SİVAS VE BAŞBAĞLAR, AMERİKAN EMPERYALİZMİNİN TERTİPLEDİĞİ VE TETİKÇİLERİNE YAPTIRTTIĞI İKİZ KATLİAMDIR
29 Yıl Önce ki, Terör Örgütleri Olan PKK’nın Başbağlar’da ve zamanın İŞİD’cilerinin Sivas’ta yaptıkları katliamlar ikiz katliamlar olarak ele alınmalıdır. Sefa Yürükel
ABD Emperyalizminin açıktan karagücüm dediği ve milli bütçesinden para ayırdığı, elverişli ve günlük piyonu olan PKK’nın Başbağlarda yaptığı 5. Temmuz katliamı, at sahibine göre kişner misalidir.
Bir birine bağlı olarak yapılan 2. Temmuz Sivas ve 5. Temmuz Başbağlar katliamları, patronu, hedefi, sebebi ve sonucu belli ikiz katliamlardır.
Bugün, CIA’nın ve Pentagon’un (ABD nin) Türk Devleti içindeki Gladyo’suna 1976’larda (süper Nato) kurdurduğu ve doğrudan kullandığı piyon örgütlenmesi olan PKK terör örgütü, 5. Temmuz 1993 tarihinde Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde, 33 Türk vatandaşını şehit etmiştir.
PKK bunu yaparken güya 2. Temmuz’da , dinci gericiliğin ( zamanın İŞİD cilerinin) Sivas’ta 35 Türk vatandaşını yakarak yaptığı ve şehit ettiği katliama karşı cevap olarak yaptığını belirtmektedir. Elimizdeki verilere göre, 2. Temmuz ve 5. Temmuz katliamlarını yapan ve yaptıran, Türkiye’de eskiden kontrgerilla diye bilinen, Türk Devleti içine yerleşen ve terör örgütlerini sevk ve idare eden ABD-İsrail patentli Gladyo’dur (Süper Nato).
Burada yapılan iki katliamda hedef, Türkiye Cumhuriyetinin milli birliğidir. Eylemlerin amacı, Türkiye’de mezhep ve etnik bazda iç çatışma yaratıp, bölünmeyi Gladyo koordinasyonunda derinleştirmektir.
Türkiye’yi etnik ve mezhep temelinde parçalamaktır.
Amacı ve yapılışı itibariyle bu katliamları yapan teröristler ikiz kardeştir.
Hedefleri Türkiye Cumhuriyetini yıkmak ve Türk Milletini imha etmektir.
Katliamı yapanların birisi dini referansları kullanmış ve diğeri ise etnik milliyetçiliği ve mezhebi referans olarak kullanmıştır. İki katliamda da atlar sahibine göre kişnemiştir.
Katledilenler ise Türkiye Cumhuriyeti’nin masum vatandaşlarıdır.
İşte emperyalizmin kendisine tehdit unsuru olarak gördüğü ülkelere karşı kullandıkları terörizm böyle bir şeydir. İki katliamda da kullananlar ve kullanılanlar temsilinde; insanlık yoktur, vicdan yoktur, ahlak yoktur, kardeşlik ve dayanışma yoktur.
Sadece verdikleri emirler ve aldıkları talimatı uygulama vardır.
ABD imalatı olan PKK ve İŞİD gibi (2. Temmuz Sivas katliamı bu tip örgütün sahada kullanımıdır) örgütler bilindiği gibi seri katliamlar, suikastler yapan seri katil örgütlerdir.
Bunun için zaten emperyalizm tarafından imal edilmişlerdir, kodlanmışlardır ve görevlendirilmişlerdir.
Bugün aynı zihniyet ve uygulama emperyalistler ve onların piyonları vasıtası ile tüm Ortadoğu coğrafyasına yayılmıştır. ABD -İsrail-İngiltere’nin işbirliği ile ve bölgedeki yerel işbirlikçilerde kullanılarak, ABD’nin BOP planı ve kaos içinde nizam çerçevesinde zulüm, iç çatışma, yıkım ve kan akıtma ve kaos bölgeye adım adım serpiştirilmiştir.
Tarihi, katliamlar, soykırımlar, insanlık suçları ve savaş suçları tarihi olan ve Başbağlar katliamındaki taşeron terör örgütü PKK’yı kullanan ABD, bugün artık açıktan Suriye ve Irakta PKK’ya benim kara gücüm demekte ve her türlü siyasi, askeri ve ekonomik yardımınıda açıktan yapmaktadır.
