Türkiye’de azımsanmayacak kadar çok olan Balkan Türk’lerini (Muhacir ler – göçmenler), son derece çalışkan ve dürüst insanlar olarak biliriz. Peki Balkan Türkleri kimdir ? Balkan Türkleri kimlerdir ? Balkan Türkleri nin soyu ? Balkan Türkleri nin kökeni ? Balkan Türkleri nin özellikleri ? gibi bir çok soruya cevap arayacağız.
Osmanlı’nın diş geçiremediği tek Türk beyliği olan Karamanoğulları, Salurlar’ın Karaman koluna kökenleri dayanır. Beylik Osmanlı himayesine girmemek için ellerinden geleni yapmış fakat sonunda Balkan’lara sürülmüşlerdir. Osmanlı bu beyliğin halkını itinayla Yunanistan, Romanya, Makedonya, Bulgaristan civarına dağıtmış ve batıdan gelecek olan tehlikeyi uzaklaştırmıştır. 1924 mübadelesiyle Anadoluya geri dönen Karamanoğlu beyliği kökenli vatandaşlarımız muhacir diye adlandırılsalarda yanlıştır, Mübadildir doğrusu.
KARAMANOĞULLARI SALURLARIN KARAMAN KOLUNDANDIR
Salur adı Dağ Han’ın (Dagh Khan) en büyük oğlunun ismine dayanır. Bu konu üzerine bilgiler yetersiz olmakla birlikte Divan-ı Lügat-ı Türk ve Farsça Oğuzname’nin el yazmalarında bu isim geçer. Syr Darya (Seyhun nehri – Bugünkü Kazakistan sınırları içinde) kıyılarından Maveraünnehir (Ceyhun ve Seyhun nehirlerinin arasında bulunan tarihi bölgenin tarihi adı- bugün Özbekistan sınırları içindeki alan), Harezm ve Horasan’a (Hazar denizinin hemen batısında bugün İran sınırları içinde kalan bölge) ve sonunda Anadolu’ya gelmişlerdir.
Karamanoğulları Salurlar’ın Karaman kolundandır. Kafkasya’da Karamanlu adını taşıyan Salurlar tarafından kurulmuş köyler vardır. Bunlar 7.yüzyıla ait Türkmen Salur boyu Karamanlılara ait kalıntılardır.
Selçuklular’ın yayılmayı hedefleyen siyasetinin bir sonucu olarak Salurlar’ın çok büyük bir kısmı batıya doğru göç etmiştir. Bazıları Merv ve Sarakhs’da kalarak bugünkü Türkmenistan’da Türkmen adıyla yaşar.
Bu konuda uzman olan bazı kişilere göre önemli miktarda Salur 1380 ve 1424 yılları arasında, Semerkand, Turfan ve Sou Tcheou yoluyla şuanda Çin’in kuzeybatısında Kansu’da bulunan Xining’e yerleşmiştir. Ve günümüzde hala az sayıda da olsa varlıklarını sürdürmektedirler. Fiziksel olarak da bu Türkler Kansu’daki diğer Müslümanlardan kolaylıkla ayırt edilebilir.
SALURLAR KENDİLERİNİ EN ESKİ VE SOYLU TÜRKMENLER OLARAK SAYARLAR
Salurlar göç, diğer göçebe Türkmenlerle savaş, İran’a akınlar sonucu sayı ve güç olarak oldukça zayıflamışlardır. Bölgedeki önemlerini İran’la çatışmalarından sonra devamlı kayıplar vererek yitirmişlerdir. Günümüzde Sarakhs civarında toplanmış ve İran-Afganistan-Türkmenistan sınırı yakınında bulunan Hari-Rüd boyunca dağılmış Salurlar kendilerini en eski ve soylu Türkmenler olarak saymaktadırlar.
10 BİN OBAYLA ANADOLUYA GELDİLER
Salurların Karaman kolu onbin obayla Anadolu’ya gelmişlerdir. İlk Anadolu’ya göçen Oğuz boylarındandırlar. Kilikya Ermenileri ile savaşarak Kilikya Ermeni Prensliğinin toprakları üzerinde düzgün bir devlet kurmuşlardır. Sayıları kısa sürede 70 bine ulaşmıştır.
RESMİ DİLİ VE YAZIŞMALARI TÜRKÇE OLAN TEK BEYLİK
Diğer Anadolu beylikleri Arap harfleri kullanırken Karamanoğulları Grek alfabesi kullanmıştır.(Karamanlika) Selçuklulardan beri resmi yazışmalar ve ilimde kullanılan dil Arapça ve Farsça olmasına rağmen, “Türkçe’den başka dil” kullanılmaması hakkında ferman yayınlayan tek beyliktir.
Orta Asya’dan geldiklerinde Göktanrı inancına sahip olan kabile zamanla Ortodoks ve Malazgirt savaşından sonra kitlesel olarak İslamiyet’e geçmiştir. Hristiyan olan azınlık dışındakiler yani Müslüman olanlar Fatih Sultan Mehmet’in Karaman’ı fethi ile Batı Trakya, Makedonya, Anadolu’nun çeşitli bölgeleri ve özellikle de yeni fethedilen Tuna kıyısındaki Bulgar ülkesine sürülmüştür.
Atatürk’ün dedelerinden Kızıl Ahmet Efendi Karaman’ın Kızıllar kasabasından Yunanistan’a göç ettirilmiştir. Osmanlı bu güçlü hanedanı gelecekte devletin güvenliğini tehlikeye düşürmemesi için dağıtmıştır. Ortodoksluğu kabul etmiş olan Karamanlar ise Lozan’dan sonra nüfus mübadelesi ile Helen olmamalarına rağmen Yunanistan’a gönderilmiştir. Günümüzde halen bu hanedanlığa mensup olmuş Yunanlı vatandaşlarında Karamanlı soy ismi sıkça görülür.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Muhacirler için söylediği şu sözler çok manidardır :
“Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani düşmanla sonuna kadar dövüşenler, çekilen ordunun ri’cat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. Muhacırlar, kaybedilmiş topraklarımızın milli hatıralarıdır.”
ENTERESAN NHABER / TURKISH FORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Bir yanıt yazın