NUTUK
2.Bölüm
Milli Teşkilatların Kurulması ve Kongreler
AMERİKAN MANDASI İÇİN PROPAGANDALAR
a) Tam bağımsızlık istendiği takdirde, vatanın birçok parçalara ayrılacağı kesin ve şüphesizdir, buyuruluyor. Bu görüşün kaynağı nedir?
b) Vatanın bütünlüğünden maksat, memleketin bütünlüğü mü, yoksa hakimiyet hakları mıdır?
c) Osmanlı ülkesinin tamamını içine alan meşruluğumuz ve dışarıdaki temsil edilme hakkımız eskiden olduğu gibi devam etmek şartiyle mandaterlik istemeyi en yararlı bir çözüm olarak kabul buyuruyorsunuz, Ancak, temsilcinin ileri sürdüğünü bildirdiğiniz maddeler ile bu şekil biribiri ile çelişmiş görünüyor.
Çünkü, meşruluğumuz eskiden olduğu gibi devam ettiği takdirde, hükûmet, yasama gücünün güvenine sahip ve denetimine tâbî bir hey’etten ibaret olur ki, artık bu hey’etin kuruluşunda Amerika’nın müdahalesi ve etkisi olamaz.
Bu durumda ya meşruluk devam edecektir ve Amerika’dan âdil bir hükümetin kurulmasını istemeye gerek yoktur. Yahut da, istendiğine göre, meşruluğun devamı sözden ibaret kalır.
d) Öğretim ve eğitimin yayılmasından ve genelleştirilmesinden maksat nedir? İlk anda hatırımıza gelen, memleketin her tarafında Amerikan okullarının açılmasıdır. Çünkü daha şimdiden yalnız Sivas’ta yirmi beş kadar okul açmışlardır ki, yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar Ermeni öğrenci vardır. Bu durum karşısında Osmanlı ve İslâm ve öğretim ve eğitiminin yayılması ve genelleştirilmesi ile bu teşebbüs nasıl bağdaştırılacaktır.
e) Din ve mezhep hürriyetinin sağlanması maddesi de önemlidir. Patrikhanelerin imtiyazları devam ederken bunun farklı yanı ve anlamı nedir?
f) Temsilcinin beşinci madde olarak sözünü ettiği bütün Osmanlı ülkesinin sınırları ne demektir? Yani savaştan önceki sınırlarımız mıdır? Eğer bu deyim içinde Suriye ve Irak da varsa, Anadolu halkı Arabistan adına mandaterlik isteğine hak ve yetkisi olabilir mi?
g) Bugünkü hükûmetin politikası nedir? Tevfik Paşa neden Londra’ya gitti? Amerikalılar gibi İngilizlerin de ayrıca bir mandaterlik politikası güttükleri anlaşılıyor. Aralarındaki fark nedir? Hükümet Amerikan mandası için ne düşünüyor? Yani buna eğilimli mi, yoksa isteksiz mi? Amerikalılar neden Ermenistan mandaterliğini bıraktılar? Amerikalılar mandayı almaya ne dereceye kadar yatkın ve isteklidirler?
2 – Sivas Kongresi’nin toplanması, Erzurum Kongresi’nin sonucuna bağlıdır. Bununla ayrıca uğraşılmaktadır… Yüksek şahsiyetlerinin bunu beklemek üzere ya Tokat’ta yahut Amasya’da bulunmaları uygundur.
Saygılarımızı sunarız.
Mustafa Kemal Güvenlikle ilgili Amasya, 30.7.1919 İvedi 3′ üncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığı’na
1-Mustafa Kemal Paşa’ya özel; Bekir Sami Bey’den alınan cevap aşağıda arz olunur :
a) Tam bağımsızlık istendiği takdirde, vatanın birçok bölgeye ayrılacağı ve birkaç mandaya tabi tutulacağımız Dörtler Komisyonu’nca kararlaştırılmıştır.Bu bakımdan ve buna engel olmak için, Amerikan temsilcisi, bir manda istemenin en uygun olacağını söylemiştir.
b) Yalnız hakimiyet hakları söz konusudur; yurt bütünlüğümüzün korunması temel ilkedir.
c) Amerika’dan herhangi şekilde bir hükumet istemeyeceğiz. Amerika’ya adil bir hükumet kuracağımız konusunda güvence vereceğiz. Anayasamızın hükümleri yürürlükte kalmak, Hanedan’ın her türlü hüküm sürme haklarına dokunulmamak ve korunmak, eskiden olduğu gibi 45 dışarıda temsilcilerimiz bulunmak şartıyla,
Amerikan Hükûmeti’nin mutluluğumuza ve gelişmemize yardımcı olmasını isteyeceğiz.İsteyeceğimiz manda şekli budur.
d) Öğretim ve eğitimin yayılmasından ve genelleştirilmesinden maksat Amerikan okullarının köylerimize kadar girmesine izin vermek değil, millî ve islâmî öğretim ve eğitimi yaymaya ve genelleştirmeye çalışacağımız konusunda kendilerine söz vermekle birlikte yardımlarını istemektir. Mandaterliği Amerikan misyonerlerine değil Amerikan Hükümeti’ne vermek istiyoruz.
e) Din ve mezhep hürriyeti esasen dinî ve islâmî ilkelerimizin gereğidir;Amerikan kamuoyu bu gerçeği bilmediği için, kendilerine bu konuda güvence vermek istiyoruz. Temsilcinin sözünü ettiği sınırlar savaştan önceki sınırlarımızdır.