Yani, İsrail’in ve İngilterenin ve bazı Avrupa ülkelerininde her anlamda tam olarak desteklediği PKK, ( siz terör unsurlarının kökenlerine bakmayın) aslında, kurulduğundan beri bir ABD imalatı terör örgütüdür.
Suriye ve Iraktaki fiili durumun dünya kamuoyuna açıktan yansımasıylada bu olgu zaten siyasi olarakta çok barizleştirmiştir.
TSK’nın istihbaratı ve MİT bunu bilmektedir.
Türk Devleti’nin belgelerindeki, doğrudan ve dolaylı olarak PKK’ya askeri ve siyasi olarak yapılan ABD yardımları da bunu göstermektedir. 2. Temmuz’da Alevilere ve aydınlara karşı Sivas’ta katliamı yapanlarda, Irak’ta ki olaylar sonrasında İŞİD’e bizden birileri, isyankar çocuklar ve dost kuvvet diye bakanlarda aynı zihniyetin ve örgütlenmenin kıravatlı çocuklarıdır.
Bunlarda aynı amaç İçin kullanılmışlardır ve halada kullanılmaktadırlar.
Bunlar Sivas’ta katliamı yapan zihniyetin benzerleri olarak, Suriye’de ki mezhep temelli sorunun yaratılmasının içinde fiili olarak yer almışlardır. Suriye’de akıtılan kandan da bizzat sorumludurlar. Kafa aynı kafadır.
Bilindiği hibi İŞİD’de ABD imalatı bir terör örgütüdür. Irak işgalinden sonra, Irak ve tüm Ortadoğu coğrafyasını ABD’nin isteğine göre şekillendirmek için kurulmuştur.
İŞİD din temelli gözüksede ABD’nin BOP projesindeki ‘Büyük Kürdistan’ın ‘ yaratılmasında nasıl manivela olarak kullanıldığınıda günümüzdeki olaylara baktığımızda bunu çok net olarak görmekteyiz.
İŞİD’in neden kurulduğu ve bir ABD imalatı olduğu konusunda bilgilere ulaşmak için, eski ABD Devlet Başkanlarından Trump dahil, ABD üst düzey yöneticilerinin itiraflarına bakmak yeterlidir. İŞİD’ i ABD nin kurduğunu ve eğittiğini bilmek için yine ABD eski Devlet Başkanı Obama’nın İŞİD ile ilgili ‘hızlı eğitin’ konuşmasına bakmak yeterlidir.
Obama’nın video olarakta sosyal medyada yayınlanan konuşmasında, İŞİD’in hızlı eğitilmesini belirtmektedir. Ve İŞİD’in ABD’ nin bölgede projesini gerçekleştirmek için gerektiğini söylemektedir ( Bu konuşmayı E. Tümamiral Soner Polat’da bu konuda ki konuşmalarında sıkça belirtmiş ve bu videoyuda yayınlamıştır) .
Yani ‘dinci’ İŞİD’de aynen etnik milliyetçi’ PKK gibi bir ABD fabrikasından çıkmış, Ortadoğu’yu şekillendirmede kullanılan birer terörist maniveladır. İŞİD ve PKK bu anlamda kuruluş ve amaç açısından İkiz kardeştirler.
Aynı güç tarafından vaftiz edilmişlerdir ve kullanılmaktadırlar. Babaları ABD’dir. PKK’yı 1976 lardan itibaren, Türk Devleti içindeki Amerikancı Gladyo nasıl kurduysa, İŞİD’ i de 2004’ten itibaren Amerikan Gladyo’su Irakta aynı şekilde kurmuştur. Bu iki örgüt de bugün ABD ve dostları olan İsrail ajanlarının sevk ve idare ettiği bir ABD terör örgütüdür.
Burada da terör unsurlarının ve kullanılan kişilerin kökenine bakılmamalıdır.
Bu terör örgütletinin ve arkasındaki emperyalist güç odağının belirlemeleriyle, söylemlerde kullanılan etnik yada dini kökenler, örgütlere dizayncıları tarafından verilen yeni isimler, terör örgütlerinin bölge halklarını ve uluslararası toplumu yanıltmak ve kandırmak için her zaman kullandıkları; propagandif, psikolojik ve iz silmeler için birer araç olarak kullanılmaktadır.
Yani terör örgütlerince kullanılan referanslar ve değişik isimler sadece birer kamuflajdır. Bu gibi atıflar esas patronu, niyeti, örgütün aslını ve imalat yerini gizlemek için yapılan birer taktiktir.
Bugün eldeki yeni verilerden de dahada iyi anlaşılıyorki 2. Temmuz ve 5. Temmuz ikiz terör katliamları, ABD koordinatörlüğünde sevk ve idare edilen terör katliamlarıdır.
Katliamların Patronu bu bakımdan aynıdır. Örgütler ve bahaneler sözde değişiktir.
O günlerde yapılan bu iki terör katliamında, bugün, bu anlamda; Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Somali’de, Yemen’de, ABD ve piyonları tarafından yapılanlarada birer referanstır. Bir birinede birer referanstır.
Yapanlarında bölge devlet ve milletlerine karşı bir referansıdır.
Sebep ve sonuçlar, amaç, hedef hep aynıdır. Hedef, hep Türkiye ve tüm ‘İslam Coğrafyası’ diye bilinen ülkelerin, insan, yer üstü ve yer altı kaynaklarını ele geçirmektir.
Bölgeyi yağmalamaktır.
İstila ve talan etmektir.
Burada emperyalistler bunları yaparken, tehdit olarak gördükleri milletleri ve devlet aygıtlarını yok etmeyide demokrasi getireceğiz adı altında önlerine görev olarak koymuşlardır.
Bunun için değişik tür ve ebatta terör örgütlerini yaratmışlar ve terörizmi bölgede bir araç olarak kullanmaktadır (bölgede yarattıkları STK larda psikolojik terör için yaratılmış ve aynı amaçla kullanılmaktadır) .
Bunu ABD eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice zaten açıkça söylemlerinde de belirtmiştir. Kullandıkları metod ve araçlar hep aynıdır. Bugüne kadar bölgede kurdukları örgütler ise, din ve etnisite özgürlüğü, insan hakları, barış ve demokrasi adı altında bölgeye abanmak için manivela olarak kurup kullandıkları zalim ve masumu oynayan terör örgütleridir.
ABD işte buna göre, yani BOP planına göre ( şimdi ise Büyük Sevr Projesine ( BSP) dönüştürmek istiyor) Ortadoğu Coğrafyasında gerektiğinde yeni örgütler kurmaktadır.
Yada var olan örgütleri kendi amacına uygun olarak uyarlamakta, dönüştürmekte ve kullanmaktadır. Emperyalistler bilindiği gibi 100-200- 500 yıllık planlar yapar.
İnsanların kısa hafızasının bunu algılaması bazen güç olabilir. Bu planlardan dolayı sonuç ortadadır, Ortadoğu ve Afganistan kan gölündedir.
Bugün Emperyalizmin bölgede tehdit unsuru olarak gördüğü ve hedef seçilen ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynakları, piyonlar vasıtasıyla bölge milletlerinin çıkarına ya tam kullandırılamamakta yada ABD, İngiltere ve İsrail’in kullanımına açık haldedir.
Bu tesadüf değildir.
Bugün lafın tam deyişiyle tüm Coğrafya açık yada kapalı yabancı güç işgali ve tehditi altındadır.
Genel olarak bölgede ve özel olarakta tek tek ülkelerde emperyalizme karşı direnenleri yok etmek için, aynen Balyoz ve Ergenekon kumpas davaları açılmakta, Orgeneral Eşref Bitlis olayında olduğu gibi suikastler yapılmakta, Irak ve Suriye’de olduğu gibi kimyasal silah savları ile bölgede ve ülkelerde direnenlere karşı her türlü kumpas ve saldırganlık kullanılmaktadır.
Artık emperyalizm işini tek yönlü değil çok yönlü yapmaktadır. Ve bunu seri şekile dökmüştür.
Aynı 2. Temmuz ve 5. Temmuz gibi , Ortadoğu Coğrafyasında artık yıllık yada aylık değil, ABD, İngiltere, İsrail’in ve diğer işbirlikçilerin başrol oynadığı, çeşitli referanslı terör örgütlerinin kullanıldığı günlük katliamlar ve soykırımlar yapılmaktadır. İnsanlık ve savaş suçları işlenmektedir.
Yapanlar ve yaptıranlar aynı güçlerdir.
Olan vahim olayların faydası kime diye sorgulandığında bu açıkça görülmektedir. Bunun için, bunlara karşı yukarıda da belirttildiği gibi, 2. Temmuz, Sivas ve 5. Temmuz Başbağlar katliamları, emperyalizmin Ortadoğu Coğrafyasına tam hakimiyetini gerçekleştirmek için, milletimizi-milletleri, devletimizi-devletleri imha etmek için örnek uygulama projeleridir.
Bu konu bu şekilde ele alınmalıdır.
Bugünde aynı süreç devam etmektedir.
