BUGÜNKÜ TSK, METE HAN VE ATATÜRK’ÜN KURDUĞU ORDUMUDUR VE TÜRK ORDUSU RUHUNU HALA TAŞIYORMU? SUBAYLAR TÜRK SUBAYI GİBİ Mİ GÖREVİNİ YAPMAKTADIR? Sefa Yürükel
Bugün, ABD tarafından 1952 yılında NATO’ya alınarak, onlarca yıldır da Türk Ordusu ruhundan uzaklaştırılan ve önemli ölçüde de 1952’den beri ABD’nin istediği dizayn içine sokulan ve kendi içinde darbelerden ve dış sızmalardan da gördüğümüz gibi, süreç içinde yozlaşan mevcut TSK’yı, tekrar Mete Han’ın ve Atatürk’ün kurduğu Ordu kurumuna dönüştürmek için bu konuda bence her Türk’ün iyi düşünmesi, taraf olması, kafa yorması, tavır alması gerekmektedir.
Bu amaçla aşağıda sorular şeklinde sıralanan bazı konuların irdelenmesi bence yerinde bir girişim olacaktır;
1) 1971 ve 1980’de ki ABD’nin organize ettiği faşist darbeler, neden ABD İşbirlikçisi Generalller, 1908 ve 1960 da ki ihtilaller ise, neden General olmayan Türk Subayları tarafından yapıldı? Bunun temel nedenleri nelerdir?
2) En son Atatürk’ün düzenleyip kurduğu modern TSK, son 40 yıldır nasıl ve neden bu kadar yozlaşmıştır? Bunda ABD’nin ve işbirlikçi üst düzey komutanların dizayn rolü nedir?
3) TSK, adı gibi bugün gerçekten bir Türk Ordusumudur? yoksa ABD’nin patronu olduğu ve güdümün de ki NATO Ordusumudur?
4) TSK içinde Generaller özel imtiyazlı bir sınıfmıdır? Sorunun cevabı evetse, bu sınıf nasıl yaratılmıştır?
5) TSK’da ki şu anda emekli olmuş ve iktidarın zor duruma düşürdüğü ve hapislere attığı Generallere bugün Albay ve alt düzeydeki Subayların neredeyse hiç birinin sahip çıkmamasının, hatta kızgın olmasının ve onları şimdi de görmemezlikten gelmelerinin nedenleri nedir? Bu nasıl oluşmuştur?
6) TSK, 1960’dan sonra, Türk Milletin’den kışla, lojman, sosyal tesis, Ordu evleri, askeri sosyal tesisler ve kampları, alışveriş yerleri, banka olarak neden ayrılmış ve kopmuştur?
Bu dizaynı NATO adına ABD neden yapmıştır?
Bunun sonucunda, Milletin’den kopan mevcut TSK’ya hala Türk Milleti’nin Ordusu, Milletin Ordusu denilebilinirmi?
7) TSK’da süreç içinde yerleşen NATO kültürü ve dizaynı, TSK’da 1952’den beri farklı imtiyazlı sınıflar doğurmuşmudur? ABD bu imtiyazlı sınıflar vasıtasıyla TSK’yı istediği gibi kullanma hedefine ulaşmışmıdır?
8) TSK’da ki imtiyazlılık sağlayan sınıflaşmada, imtiyazlı sınıfın eşlerinin rütbelerine göre, daha alt rütbedeki Subayların eşlerinden gerçek hayatta General veya Albay eşi gibi hiyerarşik bir yapı içine sokulduğu ve girdiği doğrumudur? (Burada, Hüseyïn Kıvrıkoğlu, Suat İlhan, İsmail Hakkı Karadayı, Eşref Bitlis vb gibi asil komutanları ve ailesini bu katagorinin dışında tutuyorum)
9) TSK’da Havacı, Karacı, Denizci, Jandarma Subay ve Astsubay grupları var olsada, bu grupların arasında Atatürk’ün modern TSK’yı kurduğu ve o dönem var olduğu gibi, bugün müşterek bir Silahlı Kuvvetler ruhu varmıdır? Bundan söz etmek doğrumudur?
