Ekonomi uzmanlarının ortak görüşü:
“Gıda Tarlada fiyatları artarken enflasyon düşmez.”
Gıda fiyatlarındaki pahalılığın en önemli iki nedeni:
1.- Gerektiği kadar üretim yok.
2.- Üretim olan yerlerde de nakliye ve hamaliye giderleri, perakende satış kar oranı .
Özet:
Tarlada 1 lira olan bir ürün, markette tüketiciye 7 liraya satılıyor. Eken ve tüketen hiçbir şey kazanmıyor.
Bu tabloda enflasyon nasıl düşer?
Kaldı ki sorun sadece tarım ürünleri ile de sınırlı değil. Hemen her türlü ürün fiyatı ikiye üçe katlandı. Pahalılığın önü alınamıyor.
Tüketicilerden ortak ses:
“Maaşlarımıza zam istemiyoruz. Piyasadaki pahalılığı önleyin her gözümüzü açtığımızda zam haberi ile karşılaşmayalım. Biz, buna razıyız.”
Geçtiğimiz günlerde Yeni Mesaj Gazetesi köşe yazarı Murat Çabas konu hakkında ilgi çeken bir yazı yayınladı. Konumuz kapsamına girdiği için bu yazıdan kısa bir bölümü sizlerle paylaşmak istedik:
“Hükümetin gıda ve tarım politikalarının yanlışlığını gösteren en önemli göstergelerden birisi, tarladan markete fiyatlardaki fahiş artıştır.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nden (TZOB) yapılan son açıklamaya göre, bu artış 7 kata çıktı. Düşünebiliyor musunuz, tarlada 1 TL olan ürün markette 7 lira oluyor.
Bu gerçek hükümet yetkililerine sorulduğu zaman, hemen refleks olarak “aracılar” deyip gölge dövüşüne başlıyorlar. Tabii ki “Kimdir bu aracılar?” sorusunun cevabı bugüne kadar net olarak karşılık bulmadı.
Diğer önemli bir soru ise: “Madem yıllardır, özellikle de AKP iktidarı döneminde birileri üretimden tüketime aracılığı bir rant haline dönüştürdü, sizin göreviniz ne, neden buna mani olmuyorsunuz?” Elbette ki bu soru da hem söylem hem de eylem boyutunda hep karşılıksız bırakılıyor.
Çünkü detaya indiğinizde şunu görüyorsunuz: Üreticiden tüketiciye zincirin uzun olması, her aşamada alınan vergiler, depolama masraflarının oldukça yüksek olması, mazota, dolayısıyla nakliye ücretlerine yapılan zamlar vs…
Üretimde, ithalat ve finans giderleri (faiz) sebebiyle zaten maliyetler çok yüksek, üretilen gıdanın marketlere ve pazarlara ulaşımında da bu maliyetler katlanarak artıyor. Hükümet, bu maliyetleri düşüreceğine, “görünmez” bir suçlu ilan ederek, sanki mücadele veriyormuş gibi bir görüntü veriyor, böylece meselenin sorumluluğunda topu taca atıyor.
Şimdi TZOB’nin verilerinin biraz detaylarına inelim. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın yaptığı açıklamada veriler şöyle:
* Haziran ayında elma 7 kat, yeşil mercimek 3.8 kat, maydanoz 3.6 kat, ıspanak 3.5 kat, kuru fasulye 3.4 kat, marul, kuru incir, havuç ve nohut 3.2 kat, kuru üzümün 3 kat fazla fiyatla tüketiciye satıldı.
* Haziran’da üretici ile market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 598 ile elmada görüldü. Bunu yüzde 281.9 ile yeşil mercimek, yüzde 256.2 ile maydanoz, yüzde 249,8 ile ıspanak, yüzde 237.2 ile kuru fasulye, yüzde 223.4 ile kuru incir, yüzde 223 ile marul ve yüzde 221 ile havuç takip etti.
* Üreticide 2 lira olan elmanın 13 lira 96 kuruşa, 8 lira 18 kuruş olan yeşil mercimeğin 31 lira 24 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan maydanozun 3 lira 74 kuruşa, 4 lira olan ıspanağın 13 lira 99 kuruşa, 7 lira 94 kuruş olan kuru fasulyenin 26 lira 77 kuruşa, 32 lira olan kuru incirin 103 lira 48 kuruşa, 2 lira 13 kuruş olan marulun 6 lira 88 kuruşa, 3 lira olan havucun 9 lira 63 kuruşa markette satıldı.
* Haziran’da markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 28.3 ile Antep fıstığında oldu. Antep fıstığındaki fiyat artışını yüzde 22.1 ile limon, yüzde 15.7 ile toz şeker, yüzde 12.1 ile elma, yüzde 11.8 ile salatalık, yüzde 10.6 ile yeşil mercimek ve yüzde 9.7 ile sivri biber takip etti.
Bayraktar, fiyatların bu düzeyde artmasının en temel nedeni olarak özellikle iki temel maliyet unsurunun altını çiziyor: Gübre ve mazot… Gübre fiyatlarındaki aylık artış yüzde 24.8 oldu. Yıllık artış ise yüzde 400’ler seviyesinde… Hem üretimi hem de nakliyeyi astronomik bir şekilde artıran temel maliyet unsuru ise şüphesiz mazot… TZOB’nin verilerine göre yıllık yüzde 276.2 oranında artış gösterdi.
Bu fiyat artışlarının birkaç gün sonra açıklanacak olan enflasyon rakamlarına mutlaka olumsuz yansıması olacak. Bildiğiniz gibi, son aylarda enflasyona en büyük katkı enerji ve gıda fiyatlarındaki artıştan geliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs enflasyon rakamını yüzde 73.5 olarak açıklamıştı. Enflasyon rakamlarında İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı ve İstanbul’un enflasyonu olarak ifade edilen veriler öncü bir gösterge olarak görülüyor.
İTO’nun açıkladığı verilere göre İstanbul’un yıllık enflasyonu yüzde 94.19’a yükseldi. Görünen o ki asgari ücrete yüzde 40 zam yapılsa dahi bu yetersiz kalacak, asgari ücretli yine enflasyona ezdirilecek. Yazımı yazdığım sıralarda hala asgari ücret açıklanmamıştı, merakla bekliyoruz ama görünen köy de kılavuz istemez.”
Yazıları posta kutunda oku