bilimi kılavuz edinmiş bir toplumu” sömüremeyeceklerini bildikleri ve ayrıca İslam dünyasına kötü örnek olacağını düşündükleri için emperyalistler, Atatürk Cumhuriyeti’ni 100 yıldır yıkmaya çalışıyor, bu amaçla ajanlarına tarikatlar, cemaatler, dernekler vs. kurduruyorlar.
Ne yazık ki Atatürk’ü kaybettikten sonra başımıza gelen yöneticilerin emperyalistler teslim olması işlerini kolaylaştırdı.
Emperyalistler içimizde kendilerine ajanlık yapacak hainler de buldular.
***
O zamandan bu yana yapılan ihanetler, bu konuda epey yol alınmasını sağladı. Örneğin, imamlara resmi nikah kıyma yetkisi verildi. Şeriat hükümlerine göre bazı ekonomik yasalar çıkarıldı. Osmanlı’da tüm ilerici hareketlerin her zaman önüne geçen “ÜLEMA” sınıfı yaratmaya yönelik ‘Diyanet Akademisi’ yasası kabul edildi vs. v.s…
Bu yasaların tümünü, iktidar ve muhalefet elbirliği ile çıkardı.
Daha da acısı, devlet erkanının gözü önünde cami minberinden Atatürk’e en ağır hakaretler edildi. Buna da tepki verilmedi.
Ayrıca yasal olmayan, daha doğrusu Anayasa ve yasalarımıza aykırı olarak tarikat ve cemaatler toplumda her yanı sardı. Bunlar açtıkları medreseler, Kuran kursları, sıbyan mektepleri, yurtlar vs. ile Milli Eğitime alternatif eğitim uygulamaya başladılar. Aşağıdaki fotoğraf buralardan eğitim alan kızlarımızın durumunu göstermektedir…
Özellikle bunların yurtlarında karşılaştıkları istismarlar ve baskılara dayanamayan çocukların intihar etmeleri bile toplumun gözünü açmadığı gibi, muhalefet liderleri bunlara da tepki göstermedi.
“Milli Eğitime alternatif ” tümcesi de aslında yanlış. Çünkü Milli Eğitim de onlara benzedi! “Milli”sini kaybeden eğitim tümden dinselleşti…
***
Bu iktidarı da muhalefeti de başımızdan atmadığımız sürece gidişimiz iyi değil.
Bütün umudumuz kızlarımız, kadınlarımız ve gençlerimizde.
Gençler, İran’dakilerin mücadelesini görün. Onların yaşadıklarını yaşamamak için silkelenin ve durdurun bu gidişi!..
***
Yazımı, bu güne özel sevdiğim bir şiirle bitirerek, kendi kızımın şahsında, tüm kız çocuklarının gününü kutluyorum. Umarım geleceğinizi karartmalarına izin vermezsiniz ve yüzünüzden gülümsemeniz hiç eksik olmaz…
***
BİR KIZI OLMALI İNSANIN.
Canını emanet ettiğin,
elin, ayağın, gözün, kulağın, her şeyin.
*
Bir kızı olmalı insanın.
Bir hata yaptığında, gözlerinin içine baktığın,
bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin,
vefasına taptığın.
*
Bir kızı olmalı insanın.
Evinde babasına, annesine karşı nazlı niyazlı,
Sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
*
Bir kızı olmalı insanın.
Herkes terkettiğinde seni,
varlığında da, yokluğunda da,
evliyken de, bekarken de,
babacığım ya da anneciğim diye kucak açtığında,
gözyaşlarıyla bağrına bastığın.
*
Bir kızı olmalı insanın.
Demlediği çayı süzülerek getirdiğini seyrettiğin,
Pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin, özenle bezediğin.
*
Bir kızı olmalı insanın.
Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın,
Özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.
*
Bir kızı olmalı insanın.
“Dünya bir yana, kızım bir yana” diyebildiğin.
Dr. Ahmet Emin Fidan
18.07.2010 Balıkesir
***
Bu güzel şiiri yazan Dr. Fidan’a da, duygularıma tercüman olduğu için çok teşekkür ederim…