Suriye ve diğer memleketler üzerinde bizim mandaterlik isteğine yetkimiz olup olmaması kongrece çözülecek bir sorundur. Esasen Suriye ve Irak’ta Amerikan hey’etleri halk oyuna başvurdular. Suriye ve Filistin’de bağımsız bir Arap hükûmeti kurulmasını istemekle birlikte, Amerikan mandasını ötekilerden daha üstün tuttuklarını gösterdiler.
f) Bugünkü hükûmet daha yeni kurulduğundan politikası belli değildir. Ancak, daha önceki hükûmetlerin siyasetleri güçsüzlük ve İtilâf kuvvetlerinin her emrine boyun eğmekti. Tevfik Paşa, Londra’ya gitmeyerek Ferit Paşa ile geri dönmüştür. Amerika, Ermenistan hükûmeti belli olmadan yalnız oralarda dolaşan heyetlerinin verdiği raporlara göre, büyük bir Ermenistan’ın kurulmasına maddî olarak imkân bulunmadığı görüşündedir. Manda konusundaki aynntılı bir rapor posta ile gönderilmek üzeredir.
g) Şimdilik tarafınızdan yapılacak tebligatı beklemek üzere Tokat’ta bulunacağım. Amasya ve Tokat ile ilçelerde gerekli tebliğlerde bulunmakta ve bunların iyi sonuçlar vereceğini ümit etmekteyim.
Hepinize saygılarımı sunarım, efendim. 5′ inci Tümen Komutanı Arif şifre Erzurum,1.8.1919 Kişiye özel Amasya’da 5′ inci Tümen Komutanlığı’na Bu telgrafın hemen Bekir Sami Beyefendi’ye ulaştırılması ve cevabının acele olarak alınması rica olunur.
Bekir Sami Beyefendi’ye Özel: İlgi : 3.7.1919. Amerikan mandası hakkındaki son açıklamalarınızı öğrendik. Bu şartlara göre aslında korkulacak bir şey olmamak lâzım. Bununla birlikte daha bir nokta hakkındaki yüksek görüşlerinizi de almak istiyoruz. Lehimizde bu kadar elverişli şartlar ileri sürülmesine yatkın bulunacak olan Amerikan Hükumeti, böyle bir mandaterliği kabul etmesine yani buna katlanmasına karşılık,Amerika adına ne gibi yarar ve çıkarlar sağlamış olacaktır? Bununla kendi hesaplarına elde edecekleri sonuç nedir? Bu konudaki yüksek düşünce ve bilgilerinizle de bizi aydınlatmanızı acele bekleriz, efendim.
Mustafa Kemal Amasya, 3.8.l919 3′ cü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanlığı’na Bekir Sami Bey’den alınan cevap aşağıda arz olunur :
MAİDE Suresi-71-85.Ayetler
71-Bir fitne kopmayacak sandılar. Kör oldular, sağır kesildiler. Derken Allah tövbelerini kabul etti. Sonra yine birçokları körleştiler, sağırlaştılar. Allah, onların yaptıklarını ayan-beyan görür.
72-Yemin olsun ki, “Allah, Meryem’in oğlu Mesih’in ta kendisidir!” diyenler küfre batmışlardır. Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları, hem sizin Rabbiniz hem de benim Rabbim olan Allah’a kulluk/ibadet edin! Gerçek olan şu ki, Allah’a ortak koşana Allah, cenneti haram kılmıştır. Varacağı yer ateştir onun. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır.”
73-Yemin olsun ki, “Allah, üçün üçüncüsüdür!” diyenler de küfre batmıştır. Bir tek Tanrı dışında hiçbir ilah yoktur. Bu söyleyegeldiklerine son vermezlerse, onların küfre sapanlarına korkunç bir azap mutlaka gelip çatacaktır.
74-Hâlâ Allah’a yönelip tövbe ederek ondan af dilemiyorlar mı? Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.
75-Meryem’in oğlu Mesih, bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Onun annesi de özü-sözü doğru biriydi. İkisi de yemek yerlerdi. Bak nasıl açıklıyoruz onlara ayetleri! Sonra bak, nasıl gerisin geri çevriliyorlar!
76-Söyle onlara: “Allah’ın yanında bir de, size zarar yahut yarar sağlama gücü olmayan şeylere mi kölelik/kulluk ediyorsunuz? Allah, en iyi duyan, en iyi bilenin ta kendisidir.”
77-De ki: “Ey Ehlikitap! Dininizde azgınlık edip hak dışına çıkarak aşırılığa gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve yolun denge noktasından uzağa düşmüş bir topluluğun keyiflerine uymayın.”
78-İsrailoğullarının küfre sapanları, Meryem’in oğlu İsa’nın ve Dâvud’un diliyle lanetlendiler. Bu böyledir; çünkü onlar sınır tanımazlık, haksızlık, düşmanlık ediyorlardı.
79-İşledikleri kötülükten birbirlerini sakındırmıyorlardı. Ne kötü şeydi yapmayı sürdürdükleri!
80-Onlardan birçoğunun, küfre sapanlarla dostluk kurduklarını görürsün. Öz benliklerinin onlar için hazırlayıp sunduğu şey gerçekten çok kötü! Allah, üzerlerine gazap indirmiştir. Azap içinde de onlar sürekli kalacaklardır.
81-Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı, küfre sapanları dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır.
82-Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını “Biz Hıristiyanlarız” diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah’a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar.
83-Resule indirileni dinlediklerinde farkına vardıkları gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Şöyle derler: “Ey Rabbimiz, iman ettik. Artık bizi de gerçeğin tanıklarıyla birlikte kaydet.”
84-“Rabbimizin bizi barışseverler arasına koymasını umup dururken, Allah’a ve Hak’tan bize gelene neden inanmayacakmışız?”
85-Böyle söyledikleri için Allah onları, altlarından ırmaklar akan cennetlerle lütuflandırdı. Sürekli kalıcıdırlar orada. İşte budur güzel davrananların ödülü.
Yazıları posta kutunda oku