Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya
Kapan’da Başkonsolosluk ve İran’ın Azerbaycan-Ermenistan Telaşı
Haber sıradan, fakat anlamı büyük: İran, Ermenistan’ın Kapan şehrine başkonsolos atadı. Kapan, Ermenistan’ın güneydoğusunda Azerbaycan sınırına 1 kilometre mesafede, nüfusu 35 bin civarındadır. 2020’de işgalden kurtarılmış, henüz iskâna açılmamış Zengilan’ın yanıbaşındadır. Kapan, Azerbaycan’a savaş, işgal, soykırım gibi ihlallerinden dolayı savaş tazminatı olarak verilmesi düşünülen Zengezur bölgesindedir. Bu durumda İran’ın Kapan’da başkonsolosluk açmasının nedenlerini araştırmak önemlidir.
1963’de Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi’ne göre gönderen ve kabul eden devletlerin mutabakatıyla konsolosluk/başkonsolosluk kurulur. Diplomatik ilişkiler gönderen devletin kabul eden devlet başkentindeki büyükelçilik üzerinden yürütülür. Bu ilişkilerin muhatabı kabul eden devlet hükümetidir. Bu yüzden bir ülkede diğer ülkenin sadece bir büyükelçiliği bulunur. Konsolosluk işlerinde ise muhatap/konu her iki ülkenin vatandaşları olup ilişkilerin yoğunluğuna ve mutabakata göre birçok konsolosluk ve başkonsolosluk kurulabilir.
Diğer ülkedeki vatandaşların devletiyle olan hemen bütün ilişkiler konsolosluk marifeti ile görülmektedir. Aynı zamanda kabul eden ülke vatandaşlarının gönderen ülkeye seyahat, yatırım, eğitim gibi işleri için de muhatap gönderen ülke konsolosluğudur. Dolayısıyla Başkonsolosluk ve Konsolosluk sayılarının temelinde ilişkilerdeki yoğunluk bulunmaktadır. Mesela Türkiye’nin Almanya’da 12, ABD’de 6 başkonsolosluğu bulunmaktadır. Almanya’nın hemen her şehrinde Konsoloslukları bulunmaktadır. Konsolosluklara bağlı Muavin Konsolosluk, Konsolosluk Ajanı statüsünde ofisler de açılabilmektedir. Buna karşın mesela Almanya’nın Türkiye’de İstanbul ve İzmir’de Başkonsoloslukları, Antalya’da ise Konsolosluğu bulunmaktadır. Antalya, Almanların en çok tatil yaptığı yerlerden olup bu şehirde büyük ihtiyaç vardır. Birçok Alman, Antalya ve civarına kalıcı olarak yerleşmektedir.
Konsolosluk ilişkilerinin temelinde işçilerin, turistlerin, öğrencilerin, tedaviye gidenlerin vb. maksatlarla diğer ülkeye giden/gitmek isteyen iki ülke vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak olmasına karşın siyasi maksatlarla konsolosluk açılmasının her dönemde örnekleri bulunmaktadır. Mesela Osmanlı’yı parçalama projelerinin uygulama aşamasında Vilâyât-ı Sitte’de (Erzurum, Van, Harput, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkelerin başkonsolosluk açmasının temelinde buradaki Ermenileri kışkırtmak, çeteleri desteklemek, nihayet bu bölgeyi Osmanlı’dan koparmak bulunmaktadır. Nitekim mütareke özelliğinden dolayı Rauf Paşa’nın (Orbay) tek başına imzalaması ile yürürlüğe giren 1918 Mondros Mütarekesi’nin 24. Maddesi bunları “altı Ermeni ili” olarak zikreder. Ermeniler de Lozan’dan sonra hukuki bir değeri kalmayan bu belgeye ve sözleşme aşamasına gelmemiş olan Sevr taslağına dört elle. Belirtmek gerekir ki halen Sevr’in sözleşme olduğunu ileri sürenler, farkında olmayarak yayılmacı Ermenilere destek sunarlar.
Günümüzde İran’ın Trabzon ve Erzurum’da, Bulgaristan’ın Edirne’de başkonsoloslukları bulunmaktadır. Van’ın ana caddelerinde otobüslerle alışverişe gelen yığınla İranlıları görürsünüz. Hemen her caddede öbek öbek İranlılar bavullarla, kolilerle aldıklarını otobüslere taşır, ülkesine götürürler. Bu şekilde her gün binlerce İranlı Van’a geldiği halde İran’ın Van’da Konsolosluğu bulunmamaktadır. Ticaret Odası yetkilileri, yıllardır Van’da Konsolosluğa, hatta Başkonsolosluğa ihtiyaç duyulduğunu belirtmesine rağmen İran sessiz kalmıştır.
