Artık eski tiyatro sanatçıları gibi usta tiyatro sanatçıları bu dönemde yetişmemekte. Hani siz de hatırlarsınız eminim, Muzaffer Hepgüler, Muammer Karaca, Tekin Akmansoy, Gazanfer Özcan – Gönül Ülkü çiftinin tiyatrosu, çok yakın tarihte ikilinin birini sonsuzluğa uğurladığımız Zeki Alasya ve Metin Akpınar Devekuşu Kabare tiyatrosu gibi komedi eserler sahneye koyan tiyatrolar, artık yaşamamakta. Muammer Karaca tiyatrosu Türkiye’de kırılması zor rekorlara imza atmış olduğuna inanırım. Bunların yerine yenisi gelmemekte. Böyle usta sanatçılar artık yetişmemekte.
İsmail Hakkı Dümbüllü’nün Kavuğu kimin elinde kaldı en son bilmiyorum. Ama artık kavuğu taşıyacak güçlü komedi ustaları konservatuarlarda yetişmemekte. Bu güzide kurumlarda zaten oyuncu yetiştirecek hocalar da kalmadı. Tiyatrosunu yaşatmaya büyük çaba sarf eden Müjdat Gezen ustayı da sindirmeye çalışıp, tiyatroya gönül vermiş genç nesil yetiştirmeye çalışırken Müjdat Gezen’in tiyatro akademi binasına haciz gelmesiyle, usta sanatçıyı da susturdular.
Bu gün gibi hatırlıyorum, genelde siyasi mizaha yönelik eserleri böyle tiyatrolarda izlerdik. Mesela Muammer Karaca’nın sahneye koyduğu ‘ETNAN BEY DUYMASIN’adlı eserde 1950 seçimleri ve sonrasını ele alan bir eserdi. Birde Muammer Karaca nın sahneye koyduğu ‘Cibali Karakolu’ adlı bir eseri izlemiştim. ‘Nuits de Noces’ adlı Fransızca bir eserden uyarlanan Cibali Karakolu adlı eser, 16 yılda 3 binin üzerinde oynanarak Türkiye’nin en uzun süre afişte kalan oyunu unvanını almıştır.
Devekuşu Kabere tiyatrosunun sahneye koyduğu ‘ Dün Bugün’, ‘ Yasaklar‘ve ‘Deliler’adlı muhteşem eserleri izlerken kasıklarımızı tutardık. Metin Akpınar ve Zeki Alasya sahnede siyasileri karikatürize ederken, seyirci olarak Rahmetli Süleyman Demirel ve hatta Necmettin Erbakan’ın da gitmesi ile, mizahı ne kadar hoşgörü ile karşıladıklarına tanık olmuştuk. Rahmetli Adnan Menderes ‘Etnan Bey Duymasın‘ adlı eseri seyretti mi? Bilmiyorum ama seyretmiş olsa, yahut olmasa, neyi değiştirir. Senelerce eserin Ankara , İzmir ve İstanbul da sahneye konulmuş olması, o tarihteki siyasilerin ne kadar hoşgörülü olduklarının bir kanıtı değil mi?
Bu günlerde bazı siyasiler yeri doldurulamayacak komedi ustalarını aratmayacak beyanatlar vermekteler. Hatta yüz ifadeleri, gözlerinin içine bakmamızı öğütlemeleri, yatıp gözünüzü kapatın 6 ay sonra uyanıp bir etrafınıza bakın diye öğütler vermelerini izlerken halk, kendilerini Muammer Karaca tiyatrosunda zannetmekte. Bu sözlerden 10 ay sonra bile gözümüz TUİK in verilerinde % 86 civarını seyrettik. ENAG Gerçek enflasyon değerini % 172 olduğunu söylemekte. Halk da bu değeri her yerde görmekte. Son beyanatında Hazineden sorumlu vekil şunu ifade etmiş ’Türkiye’de ortalama enflasyon 2002 yılına kadar %73, Şimdi enflasyon ortalamasını nasıl 13’e getirdiysek bu ortalamanın yükselmesini engelleyecek ve enflasyonun bu yüksek seviyede kalmasını engelleyecek yumuşak bir geçişle aralık ayında baz etkisiyle beraber enflasyon bu ortalamalara doğru inecektir.’ En önemlisi bundan sonraki sözleri ‘ Bu işler kurusıkı bir takım sözcüklerle alışılmış ifadelerle ‘Biz çözeriz’ demekle olmuyor. Politikalarınızı açık ve net bir şekilde ortaya koyacaksınız. Sözleriniz anlaşılır olacak, atacağınız adımların, örneğin enflasyonla mücadelede hangi yol, yöntemlerle ne kadar süre içerisinde nereye varacağınızı ifade etmeniz lazım.’
Bu cümleleri sarf eden adam tam bir heterodoks kişilikte, epistomolojik ifadelerle toplumda anlaşılmaz konumunu koruduğuna inanmaktayım. Ancak, hani diyordum ya, artık komedyen sanatçı yetişmiyor diye, Bu adamı ekranda seyrettiğim zaman, sözümü geri almaktayım. ‘ İşte ‘ diyorum kendi kendime, ‘yeni yetişen siyasi ilâhi komedyen’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Metin Atamer
Bir yanıt yazın