Alman Vakıfları Bergama Dosyası

Aralık 2002’de “faili meşhul” bir cinayete kurban giden değerli araştırmacı, Cumhuriyet Tarihçisi Dr. Necip Hablemitoğlu bu kitabında Alman Vakıflarının Türkiye’deki faaliyetlerine, yapısına ve bağlantılarına mercek tutuyor. Bu vakıfları Bergama’da altın madeni işletilmesinin önüne geçmeye iten dinamikleri inceliyor.
Söz konusu vakıflarla işbirliği yapan Türk aydınlarının tutumunu eleştiriyor ve bu kişilerin eylemlerinin ne tür amaçlara hizmet ettiğini gözler önüne seriyor. Sivil Toplum Kuruluşlarının ve bireylerin Avrupa kökenli kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinin ne tür riskler içerebileceği konusunda kamuoyunu aydınlatıyor, düşündürüyor…

Cumhuriyet Tarihçisi Dr. Necip Hablemitoğlu, Avrupa Parlamentosunun A4-0432/98 sayılı kararından sonra AB ülkelerinin neden Bergama’daki altın üretimiyle ilgilendiklerini araştırdı. Uzun araştırma sonunda bu kararın arkasındaki ülke ortaya çıktı: Almanya… Sonra Bergama’da, Havran’da, Sivrihisar’da, Uşak’ta ve daha pekçok altın yatağına sahip yerleşim merkezinde Alman Vakıfları ve örgütleriyle karşılaştı. Almanya’daki Türkleri biliriz de, Türkiye’deki Almanları bilenimiz var mıdır?

Türkiye’de her türlü etnik, dinsel-mezhepsel ajitasyonu gerçekleştiren, toplumsal, siyasal, ekonomik ve hatta genetik alanlarda hazırlattığı projelerle her türlü espiyonaj faaliyetini sürdüren, yerel basında, yerel yönetimlerde, üniversitelerde, sendikalarda, kamu kurum ve kuruluşlarında, kısaca stratejik öneme sahip birimlerde “etki ajanı” ve “Alman sempatizanı” yetiştiren, şeriatçı yapılanmalardan çevreci örgütlere, bölücü yapılanmalardan terör örgütlerine, legal derneklerden siyasi partilere kadar uzanan çizgide, Türkiye’ye, Atatürk ilke ve devrimleri ile Cumhuriyetin tüm değerlerine karşı olan, ulus devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına lojistik destek veren, bu ülkeyi alttan oyan bir avuç Alman istihbaratçısı, Türkiye’de Vakıf temsilcisi statüsünde görev yapmakta ve Türkiye’deki Sivil Toplum Örgütleri (NGO) olgusunu çok iyi kullanmakta…

Aralık 2002'de "faili meşhul" bir cinayete kurban giden değerli araştırmacı, Cumhuriyet Tarihçisi Dr. Necip Hablemitoğlu bu kitabında Alman Vakıflarının Türkiye'deki faaliyetlerine, yapısına ve bağlantılarına mercek tutuyor. Bu vakıfları Bergama'da altın madeni işletilmesinin önüne geçmeye iten dinamikleri inceliyor.Söz konusu vakıflarla işbirliği yapan Türk aydınlarının tutumunu eleştiriyor ve bu kişilerin eylemlerinin ne tür amaçlara hizmet ettiğini gözler önüne seriyor. Sivil Toplum Kuruluşlarının ve bireylerin Avrupa kökenli kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinin ne tür riskler içerebileceği konusunda kamuoyunu aydınlatıyor, düşündürüyor... - alman vakiflari bergama dosyasi necip hablemitoglu

Dr. Necip Hablemitoğlu, alanında ilk olan bu araştırmasında Türkiye’deki Alman yıkıcı etkinliklerini belgeleriyle gözler önüne seriyor.
(250 Sayfa / Alman Vakıfları / Necip HABLEMİTOĞLU / www.turkkitap.de / Türk Kitabevi Tel: 0049 69 250506 / Türkische Buchhandlung Frankfurt/M) site:turkkitap.de )

ISBN: 9789756461709
Yazar: Dr. Necip Hablemitoğlu
Yayın evi: Pozitif Yayinlari

Aralık 2002'de "faili meşhul" bir cinayete kurban giden değerli araştırmacı, Cumhuriyet Tarihçisi Dr. Necip Hablemitoğlu bu kitabında Alman Vakıflarının Türkiye'deki faaliyetlerine, yapısına ve bağlantılarına mercek tutuyor. Bu vakıfları Bergama'da altın madeni işletilmesinin önüne geçmeye iten dinamikleri inceliyor.Söz konusu vakıflarla işbirliği yapan Türk aydınlarının tutumunu eleştiriyor ve bu kişilerin eylemlerinin ne tür amaçlara hizmet ettiğini gözler önüne seriyor. Sivil Toplum Kuruluşlarının ve bireylerin Avrupa kökenli kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerinin ne tür riskler içerebileceği konusunda kamuoyunu aydınlatıyor, düşündürüyor... - alman vakiflari bergama dosyasi necip hablemitoglu

Yorumlar

  1. Abdulkadir Çapanoğlu avatarı
    Abdulkadir Çapanoğlu

    On kusür yıl önce İstanbul’dan İş Bankası Çeşme dinlenme tesislerine giderken bu kitabı yanıma almıştım. Kumsalda bazı sayfaları eşimde bilsin diyerek yüksek sesle okumaya başladım. Baktım yakınımızdaki insanlar da dinliyorlar yüksek sesle okumaya devam ettim. Bu kitap başta MİT olmak üzere bütün milletvekillerine meclis bürçesinden alınıp dağıtılmalı. Hatta siyasal bilim okutan bütün yüksek okullarda ders kitabı olmalı. Okurken öfkelendim, denizle pek alakam yoktur kitap bitene kadar denize bile girmedim diyebilirim. Ama böyle bir son olacağı sanki içime doğmuştu. Bu topraklar ne çok hain yetiştirmiş. Not: 10 yıldır Yozgat gazetesi yazarıyım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir