Memleketimizde (bulgaristanda ) seçim kokusu var.
Seçimlerde Boş Pusula
2 Ekim’de iki elin parmaklarından az gün kaldı. Bu defa, kimin hatırı için kime oy verelim?
Soran yok.
Dernek üyelerimiz toplantı yapalım ve karar alalım demiyor. Otobüs kiralamak kimsenin aklından geçmiyor. Konuşan bakışlardan “Bu işin tadı kaçtı!” seziliyor.
Halkımız susa bekleye susa gürleye kendi kararını kendisi vermiş.
Sandık başına gidecek, ben Bulgaristan Türklerinin hak ve özgürlük davasının bir eriyim, politik olarak yaşadığımı duyurmak için oyumu kullanıyorum, fakat bültenimin üzerinde baştan başa büyük harflerle “DPS – HOH geçersiz oy” yazacak.
Bu benim protestom olacak. Varsın yaşadığımı bilsinler. Var oluşumdan korksunlar.
Güç partilerde değil halkın ta kendisinden olduğu görünsün. Oyunu kullanmayan halk demek bunları layık görmüyor
Bizim eridiğimizi düşünmesinler. Bir saatli bomba olduğumuzu düşünsünler. Her an fışkıracak bir volkan olduğumuzu bilsinler.
Kardeşler bu tarla bundan sonra Ahmet Doğan ve ahırdaki (listelerdeki) öküzlerle sürülmez.
HOH– DPS veya DPS – HOH mumunda lider fitili bitti.
Gaz lambası da gaz yok. Elektrik ampulü çoktan söndü. Yeni fitil, gaz ya da ampül lazım. Yani doğru dürüst bir lider gerekir bu topluma.
İşte Biz bu işi boş oy kullanarak hak ettikleri dersi verip bitirelim ve yeni baştan oyun kuralım.
Biz Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve Milletten kardeşlerimizle, Tatar, Gagavuz, Roman ve Çerkez biraderlerimizle yoksulluklar ve direnişler yolunda yoldaşıyız.
33 yıl önce 19 Mayısta Cebel’de Bulgaristan tarihinin en dehşetli ayaklanmasının ateşini yaktık. 72 bin kardeş birden el ele omuz omuza siyasi erk gönderine bayrak diktik, irademizi örs ve çekiş arasında döve döve çelikleştirdik.
BU MEMLEKET VATANIMIZDIR!
BU CENNET BİZİM!
Gittik, gezdik, dolaştık, geldik.
Vatan hasretiyle yana yana geri döndük.
Ben ölmezsem, sen ölmezsen, biz ölmez isek. Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Mezar taşlarımızda bizi bekleyen yazılarımız, çiçekler içinde karşılıyor bizi.
Yeni yüreklenme ilham dolu. Kesin kararlılığımıza yemin ettik. Hak ve özgürlük, adalet ve demokrasi yolundan dönmek yok. Adaletin olmadığı yerde demokrasiden söz edilemez
33 yıldan beri mitingler yapıyoruz. Mitingten mitinge birbirimizi anlatıyoruz ayrıca yazıp çiziyoruz. Biz bu oyundayız. Atılan zar bizim zarımız değil kardeşlerim.
Bu zar hileli. Kısmetlerine hep şeş, bizimki yek yek. Olmadı bu oyun hilleli ve devam edemez. Bu oyunu bozmalıyız. Fırsat fırsattır. Nu Parlamento seçimlerinde şu hile bazların yolunu keselim ve kendilerinden hesap soralım.
Artık her şey gün gibi ortada
A.Doğan multi milyoner, villalı, köşklü, saraylı, yatlı, hademeli…
Bir gün işe gitmeden milyoner olmuş, üstüne korumalı.
Rahat tek başına bir kahve bile içemiyor. Tutuklu sadece hapis yerine sarayda oturuyor. Buna da güç diyenler oluyor ya ben bunu anlayamıyorum işte.
Neymiş efendim “eşitmişiz.”
Neymiş efendim “hayatı tehlikedeymiş.”
Neden?
Bu soruya yanıt verebilen yok. Eski Cumhurbaşkanları bile rahat rahat folasabiliyorlar ama HÖH Başkanı için bunlar geçerli değil. Korkudan Sarayın önüne çıkamıyor.
Türkiye, Orhan, Osman, Oktay, Ömer, Hasan, Ali, bu insanlarımızın büyükleri, eşleri, çocukları, tüm yakınları, şehirli ve köylüler, soydaşlar ve şehitlerle gurbetçilerimiz ONA düşman. Açlar ve işsizler, yoksullar ve cahiller, özürlüler ve onlara bakamayanlar ve daha kimler kimler Ahmet Doğan’a hep düşman. Peki dostları kimler?