Büyükelçilikte olduğu gibi Başkonsolosluk/Konsolosluk bünyesinde de ne kadar personelin bulunacağı iki ülkenin mutabakatına bağlıdır. Örneğin Türkiye’nin mesela Yemen’deki Büyükelçilik çalışanı sayısı yakın zamana kadar bir elin parmakları kadar idi. Aynı dönemde İngiltere Büyükelçiliği ise adeta bir şehir gibidir. Birçok ülkenin Büyükelçilik/Konsolosluk personeli sıfatıyla her kademede ajanları, her fırsatta sahaya sürülmeye, olayları provoke etmeye hazır silahlı kuvvetler bulunabilmektedir. Bu yüzden siyaset biliminde meşhur vecize: “Washington’da askeri darbe olmaz, çünkü orada ABD Büyükelçiliği yoktur”.
Bu gerçekler ışığında, Ermenistan’ın Azerbaycan sınırında kasaba durumundaki Kapan’a İran’ın Başkonsolosluk açmasının anlamını biraz derinlerde aramak gerekmektedir. İran Dışişleri Bakanlığı’nın önerisi 29 Aralık 2021’de, yani Azerbayan’daki Ermeni işgaline son verilmesinden yaklaşık bir yıl sonra onaylanmıştır. Bu tarihin diğer bir özelliği ise İran’ın işgalden kurtarılan Karabağ ve Ermenistan sınırında askeri tatbikatından hemen sonraya denk gelmesidir. Bir yıl önce işgalden kurtuluş savaşı sürerken Aliyev, İran’a ait tırların yasa dışı şekilde Karabağ bölgesine gönderildiğini belirtmişti. Kapan’ın Karabağ’a da oldukça yakın olduğunu belirtelim.
Kapan’ın Zengezur bölgesinde, Azerbaycan sınırında olması yanında Türkler ile meskun olan İran sınır yerlerine de yakınlığı önemlidir. İran’ın Ermenistan ile her fırsatta Azerbaycan aleyhine işbirliği yapması, sözlü beyanların aksine Ermenistan işgalini fiilen desteklemesi, İran’daki Türklere baskısı, tarihi İngiliz-Rus stratejisinin devamı olarak okunmalıdır. Bu stratejinin temelinde Türkiye ile Türk dünyası arasında Türk olmayan alan oluşturmak bulunmaktadır ki Ermeniler bu alanda en kullanılışlı halk olarak keşfedilmiş ve Ermenistan oluşturulmuştur.
Ermenistan’ın mevcut sınırların ötesinde Karabağ, Nahçıvan, Gürcistan’a ait Cavaheti ile Türkiye’den toprak talepleri resmi devlet politikasıdır. Bunun arkasında ise Erivan’daki yönetimi aşan küresel aktörler bulunmaktadır. İran hariç, diğer üç komşusundan toprak talebi bulunan Ermenistan, batının ve diasporanın bütün desteğine karşın sosyo-ekonomik bakımdan çöküş yaşamaktadır. Gençler, çalışmak için Rusya’ya veya batı ülkelerine gitmekte, genellikle de geri dönmemektedirler. Dolayısıyla Ermenistan’ın başkenti dahil bütün şehirlerinde olduğu gibi Kapan’da da İranlıların ne ticaret, ne seyahat, ne eğitim vb. işleri bulunmaktadır. Köhne marketlerde birçoğu Gürcistan üzerinden Ermenistan’a giden Türk ürünlerini almak için Van veya Erzurum’a gitmek çok daha kolaydır. Kalan ihtimal ise başkonsolosluk üzerinden Azerbaycan’ı kontrol etmek, gerektiğinde konsolosluktaki görevlileri sahaya sürmek, işgalci Ermeniler için silah depolamak, gelişmelere göre bölgenin Türkiye-Nahçıvan-Türk Dünyası arasındaki bağlantıları engelleme telaşı her fırsatta izlenmektedir. Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarında ve Karabağ’ın işgalindeki İran politikaları dikkate alınınca, Kapan’daki İran Başkonsolosluğu, işgalci Ermenilere gerektiğinde destek sunacak bir kale, stratejik destek bürosu olarak görülmektedir.
İran’ın Şii-Sünni çatışması yanında Türk dünyasını bölme aracı olarak küresel güçler tarafından kullanıldığını kendisi de bilmektedir. İran jeopolitiğinin, bir kaç adım gerisinde olmakla beraber Türkiye ile benzerlikleri söz konusudur. Doğu-batı ve kuzey-güney yanında etnik yapısı ve sosyo-ekonomik bakımdan oldukça hassas özellikleri bulunmaktadır. Elçibey’in “Vahit Azerbaycan” sloganını unutmayan İran’ın aynı Şii inancına sahip Türkler aleyhindeki politikaları, ülkeyi iç ve dış politikada çok daha zor duruma sürüklemektedir. Önemli ölçüde ABD yaptırımlarından beslenen İran’daki rejimin devamı işgale ve baskıya destek sayesinde daha kolay sağlanabilir, ancak refah, huzur ve sükûn hiçbir zaman tesis edilemez.
twitter.com/alaeddinyalcink
Bir yanıt yazın