Fedakârlık, çok yüce bir duygu. Gelecek için şimdiden vazgeçme hali.
Eğer yaptığın fedakarlıktan gelecekte, manevi veya maddi kazancın olacaksa, “şimdiden” vazgeçmek halidir.
Karşılık beklemeksizin fedakârlık var mıdır?
Vatan sevgisi, vatanın gelecekte de var olması ya da toplumsal çıkarlar için karşılıksız fedakârlık yapılır.
Aslında bu fedakârlık bile, bir beklentiye karşı fedakarlıktır.
Uzatmayalım, ben fedakârlık yapacağım ama bu fedakarlığıma karşılık, ileride elde edeceğimiz çıkarlardan ben de eşit bir şekilde karşılık bulabilecek miyim? Sorusu cevapsızdır.
Yani ben milletime ve topluma karşı dürüst olduğum halde, içinde bulunduğum yönetim, benim hakkımı verecek mi, yoksa ileride elde edilecek çıkarları, gene servet sınıfının cebine mi gönderecek?
Şimdiye kadar hakça bölüşülmeyenler çıkarlar, ben fedakârlık yaptıktan sonra ve düzlüğe çıktığımızda, hakça bölüşülecek mi?
Hakça bölüşülmenin olmadığı yerde fedakârlık enayilik olur.
Sabredelim, şükredelim ama hep biz yönetelim anlayışı, böyle ortamlarda işlemez.
Kazançlar, yönetimdeki elitlerin ve servet sınıfının cebine aktıkça, toplumdan fedakârlık çıkmaz.
Gerçeğin bu kadar kendisini dayatmasına karşın, toplumdan fedakârlık beklemek inandırıcı olmaz.
Bu kadar uzun anlatıyı bir cümle ile özetlersek; yöneticilerin, 55 bin liralık gözlük taktığı yerde, halktan fedakârlık beklemek, halk ile alay etmek olur. Gerçekçi olmaz.
Başından bu yana gerçekçi olarak gelinseydi, fedakârlık istemek de gerçek olurdu. İtibardan tasarruf olmaz ifadesi olmasaydı, fedakârlık olurdu.
Devleti servet sınıfına peşkeş çekerek, bu günlere gelmemiş olsaydınız, fedakârlık isteme hakkınız olurdu.
Şimdi fedakarlığı servet sınıfından isteyeceksiniz. Lakin, artık, atı alan Üsküdar’ı geçtiği için, onlar kaçacaklar.
Burası bittiğiniz yerdir.
Halkın fedakârlık yapamayacağı ya da yapmayacağı bir yere geldiniz.
Aya dört şeritli yol yapacağız desek, bize inanırlar dediğiniz halk, artık yok.
Servet sınıfının ve onların devlet içindeki ortakları için hayatını vermeye hazır kimse artık yok.
Kurtuluş savaşı masalınız, iktidarınızın kurtuluşu içinse fedakârlık gelmez.
Bölünmüşlük, fedakarlığın en büyük düşmanıdır.
Fedakarlıkta, halka anlayacağı dilde yaklaşmak gerekir. Toplumun bir kesimini karşınıza alarak fedakârlık istenmez.
Toplumun yarısını fedakâr, yarısını avantacı olarak görürseniz, fedakârlık isteği inandırıcı olmaz.
Halkın fedakarlığı, gerçekten, çok büyük bir güçtür. Paradır. Silahtır. Manevi güçtür. Gelecektir. Velhasıl var olmaktır.
18 Temmuz 2022
Bir yanıt yazın