Onun dostları komunist hırsız Bulgarlar Peevski gibileri ve daha bilmem kimler ama aralarında bizden kimse yok. İşe yaramayanlar, ne kadar dolandırıcı, rüşvetçi, hainlikte kahraman ve uşaklık yapmaktan zevk alan varsa hepsi etrafında…
Partilerimizin bireysel yönetimden ve sorumsuz yönetimden kurtulma zamanı gelmiştir. Bazı işlerde geç kalındı. Bu seçimler kesin fırsattır. Yolumuz arınma, temizlenme, hak ve özgürlük, adalet ve demokrasi yolunda birleşme yoludur.
Bu yolda Ahmet Doğan halkımızla beraber olamaz. 33 yıl geçti hala HÖH kurucuları bilen yok.
Zaman ayrılma zamanıdır.
Bu kararlılığın gerekçesi, davamızı satmanız, geçmişimizi öldürüp gömmeniz, bugünümüzü karartmanız, geleceğimizi de yok etmiş olmanız olabilir mi acaba!?
Doğan’a düşmanlık dalgaları her gün kabarıyor, iç nefret dışa vurdu dalga dalga büyüyor, öfke göklere sıçrıyor. Bu defter dürülecek.
Halkın kin dalgası VATANIMIZDA HAİNLİĞİ, ırkçılığı, ayrımcılığı, kör milliyetçiliği, faşizmin eski ve yeni her türünü musalla taşına yatırmak istiyor. Ve bu sefer başaracağız. O gün yakındır bu seçim uyarı önümüzdeki seçim sonları olacaktır.
Öfkemizin motoru okyanus gibi güçlü bir kindir. Aldatılmışlık duygusuyla ölmek istemeyenler isyana hazırdır.
Stratejik planları yapanlar huzursuz.
O, bağlı olduğun merkezindeki analiz şubesi 1958 yılında bir derin irdelemede bulunmuş ve “sosyalizmin 1989’da yıkılıp çökeceğini” öngörebilmişti.
İşe koştukları her zavallı için de görev süresi tespiti yapar onlar. Her işte olduğu gibi bir gün gelir sonu.
Senin yıldızının da “20 yıl parlayıp 10 yıl söneceği” öngörülmüştür. DOĞAN YILDIZI SÖNDÜ TURAN YILDIZI GELIYOR.
Ama bu yıldızı yakan onlar değildir. Bu yıldızı halkımız yaktı. Bulgaristan Müslüman Türk azınlığı! Sen bizi hep ışığımızın gölgesinde tuttun. Aydınlığı başkalarına verdin. Biliyoruz sen hep korku içinde yaşadın.
Kendi gölgenden korktun. Hatta onu öldürmek için önlemler aldın.
HALKA O KORKUDAN DOLAYI SARAYDAN CIKAMIYORSUN HALKLA BULUSAMIYORSUN.
En çok korktuğun akasya ağaçlarıydı.
Daha 1990’da memleketimizde ne kadar akasya ağacı varsa kestirdin ve 2 metre uzun bir dal bırakmamak şartıyla hepsini ihracata sürdün. Akasyaların toprakta ve suda çürümediğini işitmiştin.
Bir gün gelir, oturduğum koltuktan eşekten düşer gibi düşer ve herkes gibi ben de kara toprağa verilirsem, mezarıma akasya kazığı kakılır ve ebediyen çürümez diye sayıkladın durdun.
Dev bir korku ve sen onu bugün dahi yenemedin, aşamadığın. Mevsim yeniden akasya mevsimi.
33 yıl önce dikilen fidanlar ağaç oldu ve hayat hakkı istiyor.
Seni bu bahar ÖZÜR DİLEMEYE zorlayan akasya kokusudur.
Hayat yenileniyor.
Salkımlar bembeyaz. Ve senin korkuna çare yok!
HAINLIK YAPANLARIN SONU HEP KOTU OLMUSTUR.
Biz, bu defa boş pusula vereceğiz veya hiç gitmeyeceğiz.
Sen korkmaya devam et…
Çünkü sıra sana geliyor…
Bizi BGSAM izlemeye devam ediniz.
Dava ve zafer adalet ve hak üzerinde çalışanlarındır, yani bizimdir.
Paylaşmaya unutmayınız.
En güçlü silahımız oyumuz ve irade birliğimizdir.
Saygılarımla
Paylaştınız için
Teşekkür ederim.
Yazan: Ahmet ÇOLAK / TURKISHFORUM -ABDULLAH TÜREWR YENER
Yazıları posta kutunda oku