Yoksa TSK içinde, devreler, Havacı, Denizci, Karacı, Jandarma ve Astsubay olarak herkes ortak değilde, ayrı ayrı kültürmü geliştirmiştir? Yani TSK pratikte ruhen ve kültüren bölünmüşmüdür?
10) Mevcut İktidarın TSK mensuplarına sus payı nedir? OYAK’tan alınan imtiyazlı finaslar, devre dernekleri ve vakıflarına kadar sosyal tesislerden tanınan sosyal imtiyazlar bu konuda ne rol oynamaktadır?
11) Genel olarak General ve alt rütbedeki Subay ve Astsubaylar’ın bile yemek salonlarının ayrıldığı, aynı katta bulunamadığı, aynı tuvalete bile gidemediği, imtiyazlı General sınıflarına ve Subay sınıflarına göre Ordu evlerinde ki yattıkları katların bile ayrıldığı, Subayların birbirlerini bile ‘tanımadığı’ ve Ordu mensuplarının grup grup gettolaştığı bir TSK’da, hala Mete Han ve Atatürk’ün yani Türk Ordusunun ruhunun hala devam ettiğinden söz edebilirmiyiz?
12) Zaten emekli olmadan önce, Türk milletin’den lojmanlarda ve korumalı lojmanlarda ikamet eden Subay sınıfı, emekli olduktan sonrada, kendi sosyal tesislerine giderek ve kendi iç kapalı ilişkiler ağında yer alarak Milletin’e yabancılaşmış olmuyormu? Yani bir Milletin Ordusu’nun Subayı yıllardır ömür boyu Miletin’den kopuk ve beyhaber yaşamıyormu? Bu tür Milletin den kopuk bir Subay da Devlet ve Millet ruhu ne kadar kalabilir ?
13) TSK’daki Subayların, rütbe terfilerinde gördüğümüz kadarıyla, Karargahta komutana yakın duran Subayların ve ABD sevici Subayların terfilerine öncelik verildiği ve aynı zamanda Kıtalar da, fiilen alanda mesela terör örgütü PKK’ya karşı savaşan Subaylarla Karargahtaki Subayların eş değer tutulduğu yada aynı şartlarda değerlendirildiği bilinmektedir, bunun adı liyakatlık değil koruma ve ayrımcılık değilmidir?
14) Özellikle terfilerde, neden Türkiye’de teröre ve yolsuzluklara karşı operasyon yapan komutanlar tasfiye edilmiş ve terfi ettirilmemiştir. Ayrıca bu yurtsever Subayların hakkında neden davalar açılmış ve mahkumiyet cezası verilerek tasfiyeleri sağlanmıştır? Bunda ABD, onun TSK’ya yerleştirdiği FETO, Menzilciler, Nakşi ve Nurcu tarikatların etkisi nedir?
15) Terfilerde ve personel alımında bu işten sorumlu Generaller ve Subaylar tarafından, mezhep, ayrımı yapılmış olduğu bilinmektedir. Bu TSK’nın tarafsızlık ilkesine ve Atatürk ilkelerine aykırı hareket etmektir. Bu yüzden Albay ve altında Alevi kökenli Subay nadiren vardır ama 2016’dan sonra Alevi bir General TSK ’da varmı dır? Bunu, TSK’yı sadece belli bir mezhebin Ordusu olması kafasıyla hareket eden sorumlu Generallermi yaptırmıştır? Ve bu durumun yaratılmasının sonucunda, bu sorumlu Subaylar tarafından yapılan bu bilinçli mezhep ayrımcılığının, TSK’yı bölücü tarikatlerin kucağına atılmasındaki rolü nedir?
16) Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun yayınladığı, ailelerinize sahip çıkın ve holding yönetimlerinden ayrılıp, gelip araştırma merkezimizde kendi bilgilerinizi değerlendirin dediği genelgede ki amaç neydi ve O genelgeye uyulmuşmudur? Bilindiği kadarıyla TSK içinde General sınıfının, TSK olanaklarını kendisi, ailesi ve yakınları için kullandıkları doğrumu dur? Bunun adı yolsuzluğa bulaşma ve TSK’nın yozlaşması değilmidir?