Türkiye’yi yönetenlerde bu gibi konularda uzun süredir; siyasi akılı kullanmaktan, tahlilden, analizden, uluslararası ilişkilerden ve vizyondan çok uzaktır.
Siyasetteki emperyalizme karşı direnmeme, cahillik, şahsi çıkar ve teslimiyet politikalarından dolayıda Türkiye’de genel anlamda ki siyaset, esasen emperyalizm ile doğal işbirlikçi konumundadır.
Bugüne kadar Türkiye’de ki iktidar ve muhalefetteki siyasetin izledikleri politikalarada bakılırsa, değişik süreçlerde etnik ayrılıkçılığın ve gerici dinciliğin kullanıldığı müsait bir ortam yaratılmıştır.
Çünkü bu siyasetçilerde kendi çıkarları için dini ve etnisiteyi öne çıkartmışlar, inançları, duyguları, umutları sömürmüşler, iktidar ve muhalefet olmuşlardır.
T.C.’nin kuruluş felsefesinden, bölgesel işbirliğinden ve dostluklardan uzaklaşmışlar ve buna da bayağı bir şekilde gayrette etmişlerdir.
İşte bu ortamda etnik ve dinsel kışkırtıcılık Türkiye’de ve tüm bölgede çok önemli ve tehlike bir durum arz etmektedir. Açıktan içeride ve dışarıda tehlikeli sularda gezindiğimiz bugünlerde, Türk Milleti ve Devleti, hem kendi içinde ve hemde dışında bu tür emperyalim dizaynlı terör örgütlerinin yaptığı katliamlara ve terörist örgütlerin yaptığı ve yapacağı suikastlere karşı milletini ve bölge devlet ve halklarınıda seferber eden çok yönlü bir insiyatif almalıdır.
Bu konuda örneğin, kısa bir süre içinde sadece bölge ülkelerinin yer aldığı ve bölgenin bekası için çok gerekli olan bölgesel bir konferans düzenlemesi çok yerinde olacaktır.
Bunu Türkiye yapabilir ve yapmalıdır.
Türkiye devlet olarak bunu bölgedeki ki devletler ve milletler ile işbirliği içinde bir an önce yapmalı ve emperyalizmin bölgedeki çok tehlikeli olan oyunularını bu tür bir konferans ile ve bölgesel iş birliği geliştirerek bir ön alarak bozmalıdır.
Bu şekilde de ABD imalatı olan bu tür terör örgütlerinin bir daha bu tür katliamlar yapmasına, bölgedeki ülkeler arasında kalıcı bir iş birliği geliştirerek, birlikte bu soruna bir dur denilmesinin zeminini oluşturmalıdır.
Mensubu olduğumuz Türk Milleti olarakta, önümüzdeki süreçte, hem kendi tarihimizden ve hemde diğer milletlerin tarihlerinden ders çkararak, bölgesel işbirliği çerçevesinde, gerici dincilerin ve etnik bölücülerin emperyalizm dizaynlı terörünü ve terörün arkasındaki patron olan ABD ve işbirlikçi devletlerin planlarını bozmak için, azimli bir millet gayretinide, projeler bazında insiyatif alma şeklinde bölgedeki ülke ve halklara göstermelidir.
Bunun için, Türkiye devlet olarakta içeride , Ebedi Milli Lider ve Ebedi Başkomutan Atatürk gibi Ortadoğu Coğrafyası’nda daha fazla kardeş kanının akıtılmaması için insiyatif almalı, Milletini düşmana karşı uyanık tutmalı ve mobilize etmelidir.
Türk Milletinin fertleri olan bireyler ise, Atatürk’ün gösterdiği ışıklı yolda, milli birlik icin, bilinçli yaşamalı ve kayıtsız şartsız emperyalistlere ve onların teröristlerine karşı taraf olmalıdır.
Son olarak yine her yıl olduğu gibi, 2. Temmuz 1993’de Sivas’ta zamanın İŞİD’çi teröristlere ve 5. Temmuz 1993’de de Başbağlar’da PKK’lı teröristlere Amerikancı Gladyo’nun koordine ettiği ve yaptırdığı bu alçak katliamları millet ve devlet olarak lanetlemeli ve şehit edilen sevgili Canların anıları önünde saygı ile eğilinmeli ve bu olaylar asla milli hafızalardan silinmemesi ve bu olaylardanda ders alınması için gayret edilmelidir. Ve bu anlamda,” İnsanlık, ülke ve bölge için; Emperyalizme karşı uyanık olalım.
Bir olalım, iri olalım ve diri olalım,
Atatürk ile kalalım. Cumhuriyet ile kalalım” diyorum.
Bir yanıt yazın