Prof.Dr. Alaeddin Yalçınkaya
Karabağ Konusunda Azerbaycan’a Fırsat: Gaz Tedarikinde Nabucco’ya Dönüş
Sovyet sonrası Rus dış politikasında Ukrayna’nın asıl önemi Kırım, Sivastopol deniz üssüne dayanmaktadır. Rusya, Kırım’a sahip olarak imparatorluk haline gelmiştir. Deli Petro ahfadına vasiyetinde gemi sanayiinin kurulmasında İngilizlerle işbirliğinin öneminden bahseder. Sonraki maddede evlatlarını, Baltık ve Karadeniz’e kıyıdaş olmakla vazifelendirir. Rusya Federasyonu’nun dağılmadığı takdirde Kırım’ı unutamayacağını 2005’de “Rus Jeopolitiğinin Ertelediği Sorun: Kırım” başlıklı makalemizde ele aldık. Bununla beraber Kırım’ın garantisinin Dombas’tan, hatta Odesa’dan başladığı, Ukrayna’nın kesinlikle NATO üyesi olmamasına bağlı olduğu algısı Kremlin’de gittikçe güçlenmektedir. Belirtmek gerekir ki burada yazılanların hiçbiri, Rusya’nın saldırılarını meşru kılmayıp jeopolitik gerçeğe işaret etmektedir.
Atlantikçi cephe, Avrupa’da istikrarın maya tutmasını önlemek için Kırım konusunu kaşımış, 2004’de Soros fonlarıyla “Turuncu Devrim” operasyonuyla tarafların düşmanlık hatlarını takviye etmiştir. Halbuki uygulamada, kiralama yöntemiyle Rusya’nın Sivastopol’daki varlığını sürdürecekti. Putin’in “Yakın Çevre Politikası”nı ön plana çıkarması, AB’nin Rus doğalgazına bağımlılığa karşı girişimleri gündeme getirdi. Daha 2002’de Viyana’da toplanan temsilciler, Verdi’nin Nabucco operasını izledikten sonra projenin adını “Nabucco” olarak koydular. Kiev ile yaşanan sorunlarda Ukrayna’ya verilen destekten hazzetmeyen Putin kışın ortasında Avrupa’ya gaz sevkiyatını kesti. Gerekçe olarak Sibirya’da patlama dendiyse de böyle bir patlamanın olmadığı ortaya çıktı. Putin bu hamlesiyle ayağına kurşun sıktı ve Nabucco Projesi hızlandırıldı. Azerbaycan, İran, Orta Doğu gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakli için ortak şirket kuruldu: Nabucco Gas Pipeline International GmbH. 2013’de boru hattı inşaatının ve 2017’de gaz akışının başlanmasına karar verildi.
AB projesi olan Nabucco’nun büyük finansörü doğal olarak Almanya idi. Halbuki Almanya, bir İngiliz oyunu olan Rusya ile arasına duvar tuzağına düşüyordu. Nabucco’yu bir anlamda Rusya’ya karşı blöf olarak kullandı ve arka kapı diplomasisi ile 2011’de Kuzey Akım1 hattını devreye soktu. Nabucco’nun hayata geçmesi beklenirken Kuzey Akım2 için başında eski başbakan Schroader’in bulunduğu şirket kuruldu. Almanya projeye veda ederken dalgasını da geçti: Nabucco’da Almanya yok, isteyenler kendileri yürütsün.
Belirtmek gerekir ki hem Almanya hem Rusya, Atlantikçi tuzaklar konusunda hassas davranmaya çalışmıştır. Benzer hassasiyetleri Türkiye-Rusya ilişkilerinde de görmek gerek. Aslında ABD yönetimi de dünyadaki gıda veya enerji krizinin eninde sonunda kendilerini vuracağının bilincinde. Ancak Beyaz Saray’ı aşan küresel sermayenin hesapları ve tuzakları karşısında iki taraf da aciz kalmıştır. Hem Ukrayna, hem AB bu savaştan büyük zarar görmüştür. Çünkü AB’nin Rusya’dan gelecek sadece gaza ihtiyacı yok. Bunun karşılığı yatırımlar, ticaret ve diğer ekonomik ve siyasi işbirliği alanları da son derece önemlidir.
Süper güç vasfının takviye edildiği, enerji gelirlerinin arttığı, Kremlin’in iç politikadaki konumunun güçlendiği gibi gerekçelerle Rusya’nın Ukryana saldırısında kazanan olduğunu söylemek henüz erken. Diğer taraftan Atlantikçilerin AB, Rusya daha sonra Çin’i hizaya getirecekleri, dolayısıyla kazanan taraf olacakları da kesin değil. Bütün bunların ötesinde Atlantikçileri de kontrol eden, daha fazla savaş, kriz, kıtlık isteyen küresel sermaye, Siyonist lobinin planları bir dereceye kadar başarılı olmuştur.
AB’nin 2009’da Nabucco’ya veda etmesi, Azerbaycan ve Türkiye’yi de olumsuz etkilemişti. Buna karşın yıllar içinde güzergahı şekillenen Nabucco’nun yerini TANAP almış, Avrupa’ya uzanan kısmını TAP (Trans Adriatic Pipeline) oluşturmuştur. Bu hatlar üzerinden 2018’de Türkiye’ye, 2021’de Avrupa’ya gaz akımı başlamıştır. Belirtmek gerekir ki Nabucco’yu çöpe atan Avrupa’ya karşı TAP üzerinden gaz satışı, bir bakıma ücretsiz eve teslim usulü olmuştur. Boru hattını SOCAR inşa ettiği halde alım taahhüdünü Türkiye üstlenmiş, fatura Türk halkında kalmıştır. Bundan dolayı bazen Azerbaycan, Türkiye’ye diğer Avrupa ülkelerinden pahalıya gaz satmıştır. Çünkü onların bu hat konusunda ağır taahhüdü yoktu, bir bakıma ayağına gelen gazı dünya fiyatlarından alıyorlardı.
Şubat 2022’de Ukrayna saldırısından sonra Rusya, gazını tekrar silah olarak kullanmaya başlamış, belki de bu sefer kendi karnına silah sıkma cesaretini göstermiştir. Çin müşterisine güvenmekle beraber, Ukrayna konusunun Rusya açısından beka meselesi olduğu gerçeğini de görmek gerek.
AB’nin başbakanı pozisyonundaki Komisyon Başkanı Von der Leyen’in Azerbaycan ziyareti, bu ülkeden gaz alım sürecini başlatması, bir anlamda Nabucco’ya dönüştür. Her ne kadar Rusya’dan alınan gazın yerini dolduracak olmasa da önemli bir adımdır. Arkadan muhtemelen Türkmenistan, Kazakistan, İran ve Orta Doğu ülkelerinden gaz alım yolu açılacaktır. Bununla beraber proje ilk gündeme geldiğinde Bakü’den Avrupa’ya boru hattının maliyetini de AB karşılayacaktı. Şu anda ise TANAP, TAP üzerinden AB’nin mükellefiyetinin olmadığı hazır bir hat var. İlave tesisler, hatlar kurulacaktır, ancak faturayı önemli ölçüde Türkiye ödemiştir. Bu süreçte mevcut sözleşmelerle beraber Türk halkının ödediği/ödeyeceği faturanın yeni alıcılarla paylaşılması son derece önemlidir.
Türkiye’nin Rusya ve İran ile de benzer sözleşmeleri olup genel karakteristik alıcı ve satıcı arasında köprü (bridge) fonksiyonunun bulunmasıdır. Halbuki ilave teşvik ve yatırımlarla Türkiye’nin enerji merkezi (hub) olması hiç de zor değildir. Burada en büyük çıkmaz bu süreci yürütecek olan sondaj, üretim, boru hatları, rafineri, taşıma, depolama, yükleme, sigortalama, pazarlama gibi alanlardaki devlet şirketlerinin bölünmüş, bir kısmının özelliştirilerek zayfılatılmış olmasıdır. Mesela bir SOCAR çapında Türk şirketi yoktur.
Von der Leyen, Bakü’deyken Karabağ kaçkınlarının sefil hayat şartları, harabeye çevrilen şehirler, mayınlardan sakat kalanlar/ölenler, Hocalı soykırımı anıtı, çeyrek asırlık işgalden Azerbaycan’ın zararı, son savaşta sivillere/sivil hedeflere Ermenistan saldırıları konusunda görseller, bilgiler, gezilerin de programda olması beklenirdi. Böyle bir program gerçekleştiyse Azerbaycan yetkililerinin bunu dünyaya gümbür gümbür ilan etmesi gerekirdi. Halbuki AB-Azerbaycan yakınlaşmasından rahatsız olanlar şimdiden mağdur Azerbaycan’ı suçlu, saldırgan Ermenistan’ı mağdur durumuna getirmek, Karabağ’dan tavizler almak peşindeler.
AB’nin Azerbaycan’dan gaz alımı girişiminin, Nabucco’nun akıbetine uğramaması dileğimizdir. Barış sağlansa da alternatif tedarik imkanları önemlidir. Bu süreçte Türkiye’nin boru hatları inşasında ödediği maliyete AB’nin olabildiğince ortak olması konusunun şimdiden gündeme alınması beklenmektedir.
alaeddinyalcinkaya@gmail.com
twitter.com/alaeddinyalcink
Yazıları posta kutunda oku