17) OYAK, bu iktidar döneminde, kuruluş amaçlarına uygun olarak kendi mensuplarının haklarınımı koruyor, yoksa amacından saptırılıp, TSK’nın yozlaşmasında bir rolmü oynuyor? Bu durumda finansal imtiyazlarla, iktidara karşı çıkmamak ve siyasete teslim olmak için sus payımı oluyor, yani OYAK’ın bugünkü işlevselliği bir anlamda Generalden aşağı doğru tüm Subaylara bir çeşit sus payı ya da rüşvetmi olmuştur?
Ve bundan dolayı da Generaller ve ondan aşağı rütbelerden Yüzbaşıya kadar okan Subaylar 1908 ve 1960 TSK ruhundan kopmuşmudur. Yozlaşmışmıdır?
18) Muazzaf ve emekli Subayların sadece Milletten kopuk kapalı alanlarda yaşamasının, sosyal tesislerden yararlanmasının, sadece birbirlerinin dışındakilerle ilişki kurmamalarının, hatta devre olarak ta dışa kapalı kalmalarının, TSK ’yı Milletten koparan etkenlerdeki rolü nedir?
19) Günlük yaşam tarzları tibarıyla, Miletten bu kadar uzak ve kopmuş bir Subay, Milletine hizmet edebilirmi? Millet ruhu taşıyabilirmi? Atatürkçü bir Subay olabilirmi?
20) Bu durumda Subaylar, Atatürk’ün, TSK’ya ( Subaylara) verdiği görevde, Türk Millet ve Devletini koruma ve kollama görevini yerine getirebilirmi?
21) TC Devletinin ilkeleri ve rejimi ile oynanan bu dönemde, bu tür, sadece kendisini ve ailesini düşünen bir Subay yapısı ile, Türkiye laik ve Sosyal Hukuk devleti olarak kalabilirmi? Korunabilirmi?
Bu sorgulayıcı yazıyı yazarken, amaç, konuyu kişiselleştirmek değil, var olduğu bilinen TSK içindeki sorunların daha da artmadan, Subayların Subaylık görevleride sorgulanarak cevap bulunmasıdır.
Yüce Türk Milleti,
Yukarıda değinilen bu değişik sorular, TSK içinde ve dışında tartışılmadan, Türkler bugün artık ‘kendi Ordusunun’ niteliğini ve kime hizmet ettiğinide gerçekte bilemez.
Her anlamda bu acı ama bir o kadarda düşündürücü olan bu sorulara cevap bulmak, TSK’yı Atatürk’ün kurduğu modern Türk Ordusu anlamında tekrar düzenlemelk için ve bugünkü TSK’nın tanınmaz halinden ve rejimin değiştirilmesine karşı çıkmamasında ki pasifliğinden kurtarıp, tekrardan TSK’nın Mete Han ve Atatürk’ün kurduğu TSK’ya dönüşmesi için, herkesin gerçekten ciddi bir şekil ve içerikte kafa yorması gerektirmektedir.
Ve TSK’ya yeniden TC’nin kurucusunun, Afyonkarahisar Kolordu dairesinde Subaylara hitaben yaptığı konuşmaya benzer bir modern Türk Ordu’su ruhunu tekrar kazandırmak için, ve TSK’yı ABD’nin NATO dizaynından kurtarmak için, kamuoyunda bu konuda açık ve yapıcı bir tartışma yapılması artık şarttır.
Çünkü Türkiye Ordusuz yaşayamaz.
Ordu’da Türk Milletisiz izole bir şekilde, bu şekilde yaşayamaz.
Artık TSK açısından bu olmaması gereken duruma bir son verme zamanı gelmiştir.
Ve herkes bu konuya bu yüzden dikkatle eğilmeli, konuyu iyi sorgulamalı ve konuya cevap bulmalıdır.
Ve bu çok önemli konuya ilişkin olarak; muazzaf veya emekli TSK mensubu ve Türk Milletin’in sivil fertleri olarak ve sorumluluk göstererek yaklaşmalı ve TSK’ya, ilişkin sorumluluk hisseden Türk aidiyettiler olarak, TSK’ya yeniden çeki düzen verilmesi için elinden geleni yapmalıdır.
Her zaman olduğu gibi bağımsızlıkçılar:
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Akılla kalın.
Bilimle kalın.
Hoşçakalın.
Sefa Yürükel